Translate

27 Temmuz 2024 Cumartesi

Yanan Altı Gül (Nyaxia'nın Taçları #1.5) - Kitap Yorumu

 

***
Altı gül. Altı şişe kan.
Bir vampire yapılan altı ziyaret.

Bu ziyaretler Lilith'in kurtuluşu ya da felaketi olacaktı. Lilith doğduğu günden beri ölümün kıyısındaydı ve onun nefesini ensesinde hissetmeye uzun zaman önce alışmıştı. Ancak sevdiği herkesin öleceğini düşünmek tamamen farklı bir konuydu. Kasabası, tanrıların laneti sonucunda ortaya çıkan gizemli bir hastalığın pençesinde yavaş yavaş kan kaybediyordu ve Lilith meseleyi kendi başına çözmeye karar vermişti.

Fakat tedavi bulmak için çaresiz kaldığında, bir vampir olan Vale'le pazarlık yaptı. Kasabasının kurtuluşu için tek umut olan altı şişe vampir kanı karşılığında ona altı gül vermeyi teklif etmişti.

Basit bir alışveriş olarak başlayan şey giderek daha karmaşık bir hal alınca korkunç gerçekle karşı karşıya kaldı. Bir vampirin pençesine düşmek tehlikeliydi… Tanrılardan birinin gazabına uğramış bir yerde yaşayan vampire âşık olmak ise ölümcüldü.
***

Kurgusal açıdan Açlık Oyunları ve Kan ve Kül Serisi'ne benzettiğim Yılan ve Gecenin Kanatları'nın novella kitabıyla seriye devam ediyoruz.

Bu kitap, ilk kitaptan biraz farklı. İkinci kitapta seriye dahil olacak bir çifti anlatıyor. Lilith'in kasabası tanrıların lanetiyle hastalığa kapılıyor ve Lilith tedavi üretmeye çalışıyor. Çaresiz kaldığı bir durumda vampir olan Vale ile anlaşma yapıyor. Umudu olacağını düşündüğü vampirin 6 şişe kanına karşılık 6 gül...

Serinin ilk kitabını sevmiştim, ikinci kitabının çıkmasını beklerken novella sürpriz oldu. Yine de ne olursa kârdır.

Karakterlerine bayıldım. Vale de Lilith de o kadar güzeldi ki... Çok kolay okunuyor, hemencecik bitti. Kurgusunu çok sevdim. 

Fakat süreç (her ne kadar novella olsa da) biraz kesik kesik geldi ve sonunda hemen bir şeyler olmuş ve bitmiş gibi hissettirdi. Keşke biraz daha uzun olsaydı da güzel bir roman olarak okuyabilseydik...

İkinci kitabı sabırsızlıkla bekliyorum. Her ne kadar Oraya ve Raihn'i okumayı çok istesem de artık Vale  ve Lilith'i de aşırı merak ediyorum. İki çifti nasıl okuyacağımız da merak ettiğim bir başka şey...


"Gideceğine seviniyorsundur."
"Sevineceğimi düşünmüştüm. Ama belki onlar da onlara veremeyeceğim bir şey istiyorlardır. Belki çoktan başkasına verdiğim bir parçamı istiyorlardır."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4,5/5

Özgün Adı: Six Scorched Roses
Yazar: Carissa Broadbent
Yayınevi: Martı
Çeviren: İdil Berfin Akın
Sayfa Sayısı: 192

Serinin Kitapları:
1.) Yılan ve Gecenin Kanatları
1.5) Yanan Altı Gül
2.) Küller ve Yıldızların Lanetlediği Kral
3.) The Songbird & the Heart of Stone
4.) The Fallen & the Kiss of Dusk

26 Temmuz 2024 Cuma

Serseri Prens (All Saints Lisesi #1) - Kitap Yorumu

 

***
Penn
İntikamın soğuk yenen bir yemek olduğu söylenir.
Daria Followhill’in bana yaptığı şeyin üzerinden tam dört yıl geçti, kalbim artık buz gibi.
Ben onun ilk öpücüğünü çaldım.
O, sevdiğim tek şeyi elimden aldı.
Ben fakirdim.
O ise zengin.

Daria
Yaptıklarından pişman olmayan serserileri herkes sever.
Peki ya cadalozlar? Onlar her laf sokuşta, her göz devirmede, düşmanlarına taktıkları her çelmede yerden yere vurulurlar.
İnce topukların olayı nedir, bilir misiniz? Size zarar vermeye çalışanları ezip geçtiğinizde üzerlerinde iz bırakırlar.
Penn Scully’ye gelirsek, masmavi bir yaz günü kalbini paramparça ettim ve o parçaları alıp çöpe attım.
Dört yıl önce benden tüm ilklerimi ona saklamamı istemişti.
Şimdi karşımdaki odada kalıyor ve ben onun her şeyi olmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
Bana kalbini bırakıp giderken bu dünyada hiçbir şeyin karşılıksız olmadığını söylemişti.
Şimdi mi? Şimdi bana bedelini ödetiyor.
***

Bu sene 4. kitabı çıkan All Saints Lisesi Serisi'nin ilk kitabını bitirdim. Bu seriye başlarken liselilerin tatlı spor romantizmini okuyacağımı düşünüyordum, fakat kitap dark romance kategorisinde de bulunuyormuş.

Daria, zengin ve burnu havada olan havalı bir kız. Bir gün yolu bir çocukla kesişiyor ve o çocuk Daria'ya o an yapılabilecek en büyük iyiliği yapıyor. Daria'nın kalbinde bu tanımadığı çocuk çok büyük yer ediniyor, seneler sonra en büyük düşmanı olacağını bilmeden bütün ilklerini saklayacağı kadar büyük yer...

Başlangıçta çok mutluydum. Daria, şirret ama tatlı bir balerindi. Penn ile karşılaştıkları an da çok tatlıydı. Fakat ne zaman ki büyüdüler o zaman işler garipleşti. Resmen ergenlik dönemini atlatamayan ve büyüdüm mantığıyla garip havalara girip saygısızlığı popüler olmak sanan insanları okudum. Nefretten aşka sevdiğim bir tür. Fakat bu tür içinde nefret oluşturma amacıyla saygısızlığa yer verilmesi hoşuma giden bir olay değil. Bunun dışında evet, ilerilerde karakterlerin bazı davranışlarına kulp bulundu fakat beni tatmin etmedi ve mantıklı gelmedi. 

Olaylar da garibime gitti. Dark romance adı altında lise müdürünün rahip rolünü üstlenmesi falan nasıl bir mantıktı, anlamadım. Aslında hepsine tek tek bakıldığında normal gelebilir fakat lise dönemi adı altında hepsini birleştirme olayı hoşuma gitmedi.

Çok denedim ama hiçbir karakterle bağ kuramadığım için karakterleri sevemedim. Kurgusu ana mantığıyla güzeldi, keşke işlenişi de öyle olsaydı.

Her ne kadar lise dramı olsa da küçük yaştaki dostlarımın okumasını önermem. +18 yerler olması bir yana hoş örnek olmayacak olaylar ve ahlaksızlıklar barındırıyor.

Çok seveni var ama beni mutlu etmediği için seriye üzülerek devam edemeyeceğim...


"Deniz camını kabul etseydim benden ne isteyecektin?"
"Bütün ilklerini bana saklamanı."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 1/5

Özgün Adı: Pretty Reckless
Yazar: L.J. Shen
Yayınevi: Olimpos
Çeviren: Zehra Uzun
Sayfa Sayısı: 416

Serinin Kitapları:
1.) Serseri Prens
2.) Yaralı Şövalye
3.) Öfkeli Tanrı
4.) Umutsuz Varis

23 Temmuz 2024 Salı

Çarpık Nefret (Twisted #3) - Kitap Yorumu

 

***
Başarılı bir doktor olma yolunda hızlı adımlarla ilerleyen çekici ve kibirli JOSH CHEN, baştan çıkaramayacağı hiçbir kadınla tanışmamıştı…
Ta ki Jules Ambrose’la karşılaşana kadar.
Aralarındaki düşmanlık unutulmaz bir geceye dönüştüğünde, Josh onu sisteminden sonsuza dek atabilmek için bir çözüm önerisi sundu:
Basit kuralları olan, fiziksel çıkara dayalı bir anlaşma.
Kıskançlık yok.
Bağlanmak yok.
Ve kesinlikle âşık olmak yok.

Partileri seven, dışadönük ve hırslı JULES AMBROSE’UN tek bir hedefi vardı:
Baro sınavını geçip avukat olarak çalışmaya başlamak.
Ve ihtiyacı olan son şey, ne kadar çekici olursa olsun, katlanılmaz kelimesine hakkını veren bir doktorla ilişki kurmaktı.
Fakat onu tanıdıkça, uzun zamandır nefret beslediği adamın göründüğünden çok daha fazlası olduğunu fark etti.

O, en yakın arkadaşının abisiydi.
En büyük düşmanıydı.
Ve tek kurtuluşuydu.
***

Ana Huang'ın yazım tarzını ve oluşturduğu dünyayı seviyorum. Gözüme bir süredir diğer serinin ilk kitabı olan Öfke Kralı çarpıyordu. Dante Russo'yu okumayı istiyordum. Bu kitapta Dante Russo'yu gördükten sonra durum istekten aciliyete dönüştü. Şak diye olaya dahil oluşuna bayıldım!

Serinin bitmesine bir kitap kaldı, duygusal hissediyorum. Tam da Alex'i sevmeye başlamıştım. Gerçekten ilk kitapta Alex'ten nefret edip şu an Alex'e bayılmak çok komik bir durum. Josh'ı görene kadar kötü olanın sen olduğunu düşünüyordum, kıymetini bilememişim Alex...

Kitap, Josh ve Jules'un nefretle başlayan aşka dönen iletişimini anlatıyor. Adı gibi ciddi ciddi nefretle başlayan bir kurguya sahip. Bu yönü sevdiğim yönlerinden biri oldu.

Konu olarak güzel bir kitap. Fakat erkek karakter Josh, beni o kadar uyuz etti ki! Kardeşim sen kaç yaşında adamsın, niye çocuk çocuk hareketler yapıyorsun... utanmıyor musun... Senin yerine ben utandım, yerin dibine girdim. Her yeni hareketin bir önceki hareketine şükür ettirdi. Seni sevmek için kendimi o kadar zorladım ki, olmadı Josh.

Ama Jules tatlıydı. Laf sokan ve ayakları üzerinde durabilen kadın karakterlere bayılıyorum.

Aslında bu puanı vermeyi planlamıyordum, 3,5 verecektim fakat Alex'in olduğu ilk kitaba 3 verdiğimi görünce bu kitabın (Josh'ın) bu puanı hak etmediğini düşündüm (eşitliği de hak etmiyordu). Tamamen Josh dışındaki bütün karakterler hatrına bu puanı veriyorum. Josh, biraz büyü.

Serinin son kitabı için sabırsızlanıyorum. Umarım Josh tatile falan çıkmıştır, rahatça okuyoruzdur.

+18 yerler bulunuyor.


"Ve aşık olmak yok."
"Ben sana aşık olmadan önce sen bana aşık olursun, kızıl."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 2,5/5

Özgün Adı: Twisted Hate
Yazar: Ana Huang
Yayınevi: Martı Yayınları
Çeviren: Gülfem Çırak
Sayfa Sayısı: 544

Serinin Kitapları:
1.) Çarpık Aşk
2.) Çarpık Oyunlar
3.) Çarpık Nefret
4.) Çarpık Yalanlar

21 Temmuz 2024 Pazar

Yüksek Uçuş (Windy City #1) - Kitap Yorumu

 

***
ZANDERS
Chicago hokeyi onsuz tamamlanamazdı; herkesin nefret ettiği favori oyuncu. Rolünü biliyor ve iyi oynuyordu. Hatta arenadan her akşam kolunda başka bir kızla ayrılmaktan hoşlanıyordu.
Hoşlanmadığı şey ise takımının özel uçağındaki yeni uçuş görevlisiydi. Stevie kimin için çalıştığını çok iyi anlayacaktı.
Zanders, ona işkence etmekten keyif alacaktı.
Ancak her uçuşla birlikte duyguları ve düşünceleri farklılaşıyordu ki bu da, işleri yokuşa sürüyordu.

STEVIE
Yıllardır uçuş görevlisiydi. Her şeyi gördüğünü sanıyordu ama yeni işi onu NHL’deki en egoist ve kendini beğenmiş diva için çalışmaya itince, her şeyi ikinci kez düşünmeye başlamıştı. Buna bir daha asla bir sporcuyla takılmayacağına dair kendine verdiği söz de dâhil...

Evan Zanders özür dilemeyen ve kendi iyiliği için fazla çekici olan biriydi. Kendini seviyordu fakat Stevie onunla ilgili her şeyden nefret ediyordu.
Onun dışındaki her şeyden.
***

2025'te 5. kitabı çıkacak olan serinin ilk kitabında Evan Zanders ve Stevie Shay'i okuyoruz. Zanders, herkesin nefret ettiği ama işinde bir o kadar da iyi ünlü bir hokeyci. Stevie ise başarılı ve tatlı bir uçuş görevlisi. Stevie, işini profesyonellikle devam ettirmeyi planlıyordu... Zanders ile karşılaşana kadar.

Fazla spor romantizmi okuyan biri değilim fakat bu kitabı çevrilmeden önce o kadar gördüm ki çıkmasını sabırsızlıkla bekliyordum.

Kitaba Cam Şato'yu okurken başlamıştım. Günde 100-200 sayfa olacak şekilde yanda tatlı tatlı okudum. Çok da güzel oldu. Başta 592 sayfa olduğunu görünce bir gözüm korkmadı değil. Uzun romantik kitapları okurken genelde sıkılıyorum. Fakat bunda öyle olmadı. Gereksiz uzatılmış yeri yoktu. Dolu dolu yazılmış ve uzatılmak için uzatılmamış bir kitaptı. Bu açıdan çok beğendim.

Bunun dışında karakterlerini de çok beğendim. Zanders'ın ve Stevie'nin kişiğine bayıldım, yaşadıklarına ve birbirlerine destek olma şekillerine kalbimi bıraktım :') Çok tatlısınız... Stevie ve Zanders dışında kitaptaki arkadaşlık ilişkisinin anlatımı da çok hoşuma gitti.

Esprileriyle ve sanki film izliyormuşum gibi havasıyla yazarın yazım tarzını çok sevdim. Zanders'ın "Beni mi takip ediyorsun?" cümlesi artık hayat mottom olmaya başlamıştı. Serinin diğer kitaplarını sabırsızlıkla bekliyorum. Her kitapta farklı bir karakter anlatılıyor, sıra Stevie'nin abisinde :')

+18 yerler bulunuyor.


"Hey, Stevie?"
"Hmm."
"Seninle konuşmayı seviyorum."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Mile High
Yazar: Liz Tomforde
Yayınevi: Ren Kitap
Çeviren: Gamze Belge
Sayfa Sayısı: 592

Serinin Kitapları:
1.) Yüksek Uçuş
2.) The Right Move
3.) Caught Up
4.) Play Along
5.) Rewind It Back

19 Temmuz 2024 Cuma

Cellat ve Karakuş (Mahveden Aşklar #1) - Kitap Yorumu

 

***
Hedeflerini tamamlamak için birbiriyle rekabet eden iki seri katil ve beklenmedik bir karşılaşma… Küre Dokuyucu, namıdiğer Karakuş Sloane, bir yaz günü kendisini son avıyla birlikte bir kafeste bulduğu sırada yolu karizmatik Rowan, diğer adıyla Cellat ile kesişir.

Seri katilleri öldürmekten zevk alan bu iki avcı, çok geçmeden kendilerini ülkenin en tehlikeli canavarlarıyla karşı karşıya getiren kanlı bir oyunun içinde bulur. Gelişmekte olan dostlukları ise onları hayal bile edemeyecekleri tutku dolu bir aşka sürükler fakat arkalarında bıraktıkları huzursuz hayaletler sadece birkaç adım gerilerindedir.

Acaba Rowan ve Sloane bu kaçışı olmayan oyunda birbirinin yıkımına mı yol açacak, yoksa kendi karanlıklarında mutluluğu mu bulacak?
***

Birbiriyle yarışmakta olan iki seri katil arkadaş olmaya başlarsa ne olur?

Şaka maka tetikleyici birkaç unsura hoş bakamasam da dark romance okuma işine bayılmaya başladım.

Tetikleyici unsur demişken... acayip bir vahşet, kan, cinayet ve cinsellik içeriyor. Okumadan önce bu durumu unutmayın, özellikle mideniz hassassa. Zira okurken benim midem bulandı. Hem de en olmadık şeyde midem bulandı, çok komikti (kimin o kadar şey görüp sadece karakterin ağzına tükürdüğü sahnede midesi bulanır ki).

Detaylarına takılmazsanız keyif alabileceğiniz çerezlik bir kitap. Çok şeyi eksik ve soru işaretleri bırakıyor (cinayet kısımları, karakterlerin iletişimindeki zaman atlamaları...).

Ama okuması güzeldi ve çok kolaydı. Karakterler de güzeldi. Özellikle Rowan çok iyiydi, katil ve şef olmasının yanında sert tavırları olup Sloane'a tatlı kalbini göstermesi çok hoşuma gitti. Sloane'la ise... pek yıldızımız uyuşmadı, kendisini biraz çocuksu buldum. Kitap boyunca "aynennn, biz kötüyüz aynen" dedim. Bazı şeyler bu kadar komik geldi. Bunun dışında ölen ölmeyen herkesi sevdim, kurguya renk kattılar. İlginç bir deneyimdi. Dark romance okurken aynı zamanda gülüp eğlenmek istiyorsanız güzel bir seçenek olabilir.

Bu üçlemenin diğer kitaplarında Rowan'ın kardeşleri anlatılıyor. Bayılmadım fakat sevdim, garip bir aurası var. Bu sebeple kardeşlerini okumak için sabırsızlanıyorum.

+18 yerler, şiddet sahneleri ve tetikleyici unsurlar barındırıyor.


"Hayır, gelip izleyemezsin."
"Neden olmasın? Kulağa hem ateşli hem eğitici geliyor."
"İlk olarak hepsi gizli. İkincisiyse dikkatimi dağıtırdın."
"Tatlı yüzümle mi?"


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 3,5/5

Özgün Adı: Butcher & Blackbird
Yazar: Brynne Weaver
Yayınevi: Juno Kitap
Çeviren: Ece Yücesoy
Sayfa Sayısı: 352

Serinin Kitapları:
1.) Cellat ve Karakuş
2.) Deri Ustası ve Çayır Kuşu
3.) Tırpan & Serçe

17 Temmuz 2024 Çarşamba

Şafak Kulesi (Cam Şato #6) - Kitap Yorumu

 

***
Şimdi Aelin’ı takip etmeyi bırakıp, Chaol’un ardından gidelim.

Kral Eli Chaol ve Nesryn, Erilea’yı kurtarmak için, son umutlarına doğru, tekerlek seslerinin azabıyla, yola çıktılar. Güney Kıtası’nın Kağan’ının devasa ordusuna ihtiyaçları var. Işıltılı kent Antica onları bekliyor. Burada sadece Erilea için değil kendileri için de şifa arayacaklar ve keşfettikleriyle baş etmekte çok zorlanacaklar.

Zorlu geçen çocukluk yıllarının ardından Yrene onlara yardım edebilecek mi?
***

Serinin 6. kitabını 5. kitap ile beraber okudum. İki kitap aynı zamanlarda farklı karakterler açısından yazıldığı için aşağıda belirttiğim okuma sırasıyla okumak bana mantıklı geldi ve inanılmaz da güzel oldu. Tek başına da okunabilir tabii ki.




Açıkçası 5. kitabı okuduktan sonra bu kitabı okusaydım çok sıkılırdım diye düşünüyorum. Her karakter ana karakter gibi fakat ana ana karakterler olmadığı için biraz geç bitirirdim. Bu sebeple 5. kitap ile beraber okumak güzel oldu.

5. kitaptan sonra bu kitaba bir şey diyemiyorum. Onda o kadar harap oldum ki bu kitaptaki olaylar tatlı ve güzel geldi. Başlangıçta epey sıkıldım, yalan değil. Fakat sonrası güzeldi. 5'in koşuşturmasından sonra mola vererek ilerlemişim gibi oldu.

Bu serinin karakterlerini seviyorum ama nedense Chaol'a ısınamıyorum (üzgünüm ya olmuyor, okumak güzel ama sadece güzel). Bunun dışında kurgusuna zaten hiçbir şey diyemiyorum, burada da ne yaptı etti bir şeyleri birleştirdi bu kadın. Ya nasıl yazıyorsun bu kitapları...

Ve yine kitabın sonu... sonlarda bombaları patlatmaya bayılıyor.


"Benim için hep çok değerli olacak. Dünyanın kaderi ne olursa olsun. Yoluma hangi okyanuslar, dağlar ya da ormanlar çıkarsa çıksın."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Tower of Dawn
Yazar: Sarah J. Maas
Yayınevi: Dex
Çeviren: Deniz Başkaya
Sayfa Sayısı: 692

Serinin Kitapları:
0.5) Suikastçının Hançeri
1.) Cam Şato
2.) Karanlık Taç
3.) Ateşin Varisi
4.) Gölgeler Kraliçesi
5.) Fırtınalar İmparatorluğu
6.) Şafak Kulesi
7.) Kül Krallığı

Fırtınalar İmparatorluğu (Cam Şato #5) - Kitap Yorumu


***
Aelin Galathynius tahta giden uzun yolda ihanete uğradı, sadakatle ödüllendirildi; arkadaşları kayboldu, yenilerini edindi; büyüye sahip olanlar ve olmayanlarla aynı tuhaflıklarda buluştu. Savaşçı prensine ve ona güvenen insanlara söz verdi, onları korumak için gücünün derinliklerine indi. Ama canavarlar geçmişin dehşetinden ortaya çıktıkça ve karanlık güçler krallığını elinden almaya çalıştıkça, tek kurtuluşun, sevdiği her şeyin sonu olabilecek çaresiz bir arayışta saklı olduğunu anladı.
***

Serinin yavaş yavaş sonuna doğru geliyor olmak bir miktar üzüyor. Süreç yeterince üzücü değilmiş gibi bir de bitiyor diye üzülüyorum...

5. kitabın yorumunu spoilersız yapacağım. Bu kitabı 6. kitap ile aynı anda okudum. İki kitap aynı zamanlarda farklı karakterler açısından yazıldığı için aşağıda belirttiğim okuma sırasıyla okumak bana mantıklı geldi ve inanılmaz da güzel oldu. Tek başına da okunabilir tabii ki.




İki kitabı birlikte ilerletince doğal olarak seri yoğun ilerliyor. Dolayısıyla başlangıçta iki kitabı birlikte okumak ağır geldi ve birkaç kere bırakmayı da düşündüm fakat bırakırsam uzun bir süre devam edemem diye inat edip ilerledim. Bir yerden sonra okuması kolaylaştı. O kısımdan sonra okumak iyiydi ve çok heyecanlıydı.

Sarah'ın bu kurguyu nasıl oluşturduğunu çok merak ediyorum. Ağzım açık kalarak okuyorum. Hiçbir açık bırakmadan her şeyi toparlamasına hayranım doğrusu. Hayran olduğum bir diğer şey ise oluşturduğu yıkıklık... Bu seri en duygusal olmayan insanı bile üzer. Beni mahvetti. İçimi parçalara ayırdı.

Yine de (iflah olmam) her şeye rağmen çok güzel. Özellikle sonu...


"Seni seviyorum. Sana verebileceklerimin sınırı olmadığı gibi zamana da ihtiyacım yok. Bu dünya yıldızların arasında unutulmuş bir parça toza döndüğünde bile seveceğim seni."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Empire of Storms
Yazar: Sarah J. Maas
Yayınevi: Dex
Çeviren: Deniz Başkaya
Sayfa Sayısı: 700

Serinin Kitapları:
0.5) Suikastçının Hançeri
1.) Cam Şato
2.) Karanlık Taç
3.) Ateşin Varisi
4.) Gölgeler Kraliçesi
5.) Fırtınalar İmparatorluğu
6.) Şafak Kulesi
7.) Kül Krallığı

15 Temmuz 2024 Pazartesi

Yırtıcı (Dark Verse #1) - Kitap Yorumu

 

***
Tristan Caine mafyanın karanlık yeraltı dünyasında her zaman bir istisnaydı. Tenebrae Outfit’in yüksek mevkisindekilerle hiçbir kan bağı bulunmayan tek üye oydu. Benzersiz yetenekleri, tartışmaya açık ahlakı ve onu bu hayata sürükleyen bilinmeyen sebepler yüzünden kimse onu tam olarak anlayamıyordu. Ölümcüldü. Ayrıca bunun farkındaydı.

Rakip ailenin olağanüstü derecede zeki olan kızı Morana Vitalio’ya benziyordu. Caine’in silahlarla yaptığı şeyi, Morana bilgisayarları aracılığıyla yapıyordu. Yirmi yıllık bir gizem yeniden ortaya çıktığında, genç kadın düşmanın evine sızmaya karar verdi. Caine’i öldürmeye niyetliydi. Ancak onları birbirine bağlayan şeyden tamamen habersizdi. Nefret, ateş ve geçmiş beklenmedik kıvılcımlarla birbirine karışmıştı.
***

Dark romance mi, ilk defa mı okuyacaksın; gel anam. Benim de okuduğum ilk dark romance kendisi ve mis gibiydi.

Kurgusuna da karakterlerine de ayrı bayıldım, hem de hepsine. Tatlı romantiklere biraz ara vermek ama yine de romantik okumak istiyorsan güzel tercih olabilir. Peki bu türü bıcır bıcır romantiklerden ne ayırıyor? Bu tür biraz daha karanlık, tabu unsurları içerebilen (genelde ilk sayfalarda uyarı bulunur) tehlikeli bir dünya işte bacım. Bu kitap da mafyalı, karanlık ve romantik bir kitap. Benim için güzel bir deneyimdi.

Tristan... çok tatlısın. Morana ile tam tencere kapak. Süreç o kadar tatlıydı ki! Özellikle sona doğru... YA ÇOK GÜZELDİ. Ama çok çabuk bitti, keşke biraz daha uzun olsaydı.

İyi haber şu ki ikinci kitabın çıkmasına çook az kaldı :')

Bana dark romance önerirseniz çok müteşekkir olurum. 

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Bir gün, kalbini yerinden söküp hatıra olarak saklayacağım. Söz veriyorum."
"Bir kalbim olduğunu sanıyorsun, vahşi kedi."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: The Predator
Yazar: RuNyx
Yayınevi: Martı Yayınları
Çeviren: Deniz Rukiyye Sakallı
Sayfa Sayısı: 392

Serinin Kitapları:
1.) Yırtıcı
2.) Azrail
3.) İmparator
4.) Cellat
5.) Yok Edici
6.) The Syndicater

10 Temmuz 2024 Çarşamba

Pervasız (Chestnut Springs #4) - Kitap Yorumu

 

***
Theo Silva, boğa biniciliğindeki ününü ve başarısını çapkınlıkta da devam ettirmektedir. En büyük hedefi ise başarıları efsaneleşmiş babası Gabriel Silva ve şimdiki koçu Rhett gibi dünya şampiyonu olmak, adını tarihe altın harflerle yazdırmaktır.

Winter Hamilton, zehirli evliliğinden henüz kurtulmuştur ve erkeklerden tamamen vazgeçtiğini düşünmektedir. Geriye dönüp baktığında tek gördüğü, kalp kırıklığı ve beraberinde hissettiği kaçma isteğidir. Şehirdeki işinden ayrılır, Chestnut Springs’te kısmen basit ve korunaklı hayatına başlar. Her şey sıradandır, ta ki kız kardeşi Summer’ın davetiyle bir aile yemeğine katılıp Theo’yla tanışana kadar...

Ateş ve buz...

Yemeğin ardından gittikleri küçük bir kasaba barında en derin, en karanlık sırlarını ağzından kaçıran Winter, Theo’yla bir anlaşma yapmak ister. Sadece bir gece... Sonra her şey unutulacak, kimse birbirini aramayacaktır. Ancak küçük bir mucize, bu sırrı saklamayı imkânsız hale getirir.
***

Bu seriyi o kadar çok seviyorum ki! Şimdi dönüp bakınca ne yollardan geçtik de buralara kadar geldik :')

Elsie Silver'ın mizahına ve kurgularının çeşitliliğine bayılıyorum. Seriyi sıkmadan farklı konular ve acayip komik espriler bularak ilerletmesine hayranım.

Geçen gün hayatımın şokunu yaşayıp ilk defa bir 2. şans kitabını beğendikten sonra bu kitapla hayatımın ikinci şokunu yaşayarak ilk defa bir kazara hamilelik olayını beğendim. Harikulade bir kitaptı.

Kurgusu da karakterleri de şahaneydi. Winter'ı ilk gördüğümde pek hoşlanmamıştım ama bu kitapta çok duygulandım ve kendisiyle aramdaki buzlar eridi :') Theo ise deli bir adamdı, kendisi başak burcu ve dibine kadar inanılmaz bir başak. Çok iyisin ya Theo, gerçekten çok iyi.

Ama favorim kesinlikle Peter'dı, bu tatlı köpeğe bayıldım. Serideki diğer karakterleri görmek beni her seferinde duygulandırıyor. Özellikle Rhett... ilk göz ağrımız :')

+18 yerler bulunuyor.


"Sen çalışmıyor musun?"
"Evet ama sonra seni gördüm. Gelip benim kıza selam vermeden devam edecek değildim."
"Öyle miyim?"
"Ne misin?"
"Senin kız?"
"İşitmeni kontrol ettirmem gerek. Sonunda seni ve Peter'i veterinere götüreceğim."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Reckless
Yazar: Elsie Silver
Yayınevi: Nemesis Kitap
Çeviren: Yeşim Öksüzoğlu
Sayfa Sayısı: 432

Serinin Kitapları:
1.) Kusursuz
2.) Kalpsiz
3.) Çaresiz
4.) Pervasız
5.) Umutsuz

7 Temmuz 2024 Pazar

Garnet Ovası (Edens Serisi #3) - Kitap Yorumu

 

***
Talia Eden, Foster Madden’ı bir yıl, iki ay ve on bir gün boyunca sevdi. 438. günde aşkı öldü. En iyi arkadaşıyla evlenmeyi seçtiği gün. Foster’ı bir daha asla düşünmemeye yemin ettiği gün. Ta ki yıllar sonra Foster, Quincy’ye gelip yardımını istemeye cüret edene kadar.

Boşanma evraklarının mürekkebi daha kurumadan özürler ve vaatlerle kuşanmış olarak gelmişti. Bunun bir oyun olduğunu biliyordu. Foster oyunların ve sırların kralıydı. Ama dünya şampiyonluğu maçı için antrenman yapmasına yardım edeceğini düşünüyorsa, Montana büyüklüğünde hayalleri olmalıydı.

Gelgelelim Talia, Foster’ı ünlü yapan şeyi unutmuştu. Adam hayatını zafere adamıştı. O sarsılmazdı. Kararlıydı. Onun kalbini geri kazanana kadar dövüşmeyi bırakmayacaktı.
***

Serinin üçüncü kitabında Eden kardeşlerden Talia'yı okuyoruz. Talia, bir doktor. Yıllar önce sevdiği adam, boksör Foster ile ayrıldıktan sonra kalbini ilişkilere kapatmıştı ve bu konuda kararlıydı... Foster'ı karşısında görene kadar.

İkinci şans okumaktan pek hoşlanan biri değilim, sevgileri bana geçmediğinden samimi gelmiyor ve ısınamıyorum. Fakat bu kitap? İkinci şansı o kadar güzel işlemişti ki, bu açıdan çok sevdim. Kendime şaşırdım, hiç ikinci şans seveceğimi düşünmezdim. Sanırım sevdiğim tek ikinci şans kitabı olabilir.

Foster'ı ikinci kitapta gördüğümde ilgimi çekmişti, özellikle boksör olduğunu öğrendiğimde. Tabii Travis Maddox'tan sonra... Ve Talia'nın doktor olması da olaya farklılık kattı benim için, doktor ve boksör...

Kurgu yönünden bayılmadım ama sevdim, bayılmamamın tek bir sebebi var: Vivienne. Sanırım daha önce hiçbir karakterden bu kadar nefret etmedim. Git artık git. Bizi rahat bırak...

Foster da çok sağlam değildi gerçi, hafif manipülatif tavırları var gibiydi. Ama çabasını çok tatlı buldum.

Bu kadın olmasaydı ve bazı yerlerde Foster farklı tavır sergileseydi daha güzel olurdu, gerçi olsun değişik bir hava katmış. İlk 3 kitap arasında en farklı duygular hissettiren kitap oldu. Tamamen Talia ne hissettiyse onu hissettim. Kuşku, panik, güven durumu... Kıyamam Talia'yı çok sevdim. Bu açıdan kitabın yeri bende çok ayrı oldu.

Devney Perry'nin seriyi sıkmadan farklı konular bularak yazmasına bayılıyorum. Acilen 4. kitap çıkabilir miii, konusu o kadar iyi görünüyor ki...

+18 yerler bulunuyor.


"Boks ringinde şimşek gibi hareket eden adam, hayatını kurtarmak pahasına bile olsa dans edemezdi."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim puan: 4/5

Özgün Adı: Garnet Flats
Yazar: Devney Perry
Yayınevi: Ren Kitap
Çeviren: Meryem Çelikten Çağlar
Sayfa Sayısı: 336

Serinin Kitapları:
1.) İndigo Dağı
2.) Juniper Tepesi
3.) Garnet Ovası
4.) Jasper Vadisi
5.) Crimson Nehri
6.) Sable Zirvesi

6 Temmuz 2024 Cumartesi

Davetiye - Kitap Yorumu

 

***
Şehrin en büyülü mekânında gerçekleşecek düğüne hiç beklenmedik bir davetiye almıştım. Fakat ufak bir sorun vardı: Davetiye benim değil, gecenin köründe iki aylık kirasını ödemeden kaçan eski ev arkadaşımın adınaydı. Ben de fırsatı değerlendirip en sevdiğim yerde şık bir davete katılmak, dertlerimi unutup eğlenmek istemiştim sadece.

İşte Hudson Rothschild’la da orada tanıştım. O gördüğüm en etkileyici adamdı ve aramızdaki elektrik elle tutulabilecek kadar yoğundu. Ancak Hudson kim olduğumu –daha doğrusu olmadığımı– çözdüğünde benimle biraz eğlenmeye karar verdi ve gecem böylece sona erdi. O kadar utandım ki arkama bile bakmadan oradan kaçtım. Ya da kaçabildiğimi sandım.
***

Bu kitabı ani bir kararla çok ikna edici bir yorum görerek almıştım (kimindi hatırlamıyorum). Okuduğum ilk Vi Keeland kitabı oldu kendisi.

Stella, ev arkadaşı kirayı ödemeden kaçınca onun adına gelen davete katılma eğlencesini kendisine ödül gibi görmüştü. Ev arkadaşıymış gibi katıldığı davette onu kimsenin tanımadığını düşünüyordu. Orada tanıştığı Hudson, kim olduğunu anladığında işler pek beklediği gibi sonuçlanmadı.

Kitaba başlarken sıradan bir kurgu okuyacağımı düşünüyordum. Fakat ilerledikçe beklendiğimden farklı şeyler oldu. Bu olay çok hoşuma gitti. Tatlı, yormayan, eğlenceli bir romantik olmasının yanında Stella'nın hobisi de kurguya çok farklı bir yön katmış (buralar biraz sürpriz kalsın).

Hudson'ı çok tatlı buldum. Kurnaz ve sert görüntüsünün altında yatan o pamuk kalbi görmek çok hoşuma gitti. Tam Stella'ya göre. Stella, Hudson'ın kurnazlığıyla başa çıkabilecek harika bir karakter olmuş.

Normalde 5 vermek istiyordum. Çünkü okurken çok eğlendim ve içimi kıpır kıpır yapan çok tatlı sahneler okudum, esprileri de inanılmaz iyiydi fakat bazı şeyler biraz hızlı gelişti gibi geldi, oraları aklımda oturtamadığımdan minicik puan kırmış bulundum.

+18 yerler bulunuyor.


"Bu gece Stella benden önce uyudu ve ben de onu izledim. Umarım beni hayal ediyordur çünkü onun tüm hayallerini gerçekleştirmek istiyorum, tıpkı onun benimkileri gerçekleştirdiği gibi."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4/5

Özgün Adı: The Invitation
Yazar: Vi Keeland
Yayınevi: Yabancı
Çeviren: Gizem Toy
Sayfa Sayısı: 320

4 Temmuz 2024 Perşembe

Gölgeler Kraliçesi (Cam Şato #4) - Kitap Yorumu

 

***
Celaena sevdiği herkesi kaybetti. Ama intikam için krallığa dönmeye yemin etti.

Terrasen’in Kraliçesi Aelin olarak, Adarlan Krallığı’nın başkenti Rifthold’a geldiğinde tek amacı büyüyü yeniden özgür bırakmaktı. İntikamını alırken; Adarlan’a gelen Rowan, kalbini kıran ve krala isyan eden Chaol, uğruna savaşmak zorunda olduğu kuzeni Aedion ve kötü bir geçmişi paylaştıkları fahişe Lysandra da ona yardım edecek.
***

Bu kitabın da yorumunu spoilersız ve spoilerlı olarak ikiye ayırmak istiyorum.


SPOILERSIZ 

Spoilersız yorumuma serinin gerçekten inanılmaz ilerlediğini belirterek başlamak istiyorum. O kadar güzel bir seri ki, okurken asla sıkılmıyorum. Sürekli koşuşturma oluyor, bir olay oluyor ve bu olaylar bir şekilde bir yerde birleşiyor. Sarah'ın kurguları inanılmaz.

İnanılmaz olan bir diğer şey de hissettirdikleri... Bu kadının kitaplarının bünyemde oluşturduğu etki ve içime işlediği o duyguları bambaşka, karakterleri gerçekten hissettiriyor. Sanırım kendimi çok kaptırdım bu dünyaya, Dikenler ve Güller Sarayı gibi bir etki oluşturdu bende. Hatta ondan bile daha fazla etkilemiş olabilir. En ufak şeyde yıkılabilecek gibi hissediyorum, özellikle son 3 kitap bu anlamda inanılmaz korkutuyor.

Son olarak karakterlerden bahsetmek istiyorum. Celaena'nın buralara kadar geldiğini görmek çok duygulandırıcı... O kadar savaşçı ruhlu, cesur bir kadın ki! SANA BAYILIYORUM. Diğer karakterlerin isimlerine yer veremiyorum spoilersız yorum olduğu için, ama onlar da o kadar iyi ki; kötü karakterler bile!




SPOILERLI

Sarah beni çok korkutuyorsun. Aedion ölürse korkulu rüyan olurum. Nolur yapma, onu çok sevdim...

Bunun dışında Rowan'ın olduğu her sahne o kadar tatlıydı ki, hiçbir şey yapmasa bile içim gitti :')



"Sana ne söylememi istersin Ateşyürek?"
"Bana... hepimizi mahvımıza sürüklesem de cehennemde yan yana yaşayacağımızı söyle."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Queen of Shadows
Yazar: Sarah J. Maas
Yayınevi: Dex
Çeviren: Deniz Başkaya
Sayfa Sayısı: 669

Serinin Kitapları:
0.5) Suikastçının Hançeri
1.) Cam Şato
2.) Karanlık Taç
3.) Ateşin Varisi
4.) Gölgeler Kraliçesi
5.) Fırtınalar İmparatorluğu
6.) Şafak Kulesi
7.) Kül Krallığı

3 Temmuz 2024 Çarşamba

Keşke Gerçek Olsa (Keşke Gerçek Olsa #1) - Kitap Yorumu

 

***
Sadece tek bir erkeğe görünen bir kadın!

Onu sadece Arthur duyabiliyor, görebiliyor ve hissedebiliyor... Lauren hastanede komada olduğunu ve bir ruh olarak gezebildiğini iddia ediyor.

Siz olsaydınız ona inanır mıydınız? Onunla bir akşam yemeğine çıkar mıydınız? "Delirmişsin sen!" diyeceğini bilerek onu arkadaşınızla tanıştırır mıydınız?

Peki ya bedeni ölüme sürüklenen Lauren’ın büyüsüne kapılsaydınız?
***

Arthur, eve geldiğinde radyo dinleyerek rahat rahat duşunu alıp dinleneceğini düşünüyordu... çalan şarkıya eşlik eden Lauren'ı görene dek. Lauren, ilk defa fark edilmenin şaşkınlığıyla bedeninin aslında komada olduğunu ve onu, deli gibi görmemesini anlatmaya çalıştı. Arthur'un bu ruh ile ne yapacağı ise büyük bir soru işaretiydi.

Aslında bu, benim 3. okuyuşum. İlk defa 2017'de okumuştum ve hayatımda okuduğum en tatlı, en güzel fantastik kitaptı. İkinci okuyuşum 2020 civarında oldu, 2024'te de 3. defa okudum.

Bu seriyi seviyorum. Kapağından tarihi aşk gibi görünse de kendisi 2 kitaplık fantastik bir seri.

Ağır dünyası olmayan, aşkı da arkadaşlığı da çok tatlı yansıtan, insanın içini ısıtan pamuk şeker gibi bir kitap. Kurgusunu da karakterlerini de çok seviyorum (özellikle Arthur'un arkadaşı Paul, sen harika bir insansın).

Yıllar içinde fantastik kitapların bu kadar çeşitlenmesi ve derinleşmesiyle bu kitabı diğer fantastiklerle eş tutarsanız beğenemeyebilirsiniz. Çünkü kendisi 2000 yılında yazıldı. O yıla göre inanılmaz bir kitap olduğunu düşünüyorum. Artı olarak cinsiyetçilik gibi anlaşılmasın ama erkek yazarların çok da romantik yazmadığı bir dünyada bu yazar bir erkek. Bu da kitabı benim için ekstra güzel yaptı. Entrikasız, +18 olmayan, yormayan tatlı bir hikaye.

İlk defa okumuş olsaydım bu kitaba (biraz daha ayrıntılı olmasını istediğimden) 4 verirdim. Fakat sevdiğim bir kitap olduğu için ve yeri bende ayrı olduğu için 5 veriyorum.


"Neden?"
"Çünkü varsın, çünkü seninle geçen her an ömre bedel. Dün bitti, yarın henüz yok; önemli olan bugün, şimdi."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Et Si C'était Vrai
Yazar: Marc Levy
Yayınevi: Artemis
Çeviren: Saadet Özen
Sayfa Sayısı: 228

Serinin Kitapları:
1.) Keşke Gerçek Olsa
2.) Sizi Tekrar Görmek

1 Temmuz 2024 Pazartesi

Ateşin Varisi (Cam Şato #3) - Kitap Yorumu


***
Celaena artık küllerin ve ateşin varisi, kimsenin önünde eğilmeyecek. Ölümcül yarışmalardan ve kalbini parçalayan anılardan sonra hayatta kaldı. Şimdi de en karanlık gerçeğe doğru yola çıkıyor... Geleceğini sonsuza kadar değiştirebilecek korkunç bir gerçeğe doğru...

Dünyasını köleleştirmeye çalışan acımasız canavarlar, ufukta birer birer görünmeye başladılar. Celaena gücünü toplamak zorunda. Sadece içindeki kötülükle savaşmak için değil, zincirinden kopmuş şeytanı yenmek için.
***

Bu yorumu nasıl spoilersız yazarım bilmiyorum. Sanırım spoilersız ve spoilerlı olarak ikiye ayırmam gerekiyor.


SPOILERSIZ 

Seri gerçekten çok güzel ilerliyor. İlk iki kitaptan (ve Suikastçının Hançeri'nden) sonra bambaşka bir boyut aldı. Acayip iyi yeni karakterler de geldi.

Bu kadın gerçekten çok güzel yazıyor. Her seferinde bu kitap güzeldi, bir sonrakinde bunu nasıl geçebilirsin diyorum PAT bir sonraki kitap daha güzel oluyor. Kesinlikle benim için ilk üç kitap arasında en güzel kitaptı.




SPOILERLI

Spoilersız kısımda kitap hakkındaki düşüncelerimden bahsettim, şimdi kuyunun dibine inip Rowan'dan bahsedelim. Sarah'ın ciddi ciddi düşmandan aşka yazmasına bayıldım. Normalde düşmandan aşka olsa bile bir cilveleşme olur ya, bu çok farklı ve harika olmuş. Sinirlerim tepeme çıkmadı değil tabii. Çok uyuz oldum. Ama çok iyiydi. Rowan'ın her ateşyürek deyişinde benim içim gitti...

Olaylar da o kadar iyiydi ki! Celaena'nın gelişimini okumak kalbimi parçalara ayırsa da Sarah'ın anlatımı çok hoşuma gidiyor. Harika bir kadınsın Celaena, sana bayılıyorum.

Bunun dışında bir de Aedion'a BAYILDIM. Manon, karakter olarak güzel bir karakter ama okurken pek keyif alamadım. Dorian'a laf bulamıyorum şu an. Chaol... yarım porsiyon özür dilerim.



"Birlikteyken ayrı olduğumuzdan daha güçlüyüz."
"Böyle bir baş belası olacağını bilsem sana asla o yemini ettirmezdim."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Heir of Fire
Yazar: Sarah J. Maas
Yayınevi: Dex
Çeviren: Deniz Başkaya
Sayfa Sayısı: 632

Serinin Kitapları:
0.5) Suikastçının Hançeri
1.) Cam Şato
2.) Karanlık Taç
3.) Ateşin Varisi
4.) Gölgeler Kraliçesi
5.) Fırtınalar İmparatorluğu
6.) Şafak Kulesi
7.) Kül Krallığı

Elfhame Kralı Öykülerden Nefret Etmeye Nasıl Başladı (Peri Halkı #3.5) - Kitap Yorumu

*** Kedi sütü ve kibirle beslenen, çirkin bir kehanet başına bela olan bir Peri prensi o... Cardan doğumundan beri prens kâh delicesine sevi...