Translate

29 Eylül 2024 Pazar

Harabe Sırlar (Kusursuzca Kusurlu #4) - Kitap Yorumu

 

***
Isabella
Hayatım boyunca özlemini çektim,
Onu istedim.
Çocukken beni boğulmaktan kurtardığı günden beri.
Ama beni hiç fark etmedi,
Bana hiç o gözle bakmadı.
Ona göre ben daha çocuğum.
Ve şimdi benimle evlenmesi emredildi.

Luca
Güzeller güzeli, kurnaz,
Genç karım, La Cosa Nostra sularında
Bana ustalıkla rehberlik ediyor.
Kazadan beri hiçbir şey hatırlamadığımı
Herkesten saklamaya çalışıyor.

Şimdi, hatırlamadığım bir kadına
âşık oluyorum,
Gözlerimi açtığım andan beri,
Bana yalan söyleyen kadına 
 Ve onun tüm sırlarını çözmeye niyetliyim.
***

Serinin 4. kitabında İtalyan mafyalarına geçiş yapıyoruz. Isabella, çocukluğundan beri büyükbabasının adamı Luca'ya takıntılı. Luca ise bazı sebepler dolayısıyla Isabella'ya o gözle bakmak istemez. Büyükbabanın sağlık sorunları yaşamasının ardından Isabella kendisini yıllardır sevdiği adam ile evlenirken bulur. Bir süre sonra gerçekleşen bir kazada Luca'nın hafızasını kaybetmesi ise işleri daha da karıştırır.

Neva başkan yine döktürmüş. Serinin dünyasını öyle bir oluşturmuş ki, karakterler bir şekilde birbirleriyle bağlantılı. Kurgusu da öyle. Aslında tek başına okunabilirler fakat önceki kitaplarda olan bazı şeyler hâlâ önümüze çıkabiliyor ve bunu bilmenin hissettirdiği mutluluk bir başka. Bu olayı seviyorum.

Her kitapta farklı kurgular oluşturduğu gibi bu kitap da farklıydı. Yaş farkı (19-35) ve BDSM içeriyordu. Yetişkin içerikli kısımları önceki kitaplara göre daha ağırdı (emir verme ve karşı tarafın bundan zevk alması şeklinde). Daha ağır olaylar duyduğum oldu. Onlara kıyasla bu kitaptakini hafif buldum. Fakat yine de bazılarımızı rahatsız edebilir.

Bu tarzdan pek hoşlanamıyorum, o yüzden bu durum benim pek hoşuma gitmedi. Mesela Luca'yı ne kadar sevmiş olsam da (karakteri *alev*) emir verme olayı yüzünden sürekli sinir oldum. Neyse sonuçta onlar memnun.

Bunun dışında Isabella'nın yaşını da çok küçük buldum. Her ne kadar olgun davranışları olsa da (26 27 gibi) onun o yaşta olduğunu bilmek bana biraz dokundu.

Fakat bunlara takılmamaya çalışıp kurgudan keyif almaya baktığım için güzel vakit geçirerek kitabı bitirdim. Luca'nın hafızasını kaybetme süreci (ve ondan önceki kısım *ehehe*) çok iyiydi. Aynı şekilde Isabella gibi pes etmeyen ve güçlü bir kadını okumak da güzeldi. Onu sevdim.

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Son şansın, Isa."
"Seninle yanmaktan zevk alacağım, Luca."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4/5

Özgün Adı: Ruined Secrets
Yazar: Neva Altaj
Yayınevi: Artemis
Çeviren: Tuba Özkat
Sayfa Sayısı: 280

Serinin Kitapları:
1.) Tuvaldeki Yaralar
2.) Kırgın Fısıltılar
3.) Saklı Gerçekler
4.) Harabe Sırlar
5.) Çalıntı Dokunuşlar
6.) Parçalanmış Ruhlar
7.) Yanmış Hayaller
8.) Sessiz Yalanlar
9.) Karanlık Günahlar
10.) Sweet Prison
11.) Precious Hazard

27 Eylül 2024 Cuma

On Üç'ü Saklamak (Tommen Erkekleri #2) - Kitap Yorumu

 

***
Johnny Kavanagh’nın kaderinde spor yıldızı olmak vardı. Ancak feci bir sakatlık çok sevdiği on üç numaralı formadan ayrılmasına sebep olmuş, onu hayallerine tutunmak için mücadele etmeye zorlamıştı. Yolunu kaybetmiş durumdaydı, özgüvensiz ve umutsuz bir halde teselli arayışına girmişti. Bu yüzden, uyanık olduğu her saatte zihnini meşgul eden kızın gizemini çözmeye karar verdi.

Shannon Lynch daha önce sır saklamakta hiç sorun yaşamamıştı. Şeytanların ve kötü adamların yalnızca peri masallarında değil, gerçek dünyada da var olduklarını biliyordu. Geçirdiği travmanın ardından çaresizce küçük kardeşlerini korumaya çalışıyordu. Ama geleceği gözlerinin önünde dağılırken kendini tekrar ailesinin olayları gizleme çabasının içinde bulmuştu. Şiddet görüp paramparça hale gelmiş, sonrasında ise çevresine duvarlar örmüştü ve insanlara olan güveni çok büyük bir darbe almış durumdaydı.

Yalnızca tek bir kişi o duvarlara tırmanabilirdi. Kalbinin sahibi olan çocuk. Ancak sırlar ortaya çıktığında hayatları sonsuza dek değişebilirdi. Johnny ve Shannon’ın aşkı hayatta kalabilecek miydi?
***

5 üzerinden sonsuz puan. O kadar tatlı, o kadar içimi ısıtan bir kitap oldu ki. Çok güzeldi.

Bu seri her yönden benzemese de bana yıllar önce okuduğum Nefes Serisi'ni (Rebecca Donovan) hatırlatıyor. Böyle kitapları okumak benim için hiçbir zaman kolay olmadı. Dram, kalbimi çok fazla kırıyor. O seriyi bu sebeple yarıda bırakmıştım. Fakat bu seri... öyle bir şey ki drama bağımlı hale getirdi beni dfgdhs

İlk kitap gibi bu kitabın sayfa sayısı da 700 civarında. Başlamadan önce gözümü korkutsa da düşündüğümün aksine su gibi akan ve hatta sayfa sayısı az bile gelen bir seri. Hissettirdiği duygular inanılmaz. Lise ortamı, ilk aşk, arkadaşlık, aile... Muazzam bir seri. Karakterleri de ayrı güzel. Shannon ve kardeşlerine her seferinde kocaman sarılmak istedim. Ve tabii ki Johnny'e de. Yaptığı şeyler dünyanın en güzel tatlısından bile tatlıydı. Harika bir çocuk.

Kitaba kaldığımız yerden başladık. Aha geliyor dedim, kendimi olacaklara hazırladım fakat yavaş yavaş bulutlar dağıldı (şaşırdım) ve güneş çıktı ortaya. Sonra... ben biliyordum biliyor musunuz, kendimi hazırlamak istedim. Başaramadım. Çok garip ama inanılmaz güzel bir süreçti. Olan şeyler kalbimi çok yaraladı. Durum bu kadar üzücüyken içim resmen kan ağlıyorken playlistimin karışıklığından kendimi slow müziklerden birden tatlı Yalın müziklerini dinlerken buluyordum. Trajikomikti. Üzerimden duygusal anlamda tır geçerken yol kenarındaki inekler kahkahalarla gülüyormuş gibi bir süreçti.

İlk kitapta favorim Gerard ve Joey idi. Bu kitapta bu ikiliye minik kardeş Tadhg dahil oldu. İnanılmaz, büyümüş de küçülmüş (13) bir çocuk. Çok güldüm ona ya, öyle laflar ediyor ki.

Serinin ilk iki kitabında Shannon'ı okuduk. 3. ve 4. kitapta da abisi Joey'i okuyoruz. Merakla bekliyorum.


"Ev gibi kokuyorsun."
"Evindesin."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Keeping 13
Yazar: Chloe Walsh
Yayınevi: Martı Yayınları
Çeviren: Mehir Kalmış
Sayfa Sayısı: 784

Serinin Kitapları:
1.) On Üç'ü Bağlamak
2.) On Üç'ü Saklamak
3.) Altı'yı Kurtarmak
4.) Redeeming 6
5.) Taming 7
6.) Releasing 10

24 Eylül 2024 Salı

Barbar Uzaylı (Buz Gezegeni Barbarları #2) - Kitap Yorumu


***
Liz Cramer, sıkışıp kaldığı buz gezegeninden bir çıkış yolu bulacağına yemin ederken kendini onu rahat bırakmayan, asık suratlı ve inatçı uzaylı Raahosh ile baş başa bulur...

“On iki insan, buzdan bir gezegende mahsur kalmıştık. Hayatta kalmak için bedenlerimizi yeniden yapılandırmak isteyen bir ortakyaşarla paylaşmak zorundaydık. Ben ona kene demeyi seviyorum. Ve benim kenem tam bir pislik, çünkü grubun en büyük, en asabi uzaylısının eşi olduğumu düşünüyor.”
***

12 insanın bilmedikleri bir gezegende mahsur kalmalarının ardından bir grup uzaylı tarafından bulunmasıyla başlayan maceramıza 2. kitapta da devam ediyoruz. İlk kitapta insan kadınların lider olarak gördüğü Georgie ile uzaylıların lider olarak belirlediği Vektal'i okumuştuk. İkinci kitapta da bu gruplardan Liz ve Raahosh'u okuyoruz.

Liz'i okurken çok eğlendim. Kendisi ağzından çıkan kelimelerin sınırının olmadığı, kendi bildiğini yapan ve çok konuşan bir kadın. Aklına uymayan şeylere karşı çıkması ve sınır koymayı bilen bir karakter olmasına bayıldım.

Onun için kalbi pır pır eden Raahosh ise kimseye içini açamayan, sert görünen fakat duygusal ve yaralı bir adam. Biraz fazla duygusal. Duygusal bir uzaylıya içimin gitmesine inanamıyorum (empati olayını insanlardan uzaylılara taşımak hâlâ komik geliyor). Bu duygusallığı birazcık beni bunaltsa da kalbi sımsıcak ve minnoş hayalleri olan biri :') Kendisini Liz için geliştirme çabası ve Liz'e içini döktüğü an çok tatlıydı. Garibim, eşim eşim diye dağları aşar. Öyle de kuyruklu bir hanımcı.

Bilim kurgu + Fantastik + Romantik + Komedi = Buz Gezegeni Barbarları

Seviyorum ya bu uzaylıları. Rs karşıtı, bolca smut içeren, yatırımı resmen komediye yapılmış bir seri. Uzaylıların, insan kızların dilinin büyük bir kısmını anlamamasına ve şok olmuş şekilde verdikleri tepkilere bayılıyorum. En son sevgi sözcüğü olan "bebeğim" kelimesini "niye bana bebek diyorsun, çocuk muyum ben" olarak yorumluyorlardı.

Her yeni kitabı çıktığında sanki tatile çıkıyormuş gibi hissediyorum. İnanılmaz büyük bir mutlulukla başına geçip hiçbir şeyi umursamadan sadece yazar ne veriyorsa onu okuyup gülüyorum. O yüzden 3. kitapta da Kira ve Aehako'yu okumak için sabırsızlanıyorum.

Çok fazla +18 yer bulunuyor.


"Sen bu dünyaya gelmeden önce, uğruna yaşayacak hiçbir şeyim yoktu. Avlanıyor, gün dolduruyordum. Seni kaybedersem hiçbir şeyim kalmaz."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4,5/5

Özgün Adı: Barbarian Alien
Yazar: Ruby Dixon
Yayınevi: Dex
Çeviren: Güneş Çıgay
Sayfa Sayısı: 304

Serinin Kitapları:
1.) Buz Gezegeni Barbarları
2.) Barbar Uzaylı
3.) Barbar Aşık
4.) Barbarian Mine
5.) Barbarian's Prize
6.) Barbarian's Mate
7.) Barbarian's Touch
8.) Barbarian's Taming
9.) Barbarian's Heart
10.) Barbarian's Hope
11.) Barbarian's Choice
12.) Barbarian's Redemption
13.) Barbarian's Lady
14.) Barbarian's Rescue
15.) Barbarian's Tease
16.) Barbarian's Beloved
17.) Barbarian's Seduction
18.) Barbarian's Treasure
19.) Barbarian's Bride

23 Eylül 2024 Pazartesi

Umutsuz (Chestnut Springs #5) - Kitap Yorumu

 

***
Beau Eaton
Kasabanın yakışıklı prensi,
travmalarla dolu bir geçmişe sahip kahraman asker.

Bailey Jansen
Kasaba halkı tarafından dışlanmış barmen,
nehrin karşı tarafından gelen utangaç kız.
Ayrıca Beau’nun nişanlısı.

Düzeltme: Sahte nişanlısı.
Bu oyun herkesin yararına olacaktır. Beau, onun için endişelenen ailesinin merakından kurtulacak, Bailey ise bu küçük kasabadan, önyargılardan ve zorba ağabeylerinden sonsuza dek uzaklaşacaktır. Tek yapması gereken yüzüğü takmak ve halk içinde Beau’dan uzak duramıyormuş gibi davranmaktır. Her adım yeterince kolay görünüyordur.

Ancak birlikte vakit geçirdikçe, aralarına dikkatlice çizilmiş sınırlar bulanıklaşır. Kapalı kapılar ardında yaşananlar ve gittikçe derinleşen duygular, rol yapıyormuş gibi hissettirmez. Yine de bu sahte nişanın bir bitiş tarihi vardır ve anlaşmanın sınırlarının aşılmaması gerekiyordur. Beau hayatında aşka yer ayırmadığını söylese de Bailey tüm gayretiyle onun fikrini değiştirmeye kararlıdır. Bir iddiayla başlayan sahte nişanı gerçek bir evliliğe çevirmek için neler mümkündür?
***

Rhett ile başladığımız bu tatlı macerayı resmen Beau ile sonlandırdık :')

Açıkçası seri başlarında Beau'yu kendi başına takılan ve mizahı komik biri olarak gördükten sonra hepimiz gibi benim de gözüm Beau'ydaydı. Fazla ortalıkta görünmemesi sebebiyle gizemli ve tatlı biri imajı veriyordu (asker olması da cabası).

Sonunda kendi kitabında onu görme şerefine eriştik. Kendisi iri yarı, başkalarına sert ama sevdiklerine yavru kedi kadar minnoş bir adam. Özellikle abisi Cade'e karşı dgdfhdhd Bu ikilinin zıtlaşması o kadar komik ki! Cade (38), alem bi adam. Tam huysuz yaşlı kardeş esprileri yapıyor. Beau da (35) resmen onun modern versiyonu.

Kitabın asıl çiftine dönecek olursam (Beau ft Cade yerine) Bailey, ailesinin kötü namına rağmen kendisine düzgün bir hayat çizmeye çalışan 22 yaşında bir kadın. Çok tatlı biri. Yersiz ve insanın ağzını açık bırakan sorularıyla Beau'nun aklı başında, şakacı ve sabırlı tavrının birleşimine bayıldım. Şapşallar...

Kurgusunu çok sevdim. Fakat keşke gelişme kısmı bir tık kısa tutulsaydı, bazı şeyler tekrar edince minnacık sıkılmış oldum. Bunun dışında olan şeyler çok tatlıydı (özellikle nehir olayları ve 02.11 saati). Aynı zamanda da çok komikti. Bu seriyi bu yüzden sanırım çok seviyorum (Elsie Silver mizahı *kalp*). 

Serinin (5 kitap) fav çift sıralamasını yapmak çok zor ama sanırım şöyle diyebilirim -> Cade & Willa > Theo & Winter > Rhett & Summer > Beau & Bailey > Jasper & Sloane 

Bittiği için üzülüyorum fakat yazarın yeni başladığı Rose Hill Serisi'ne Willa'nın abisiyle başlıyoruz. Bu sebeple ucundan da olsa bu serideki karakterleri görürüz diye ümit ediyorum :')

+18 yerler bulunuyor.


"Pervasızsın, bunu biliyor musun?"
"Hayır şeker. İş sana gelince, ben baştan aşağı umutsuzum."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4,5/5

Özgün Adı: Hopeless
Yazar: Elsie Silver
Yayınevi: Nemesis Kitap
Çeviren: Yeşim Öksüzoğlu
Sayfa Sayısı: 424

Serinin Kitapları:
1.) Kusursuz
2.) Kalpsiz
3.) Çaresiz
4.) Pervasız
5.) Umutsuz

20 Eylül 2024 Cuma

İmparator (Dark Verse #3) - Kitap Yorumu


***
Kötü şöhretli Tenebrae Outfit’in vârisi Dante Maroni doğduğundan beri eğitiliyordu. Acımasızlığını cazibesinin, vahşiliğini ise takım elbiselerinin altında saklamayı öğrenmişti. Sevdiği kadına olan aşkını sessizliğinin içine gömerken gölgelerin arasında sessiz bir asiye dönüşmüştü. Kayıp çocuklardan sorumlu olan Birlik’e sızdığında, gerçeklik algısını paramparça eden bilgiler keşfetmiş ve ölümcül bir oyun oynamak zorunda kalmıştı.

Maroni ailesinin kâhyasının kızı olan Amara, kendini bildiğinden beri Dante’yi seviyordu. On beş yaşında kaçırılıp işkence görmüştü. Kendini, hayatını ve bildiği tek evi kaybetmişti. Bu olaydan yıllar sonra, korunduğundan habersiz olarak sürdürdüğü hayatı biraz olsun normalleşmişken dünyası bir anda tekrar çökmüş ve onu kanlı bir oyuna katılmaya zorlamıştı.
***

Vay canına! Yani

VAY.
CANINA.

RuNyx'in Dante ve Amara konusunda harikalar yazacağından emindim. Fakat bu? Çok başka bir düzeydi.

İlk iki kitapta gördüğümüz bu çiftin aralarının bu kadar derin olduğunu tahmin etmezdim. Sanki kağıda ihtiyacın olur ama kağıt bulamadığın için 5 tl'nin üzerine yazı yazarsın ya, o 5 tl ile artık bir bağ vardır aranda. Cüzdanında bekler. Belki dünyayı dolaşan bir sürü 5 tl vardır ancak senin için o 5 tl başkadır. Bu ikilinin arasındaki bağ da bu örnektekinin x10 katı falandı. Çok başkalardı.

Kurgu geçmişten başlayıp günümüze gelecek şekilde ilerliyor. Duygusal açıdan ağır bir kitaptı. Yaşanılanlar hiç kolay değildi. Dante ve Amara'nın başına öyle şeyler geldi ki... Kalbim parçalandı. İkisi de gerçekten çok güçlüler. Okumadan önce yazarın kitap başında belirttiği notu okumanızı öneririm. İlk 2 kitaba göre daha ağır tetikleyici unsurlar bulunduruyor.

Bunun dışında Tristan ve Morana'yı görmek çok mutlu etti. İkilinin olduğu her sahneye bayıldım. Özellikle Morana'nın kedi istemesi ve Tristan'ın tepkisi dfgkndfh

Her ne kadar Dante ve Amara'yı çok sevmiş olsam da ve aralarındaki bağı inanılmaz bulsam da benim ikilim Tristan ve Morana :') Yalnız bu dörtlü çok sağlam oldu.

Son olarak yeni gelen karakterler?? ŞOK OLDUM! Alpha’yı okumak adına 4'ü talep etmek için çok mu erken...

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Sen benim şaheserimsin. Ben de senin itaatkâr hizmetkârınım."
"Hayır. Sen benim imparatorumsun."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: The Emperor
Yazar: RuNyx
Yayınevi: Martı Yayınları
Çeviren: Melis Sarı
Sayfa Sayısı: 368

Serinin Kitapları:
1.) Yırtıcı
2.) Azrail
3.) İmparator
4.) Cellat
5.) Yok Edici
6.) The Syndicater

17 Eylül 2024 Salı

Travis (The Hales #2) - Kitap Yorumu

 

***
Travis Hale istediği her şeye sahipti; Maine’in cennet kasabası Pelion’da polis şefi olarak önemli bir konuma, kadınların ayaklarına kapanmasına neden olacak bir yakışıklılığa, çok fazla sevdiği üç yeğene ve yıllar önce verdiği bir dizi talihsiz karardan sonra onu çoğunlukla affetmiş bir aileye.
Geçmişi pişmanlıklar ve yanlış seçimlerle dolu olabilirdi ama geleceği parlak ve sınırsızdı. Ta ki kasabaya yeni gelen gizemli bir adam onu hem şok edici hem de savunulamaz bir şekilde karşısına alana kadar.

Bu adamın, Travis’in iyi düşünülmüş planlarına tamamen farklı şekillerde zarar verebilecek bir kız kardeşi vardı. Smoothie yapan ve kuş yemi yiyen bu vahşi kadına âşık olma riski tabii ki yoktu. Kadın onun tipi bile değildi. Kaliforniyalıydı ve asi kıvırcık saçları vardı, ayrıca sorunlu bir geçmişi olan bitki delisi biriydi. Fakat bundan da önemlisi, sadece yaz için kasabadaydı ve her yönüyle mükemmel olduğunu düşündüğü Gage Buchanan’ı arzulamakla meşguldü.

Ve Travis’in bildiği bir şey varsa, o da ikinci en iyi olmayı kabul etmeyeceğiydi.
Bir daha asla.
***

Bu kitapta Başka Dilde Aşk'ta gördüğümüz işaret diliyle iletişim kuran Archer Hale'in (🥺💞) üvey erkek kardeşi Travis Hale'i okuyoruz.

Başka Dilde Aşk'ı okumadan bu kitabı okuyabilir miyim derseniz koca bir HAYIR derim. Bree'nin sepetli o tatlı bisikletini görünce bile yaşanılan şeyleri anlayamayıp duygusunu hissedemezsiniz. Resmen geçmişe dönüş gibi oldu. O kadar güzeldi ki :')

Başka Dilde Aşk'ı okuduktan sonra Archer ve Bree'yi biraz daha görmek istiyordum. Okuduğum bir kitabı kolay kolay 2. defa okuyamayan ben, o kitabı 3 kere okumuştum. Benim için inanılmaz bir kitap. Bu yüzden Travis'in çevrildiğini görmek inanılmaz duygulandırdı. Bütün duygularım şelale oldu, akıp gitti. Tatlı Archerımın mutlu ve çocuklu bir baba olduğunu görmek çok başka bir his. AAAAAAA BİTİYORUM SANA ARCHER HALE!!!!!!!!! 

Archer'ın kardeşi Travis ise hayatı boyunca ikinci olmanın üzüntüsünü ve öfkesini yaşayan biyolojik olarak 32 fakat kalp olarak çocukluğunda kalmış bir adam. İstediği her şeye sahip olsa bile içindeki yaraların onarılmamış olmasının öfkesini yaşaması kalbime çok dokundu.

Birkaç açıdan kendime benzettiğim için Travis'i hafif sempatik buldum. Bu karakterin Dikenler ve Güller Sarayı'ndaki Nesta gibi olduğunu düşünüyorum. "Kendinden pay bulabiliyorsan seversin bulamıyorsan yok ya" tarzında. Her ne kadar pamuk kalpli ve tatlı davranışlı olsa da ve olan bazı şeyler çok kalbime dokunsa da Travis... Travis işte. No.

Açıkçası sadece Travis'i anlatan bir kitap olsaydı okumayı tercih etmezdim. Okuma amacım tamamen Archerımın ve Breemin ebeveynliklerini görmekti. O KADAR TATLILAR Kİ, ÇOK DUYGULANDIM. ÇOCUĞUM EVLENDİ VE MUTLU 😭

Bunun dışında kasabaya geçici olarak gelip smoothieleriyle insanların kalbini çalan Haven Torres ise inanılmaz bir kadın. Kardeşine tavrı çok tatlıydı. Bu kadını sevdim. Her ne kadar Travis'i sevemesem de Haven ile aralarındaki elektrik de ŞAHANEYDİ. 

+18 yerler bulunuyor.


"Bunu neden yaptın?"
"Mutlu olmanı istiyorum. Benimle olmasan bile."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4/5

Özgün Adı: Travis
Yazar: Mia Sheridan
Yayınevi: Pukka
Çeviren: Beyza Bozsu
Sayfa Sayısı: 344

Serinin Kitapları:
1.) Başka Dilde Aşk
2.) Travis

15 Eylül 2024 Pazar

Saklı Gerçekler (Kusursuzca Kusurlu #3) - Kitap Yorumu

 

***
Sergei
Ev;
Bratva benim evim.
Geçmişten saklandığım sığınağım.
Benim gibi bir ölüm makinesinin
ait olduğu tek yer.

Bazen aklımdaki hayaletler geri geliyor.
Kontrolden çıkıyorum, öfke beni ele geçiriyor.
Kendimi tamamen kaybedecek gibi oluyorum.
Sonra dağılmış, yaralı bir kadın yoluma çıkıyor.
Koruma içgüdülerimi uyandırıyor.
Ve bütün hayaletlerimi ortadan kaldırıyor.
Tek seçeneğim onu tutsak etmek.
O giderse karanlığım yine ortaya çıkacak.
Ve bu kez kaçışım olmayacak.

Angelina
Kaçmak;
Tek yapabileceğim bu.
Ama aklını kaybeden bir katilin eline düşeceğimi kim bilirdi?
Şimdi düşmanlarımdan uzak kalmaya uğraşıyorum.
Ve istememem gereken bir adama âşık olmamaya çalışıyorum.
Ama ikimiz de gizli gerçeklerimizi itiraf edince neler olacak?
***

Kusursuzca Kusurlu Serisi'nin 3. kitabında ilk kitapta gördüğümüz Rus mafyası lideri Roman Petrov'un kardeşi Sergei Belov'u okuyoruz. Sergei, Bratva'nın herkesçe bilinen deli adamı. Bir görev sırasında bulduğu kızı koruma güdüsüyle kurtarıyor ve bir daha bırakamıyor. Angelina Sandoval'ın ise tek yapmak istediği kaçmak.

İlk 2 kitabı okurken gözüme kestirdiğim tek bir adam vardı -> SERGEI BELOV!!!!

Kafası attığında her yeri patlatabilen ve aklına koyduğunu yapan bir adam olması çok ilgimi çekmişti. Sanırım gözü kara, manyak karakterlere karşı sempatim var. Tam benlik.

Deli biri olmasının yanında mental sorunlarla da uğraşan bir karakter (tetikleyici unsur olarak belirtiliyor). Ama kalbi de bir o kadar minnoş, çok tatlı biri :')

Onunla beraber Angelina da çok tatlı bir kadındı. Kendisinin harika bir kitap kurdu olması sanırım hepimizin kendimizi onun yerine koymasına sebep oldu. Okeyliyorum anacım bu fikri.

Serideki her karakterin farklı özelliklere ve hayat şartlarına sahip olması hoşuma giden bir olay. Hepsinin ortak bir mafya meselesinin olmasının yanında serinin farklı kurguyla ilerlemesi de hoşuma giden bir diğer olay. Hele kitap sonlarına doğru merakta kalacağım olayları okuyunca seriyi ara vermeden bitirmek istiyorum. Özellikle Az karakterini gördükten sonra... (yapamam, yavaş ve tadını çıkararak ilerlemeliyim 😭) Gerçi sanırım onun için biraz daha var ama yeni hedefim o ;)

Bu çifte geri dönersem ikisini çok sevdim. Sergei'nin köpeği Mimi'ye de bayıldım. Kitabın kurgusu da çok hoşuma gitti.

ÇOK SEVİYORUM BU SERİYİ!! Neva Altaj, nolur uzun yaz 😭 İlk kitaptaki Roman ve Nina'yı görmek bile beni hâlâ duygulandırıyor, yetmiyoor. O yüzden kıyamıyorum seride puan kırmaya ama keşke Sergei'yi biraz daha derin okuyabilseydik...

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Kendini kaybettiğinde diğer insanlar öyle mi yapıyor? Kaçıp uzaklaşıyorlar mı?"
"Eğer akıllılarsa, evet."
"Şey, ben kaçmayı planlamıyorum, Sergei. Aslında daha da yaklaşıp sen gittiğin yerden geri dönene kadar sana sarılmayı planlıyorum."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4,8/5

Özgün Adı: Hidden Truths
Yazar: Neva Altaj
Yayınevi: Artemis
Çeviren: Tuba Özkat
Sayfa Sayısı: 264

Serinin Kitapları:
1.) Tuvaldeki Yaralar
2.) Kırgın Fısıltılar
3.) Saklı Gerçekler
4.) Harabe Sırlar
5.) Çalıntı Dokunuşlar
6.) Parçalanmış Ruhlar
7.) Yanmış Hayaller
8.) Sessiz Yalanlar
9.) Karanlık Günahlar
10.) Sweet Prison
11.) Precious Hazard

13 Eylül 2024 Cuma

On Üç'ü Bağlamak (Tommen Erkekleri #1) - Kitap Yorumu


***
Johnny Kavanagh her şeye sahipti.
Ragbi sahasında dikkate değer bir rakipti. Yıldız olmaya kararlı bir şekilde zirveye doğru tırmanıyordu. Yoluna herhangi bir engelin çıkması imkânsızdı, değil mi?

Tommen Koleji’ne yeni gelen utangaç kız bile bunu başaramazdı. Kederli gözleri ve gizlediği morlukları olan kız. Daha önce kimsenin yapamadığı kadar dikkatini dağıtan kız.
Uluslararası Yaz Kampı’nın sınırındaydı ve dengesini kaybetmemeye çalışırken aklını oyundan ayırmaması gerekiyordu. Dikkatini dağıtacak şeylerin büyük resmin önüne geçmesine izin vermemeliydi.
Peki ya kederli gözlere sahip yalnız bir kız bu resmin tamamını oluşturmaya başlarsa ne olurdu?

Shannon Lynch için hayat hiçbir zaman kolay olmamıştı.
Zorbalığa ve işkenceye uğramış, yeni bir başlangıç yapma umudu ve sürekli peşinde olan şeytanlardan kurtulma isteğiyle öğretim yılının ortasında Tommen Koleji’ne geçmişti.

Bu prestijli özel okuldaki ilk gününde, kötü şöhretli Johnny Kavanagh’la tanıştı.
Ona karşı hisleri yüzünden tam bir çıkmaza girmişti ve okulda dikkat çekmemeye çalışıyordu. Ancak ragbinin yükselen yıldızıyla hassas bir bağ kurduğu için yeniden zorbaların hedefi haline gelmeye başlamıştı.

Johnny ve Shannon kendilerini karmaşık bir arkadaşlığın içinde bulup aralarındaki inkâr edilemez çekimle boğuşurken, ilişkilerini tehdit eden engellerle yüzleşmek zorunda kalacaklardı.
***

Bu kitabı çok erteledim. 5 ay kitaplığımda bekledi. Sonunda cesaretimi topladım ve okuyacak kitabımın olmaması sebebiyle (iyi ki böyle bir sebebe sahipmişim) başladım.

Shannon Lynch (15), hayatını zorbalıklarla ve işkencelerle geçirmiş bir kız. Yeni bir başlangıç için Tommen Koleji’ne başlıyor ve okulun ilk gününde kötü şöhretli ünlü Johnny Kavanagh'ın (17) talihsiz bir şekilde dikkatini çekmesiyle tanışıyorlar ve kendilerini karmaşık bir arkadaşlığın içinde buluyorlar.

Shannon ve Johnny'nin yaşlarının küçük olması sebebiyle başlayan tatlı ve saf iletişimleri kalbim pır pır ettirdi. Hani olur ya, 70 yaşlarındaki bir birey küçük bir çocuğa baktığında safça gülümser, bu kitabı okurken öyle sırıtıp durdum. YA ÇOK TATLILARDI 😭 Al kalbimi kalbinin yanına koy Shannon...

Tabii bu pır pırlığın yanında kalbimi acıtan bir kitap da oldu kendisi. Gözümün önünde resmen Celaena Sardothien canlandı Shannon'ı okurken... Shannon'ın yaşadıkları gerçekten üzücüydü. Bayılacağımı biliyordum ama bu kadar etkileneceğimi bilmiyordum. Çok özel bir kitaptı 😭 Yazarın yazım tarzını da tebrik ettim, o kadar güzel yazmış ki... öfkeyi, arkadaşlığı (vefayı), ilk aşık olma hissini, üzüntüyü her duyguyu hissettirdi.

Ağlıyorum. Güzelliklerine. Tatlı kalplerine. ÇOK HOŞUMA GİTTİ 😭 keşke daha önce başlasaydım.

Her karakter ayrı güzeldi (birkaçı dışında), özellikle Gerard ve Joey... çok özeldi. Kıyamam ya, keşke hepsine sarılabilseydim.

Ayın 13'ünde bitirmiş olmam da ayrı bir duygusallık oluşturdu bende 😭 Normalde üzüleceğim kitaplara ve 700 sayfalarda romantiklere çok sıcak bakmıyorum fakat kendisi akıp gitti (3 günde bitirdim) ve çok özel yere sahip oldu. Bir sürü post it kullandım. Devamını çok merak ediyorum 🥺


"Öğle yemeği için geri dönmen gerekmiyor mu?"
"Burada kaldığım için mutluyum. Huzuru seviyorum."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Binding 13
Yazar: Chloe Walsh
Yayınevi: Martı Yayınları
Çeviren: Mehir Kalmış
Sayfa Sayısı: 720

Serinin Kitapları:
1.) On Üç'ü Bağlamak
2.) On Üç'ü Saklamak
3.) Altı'yı Kurtarmak
4.) Redeeming 6
5.) Taming 7
6.) Releasing 10

10 Eylül 2024 Salı

Jasper Vadisi (Edens Serisi #4) - Kitap Yorumu

 

***
Eloise Eden’ın gurur ve neşe kaynağı ailesine ait The Eloise oteliydi. Tüm hayatı boyunca The Eloise’in sahibi olmayı hayal etmişti. Tek yapması gereken, ailesine sorumluluk sahibi biri olduğunu ve pervasızca hareket edip kandırıldığı günlerin geride kaldığını kanıtlamaktı. Hedefine ulaşması an meselesiydi…

Ta ki Las Vegas’ta geçirdiği hafta sonunun ardından eve bir yabancıyla evlenmiş olarak dönene kadar. Jasper, ruhunu derinden etkileyen gözleriyle ona büyü yapmış olmalıydı. Birlikte geçirdikleri tek gecenin sabahında evli olarak uyanmalarının başka bir açıklaması olamazdı. Tek umudu bu evliliği, iptal edilene kadar sır olarak saklayabilmekti. Böylece sanki hiç olmamış gibi davranabilirdi.

Ancak Jasper evli kalmalarını istemişti. Üç ay boyunca rol yapıp, katılacağı bir düğünde ona eşlik etmesini rica etmişti. Bunu kabul etmesi için aklını kaçırmış olması gerekirdi.

Ne yazık ki sevgili eşi çok çaresiz görünüyordu. Üstelik sadece üç aydı, değil mi? Sonrasında Jasper’a veda edebilir, şansı da yaver giderse yeni oteline merhaba diyebilirdi.
***

Griffin, Knox ve Talia'dan sonra serinin 4. kitabında Eden kardeşlerden Eloise Eden'ı okuyoruz.

Talia'nın dünyaca ünlü boksör eşi Foster Madden'ın müsabakasını izlemek için Las Vegas'a giden Eloise, bir gece ansızın bir çılgınlık yaparak Foster'ın en yakın arkadaşıyla aniden evlenir. Pervasız davrandığını fark eden Eloise ne kadar çare bulmaya çalışsa da yeni kocası Jasper'ın 3 ay boyunca rol yapmasını istemesinin ardından durumu değerlendirir. Bir sürü soru işaretinin arasında kalan Eloise sadece 3 ay diyerek anlaşmayı kabul eder.

Bu seriyi seviyorum. İlerledikçe karakterlerle bağ kurmak ve gelişimlerini görmek çok duygulandırıyor. Ve bu süre zarfında her yorumda dediğim gibi Devney Perry'nin sıkmadan seriyi ilerletmesi ve yeni konular bulması inanılmaz güzel.

Eloise, ailenin tatlı kalpli pamuk şeker gibi kızı. Serinin önceki kitaplarında onu gördükçe mutlu oluyordum. Etrafa saçtığı neşesi resmen bulaşıcı (romantik kitaplardan arakladığım afilli cümle tam Eloiselik). Bu kitapta onu okumak çok tatlı oldu.

Onun güzel düşüncelerine ve Jasper'ın korumacı tavrına kalbimi bıraktım. Jasper da çok ayrı bir adamdı. Sürekli Eloise'i savunması... 😭 Kıza her meleğim dediğinde benim içim gitti 😭😭 Aralarındaki çekimden bahsetmiyorum bileee *alev* *alev* *alev*

Bayıldım ya. Ruhuma iyi geldi. İkisi çok hoş bir ikili oldu. Aramızda kalsın, benim için serinin en tatlı kitabı diyebileceğimiz 2. kitap (Juniper Tepesi) ile yarışıyor diyebilirim. Çok çok mutlu oldum okurken.

Ama hemen bitti, sabah 5'te uyandığım bir günde başladım. Öğlen işlerim olduğu halde akşam 18.30'da bitti.

+18 yerler bulunuyor.


"Özür dilerim. Sadece her şey üst üste geldi."
"Seninleyim. Neye ihtiyacın var?"
"Sana."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Jasper Vale
Yazar: Devney Perry
Yayınevi: Ren Kitap
Çeviren: Meryem Çelikten Çağlar
Sayfa Sayısı: 360

Serinin Kitapları:
1.) İndigo Dağı
2.) Juniper Tepesi
3.) Garnet Ovası
4.) Jasper Vadisi
5.) Crimson Nehri
6.) Sable Zirvesi

8 Eylül 2024 Pazar

Kırgın Fısıltılar (Kusursuzca Kusurlu #2) - Kitap Yorumu


***
Mikhail
İtalyan ve Rus mafyaları savaşta.
Ortalık toz duman.
İki taraf da acımasız, insafsız ve affetmez.
Ama sonra, dünyalarımızı birleştirmek için bir karar verildi.
İki taraf arasında bir evlilik.

İtalyan mafyasının en güzel kızı,
Ve Bratva’nın en korkulan canavarı.

Onu o kadar uzun zamandır uzaktan seviyordum ki.
Sonunda benim oldu.
Ama gerçekte kim olduğumu anlayınca
Benden kaçacak mı?

Bianca
Kardeşim için her şeyi yaparım.
Onun güvende olması için
Bratva’dan biriyle evlenmek dahil.
Saldırgan, taş kalpli bir vahşi bekliyordum.
Ama hayrete düştüm.

Bu yaralı, korkutucu adam
İstediğim her şeye sahip.

Şimdi sıra bende.
Onun duvarlarını aşmam gerek.
Ve aramızdaki engelleri yok etmek için
Tek sahip olduğum kırgın fısıltılar.
***

Bu seriye başladığımdan beri sessiz çığlıklar atmadan duramıyorum. Salgıladığım serotonin haddi hesabı yok.

Serinin ikinci kitabında ilk kitapta okuduğumuz Rus mafyası lideri Roman'ın adamlarından birini okuyoruz. İtalyan mafyalarıyla anlaşma yapıyoruz ve kızlarından birini Roman'ın adamlarından biriyle evlendiriyoruz.

Sayın Neva Altaj... 1-) Ali Hazelwood 2-) Sen. Lütfen kalem kağıdı, klavyenizi bırakmayın.

İlk kitaptaki karakterleri o kadar sevmiştim ki seriye devam ederken nasıl onları bırakıp diğerlerini seveceğimi düşünüyordum. Çıtayı arttırdı. İşaret diliyle iletişim kuran bir karakter ile harap olmuş, evrenin en korkulan karakterlerinden birini birleştirip aşk yaşatman o kadar iyi, o kadar tatlı ki... SANA BAYILIYORUM NEVA ALTAJ. Yaralı ama bir o kadar sert, normal dünyada kahraman sayılmayacak ancak kendi dünyalarının alfa kahramanlarını oluşturmana hayranım.

Başta ilk kitaptaki Roman ve Nina olmak üzere (*tatlılıklarına ağlıyorum*) bu kitaptaki Mikhail, Bianca ve hatta Lena'ya bayıldım (Allah sabır versin kardeşim okurken benim başım ağrıdı 😂). Bianca'yı okurken aklımda sürekli i'm just a girl çaldı, Mikhail'e geçince de müzik kurtlar vadisi müziğine dönüp durdu. Çok eğlendim kendimce.

Tam rs için biçilmiş kaftan. Hem güldürüyor hem aşık ediyor. Tek sorunu çok kısa olması işte. Bu seri ile mafya dünyasına bayılmaya başladım. Bu evrenden sonra diğer dünyalara yelken açıyorum, bekleyin.

Roman'ın iki kitaptır bahsettiği zırdeli ve gözü kara kardeşini okumak için de sabırsızlanıyorum. 3. kitap. 

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Ty luch solntsa v pasmurnyy den, Bianca."
(Sen bulutlu günde beliren ışık huzmesi gibisin, Bianca.)


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Broken Whispers
Yazar: Neva Altaj
Yayınevi: Artemis
Çeviren: Tuba Özkat
Sayfa Sayısı: 232

Serinin Kitapları:
1.) Tuvaldeki Yaralar
2.) Kırgın Fısıltılar
3.) Saklı Gerçekler
4.) Harabe Sırlar
5.) Çalıntı Dokunuşlar
6.) Parçalanmış Ruhlar
7.) Yanmış Hayaller
8.) Sessiz Yalanlar
9.) Karanlık Günahlar
10.) Sweet Prison
11.) Precious Hazard

7 Eylül 2024 Cumartesi

Altın Kanatlar (Düşmüş Fae Tanrılar #1) - Kitap Yorumu

 

***
Bir telefonla hayatım sonsuza dek değişti.
Kütüphanedeki işim ve en yakın arkadaşımla yaşadığımız ev benim sığınağımdı. Ta ki çılgın geçen bir gecenin ardından telefonum çalana ve hattın diğer ucundaki adam, “Kitaplardan biri kayıp,” diyene kadar. Her şeyimi kaybetmek üzereydim ve bunu göze alamazdım. Hemen Dragerfield Kütüphanesi’ne koşup o kitabı bulmak zorundaydım.

“Sabahı beklemeliydin, insan.”

Sürekli fantastik kitaplar okuyan bir kadının hayal gücü sınır tanımaz sanırdınız. Ama hiçbir şey beni çalıştığım yerin fae âlemine açılan bir geçit oluşuna ve karşımda bir Ejderha Tanrı bulmaya hazırlayamazdı.

Drager, benim yeni gardiyanım.
Kaybolan kitap artık dertlerimin en küçüğüydü. Bilmediğim bir diyara sürüklenmek üzereydim.
Üstelik bu yolculuğun dönüşü olmayabilirdi.
***

Morgan Starrer (25), fantastik kitaplara hayran bir kütüphaneci. Zamanının çoğunu arkadaşı Lexie ile beraber Dragerfield Kütüphanesi'ndeki kitaplarla ilgilenmekle geçirir. Bir gece kütüphanenin sahibi Drager'ın onu arayıp kitaplardan birinin kayıp olduğunu söylemesiyle başının dertte olduğunu fark eder. Koşarak o kitabı bulmak için yola çıkar. Onu korkutan şey kaybolan kitabın rastgele bir kitap olması değil, Ejderha Tanrı Drager'ın kitaplarından biri olmasıdır.

Kan ve Kül Seri ile başlayıp Dördüncü Kanat ile devam eden ejderha sevdamdan sonra bu kitabı okumak mutluluğuma mutluluk kattı. Evrenine bayıldım. Her yerin sanki Barbie evreninden çıkmış gibi pembe olması (özellikle gökyüzünün) beni kendine hayran bıraktı. Kapağı ayrı içi ayrı tatlıydı.

Bir sürü ve türlü türlü karakter var. En başta şekil değiştiren ejderhalar olmak üzere satirden goleme bayağı bir çeşit var.

2 kitaplık bu serinin ilk kitabı Reverse Harem olarak geçiyor. Benim gözlemlediğim şu an aşk üçgeni var. Drager her ne kadar sert ve umursamaz gibi görünüp kalbimi ufaktan bad boy tavırlarıyla çalsa da favorim kesinlikle Zahak. Karanlık ve konuşmasa bile bir bakışıyla çoğu şeyi anlatabilen bir karakter olması onu Drager'dan öteye taşıdı. Yalnız ortamları var ya fepfena *alevli kalp*

Kurgu konusuna değinecek olursam başlangıcı ve bitişi güzeldi. Fakat ortalardan emin değilim. Aksiyonu bana pek yeterli gelmedi, evrenini ve kişileri biraz daha okumak isterdim (sayfa sayısı neden bu kadar az...). Ayrıca kitaba yerleştirilen ögeler de biraz havada kaldı gibi hissettim. Araştırmalarım sonucu ikinci kitapta bu durumun giderildiğini öğrendim (öyle diyorlar), bu araştırmaları yaparken de spoiler yedim... O yüzden araştırma yapmayın...

İkinci kitabı AŞIRI merak ediyorum ve beklentim çok yüksek (yediğim spoilerlar yüzünden *üzgün surat*). İki kitap olması biraz üzüyor, uzun seriler okumayı seviyorum. Yazar kurguyu nasıl toparlayıp sonlandıracak merak ediyorum.

+18 yerler bulunuyor.


"Canavarım seni bırakmak istemiyor, küçük insan."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4/5

Özgün Adı: Gilded Wings
Yazar: Jaymin Eve
Yayınevi: NOX
Çeviren: Onat Özyılmaz
Sayfa Sayısı: 375

Serinin Kitapları:
1.) Altın Kanatlar
2.) Kızıl Gökler

4 Eylül 2024 Çarşamba

Yanlış Numara - Kitap Yorumu

 

***
Hunter Delucia ile ilişkim tersten başlamıştı.

Bir düğünde tanışmıştık; o damat, ben ise gelin tarafındaydım. Gece boyunca bakışmıştık, aramızdaki yoğun çekimi inkâr etmek mümkün değildi.

O gece kendimizi otel odamda bulmuştuk. Ertesi sabah, yanlış bir telefon numarası vererek onu Kaliforniya'da bırakıp New York'a dönmüştüm.
Onu aklımdan çıkaramıyordum ama son ilişkimden sonra çekici, ukala ve günah kadar yakıcı erkeklerden uzak durmaya yemin etmiştim.

Fakat bu çılgın ve muhteşem adam, bir şekilde hayatıma yeniden girmiş ve yaşadığım şehirde sekiz haftalık bir iş almıştı. Üstelik bu süreyi birbirimizi tatmin ederek geçirmemizi önermişti.

Sekiz hafta boyunca hiçbir şarta bağlı olmadan, akıllara durgunluk veren bir seks…
Kaybedecek neyim vardı ki?
Hiçbir şey, diye düşündüm.
Bu sadece seksti, aşk değildi.
Ama harika planlar hakkında ne derler bilirsiniz…
***

Hunter ile Natalia, arkadaşlarının düğününde tanışıyor ve ikisi de birbirinden etkileniyor. Adımı Hunter atarak Natalia'nın numarasını istiyor ve Natalia bir daha görmeyeceğini düşündüğü bu adama yanlış bir numara veriyor. Sonuçta hayatın sürekli onu karşısına çıkaracağını nereden bilebilir ki?

Hunter (30) konuşurken filtresi olmayan ağzı acayip bozuk bir adam. Gerçek hayatta böyle bir karakteri görmek hoşuma gitmez, fakat kurguda okumak bana inanılmaz keyif verdi. Çok komik geldi. Natalia'nın (28) ise duruş şekline ve sorumluluk anlayışına kalbimi bıraktım.

Vi Keeland'ın okuduğum ilk kitabı Davetiye'ydi ve o kitabı çok sevmiştim. Yazarın mizahına ve kitaptaki genel olarak pozitif auraya bayılmıştım.

Bu kitaba başlarken dertsiz tasasız tatlı romantik komedi okuyacağımı düşünmüştüm. Fakat farklı yerlere evrilen bir kurgusu var. Bana modernize edilmiş Colleen Hoover kitabı gibi geldi. Özellikle gözümün önünde Çirkin Aşk belirdi (travmam). Neyse ki yeni bir travma edinmedim. Ne olursa olsun yazarın kurguda sahip olduğu pozitif auraya bir kere daha hayran kaldım, asla içimi karartmıyor :')

Bazı karakterlere ve olaylara ne gerek vardı desem de tatlı bir kitaptı. 1 gün gibi bir sürede bitirdim. Benim gibi beklentiyle başlamazsanız bence içinizi ısıtan hoş bir kitap okumuş olabilirsiniz ya da yine de bazı karakterlere kurulabilirsiniz. Hâlâ anlamlandıramıyorum neden gerek olduğunu ama olsun, bu kurgu da böyleydi. Yine de gülüp eğlendim. Bazı yerleri de aşşşşşşşşırı tatlıydı.

+18 yerler bulunuyor.


"Arkanı dön ve normal bir insan gibi sayılara bak."
"Manzara bu yöne doğru çok daha güzelken neden oraya bakarak zamanımı harcayayım ki?"


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 3,5/5

Özgün Adı: Sex, Not Love
Yazar: Vi Keeland
Yayınevi: Pukka
Çeviren: Neslin Gizem Şahin
Sayfa Sayısı: 344

3 Eylül 2024 Salı

Tuvaldeki Yaralar (Kusursuzca Kusurlu #1) - Kitap Yorumu

 

***
Nina
O, çekici, büyüleyici ve baştan çıkarıcı biri,
Ve aynı zamanda soğukkanlı bir katil.
Yine de bu göz korkutucu adamla, Rus mafyasının Pakhan’ıyla evlendim.
Buna mecbur kaldım. Anlaşmanın parçasıydı.

Şimdiyse korkuyla titrerken,
Mutlu bir evliliğim varmış gibi rol yapıyorum.
Ve bu acımasız adamın pençelerinden kurtulmayı sabırsızlıkla bekliyorum.

Roman
İstediğim her şeyi elde ederim.
Ve bu kusursuzca kusurlu küçük manipülasyon ustasını istiyorum.
İnsanları, bana deli gibi âşık olduğuna inandırmak için kandırma şekli,
Sadece onu daha çok istememi sağlıyor.

Henüz kendisi bilmiyor.
Ama gitmesine izin vermeyeceğim.
Anlaşma iptal.
***

Nina, babasının borcunu ödemek için Rus mafyasının lideri Roman ile bir anlaşma yapar ve 6 aylığına onunla evlilik yapmayı gönülsüzce kabul eder. Fakat rol yapma fikri düşündüğü gibi gerçekleşmez.

Mafya kitaplarına yeni başlayan biri olarak şu an mutluluktan uçuyorum. Bu karanlık ortamı sevmeye başladım. Yandık...

Kitap çok hoşuma gitti. Nina'nın karakterine ve mizah yapısına bayıldım. Roman'ın ise tekerlekli sandalyeyle hayatını sürdüren bir karakter olması benim için yerinin çok ayrı olmasına neden oldu (kapaktaki baston detayı... *ağlamak*). Kitaplarda böyle farklılıklara yer verilmesi kalbime dokunuyor. Üstüne Rus mafyasının lideri olması?? Veoooğğvv dsfsdgj Peki daha da arttırıyorum, Roman'ın hem Rus mafyasının lideri olması hem de Nina'ya minik çiçeğim demesi... bayılıp ayılamama sebebim. Çok sevdim. İkisi tam birbirine göre ya.

240 sayfalık bir kitap olduğu için bir şeyler hızlı gelişip hızlı sonuçlanıyor. Fakat tam ihtiyacım olan döneme geldiği için okurken çok eğlendim ve buna takılmadım. Tam rs kurtarıcısı. Gülüp eğlenmelik, bol bol yaaaa demelik çok tatlı (ve karanlık) bir kitaptı. Özellikle en sondaki 2 bonus bölüm kalbimi çaldı. Nina'nın birkaç hareketine birazcık kızmıştım, telafisi oldu. Favorilerime ekledim.

10. kitabı çıkacak bu serinin her kitabı farklı bir karakteri anlatıyor. Dolayısıyla tek kitap diyebiliriz. Fakat 2. kitapta umarım Nina ve Roman'ı görüyoruzdur :')

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Tamamdır, kotik."
"Rus Pakhan'ına kedi yavrusu diyemezsin, Nina. Burada korumam gereken bir imajım var."
"Ölümcül kotik. Daha iyi mi?"
"Hayır."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Painted Scars
Yazar: Neva Altaj
Yayınevi: Artemis
Çeviren: Tuba Özkat
Sayfa Sayısı: 240

Serinin Kitapları:
1.) Tuvaldeki Yaralar
2.) Kırgın Fısıltılar
3.) Saklı Gerçekler
4.) Harabe Sırlar
5.) Çalıntı Dokunuşlar
6.) Parçalanmış Ruhlar
7.) Yanmış Hayaller
8.) Sessiz Yalanlar
9.) Karanlık Günahlar
10.) Sweet Prison
11.) Precious Hazard

2 Eylül 2024 Pazartesi

Azrail (Dark Verse #2) - Kitap Yorumu


***
Tristan “Yırtıcı” Caine, Morana Vitalio’ya karşı hazır değildi. Tüm hayatını o yağmurlu gecede bozduğu yeminle geçirdikten sonra, acı dolu geçmişi ve belirsiz geleceği arasındaki savaşın içinde kalmıştı. Bildiği tek şey ise… kadının hayatı hâlâ ona aitti.

Morana için düşmanlar ve müttefikler arasındaki çizgi iyice bulanıklaşmıştı. Bir zamanlar değer verdiği her şey artık parçalara ayrılmıştı. Düşman topraklarındayken içinde bulunduğu bilinmezlik, özgürlüğü ve hayatı için bir tehdit oluşturuyordu. Bildiği tek şey ise… adamın hayatı her zaman ona ait olmuştu.

Onları birbirlerine bağlayan yirmi yıllık geçmişleriyle birlikte, gerçeğin peşine düştükleri bir ava çıkıyorlardı. Kayıp kızlarla ilgili gizemin buzdağının yalnızca görünen kısmı olduğunu fark etmek üzerelerdi.

İskeletler ortaya çıkıyor, domino taşları sırasıyla düşmeye başlıyordu.
Ve çok yakında… bir fırtına doğmak üzereydi.
***

Bu serinin ilk kitabını çok beğenmiştim. Karanlık dünyası ve karanlık karakterleri aşırı havalıydı.

Serinin ikinci kitabını daha çok sevdim. Bu kitap adeta bir Sis ve Öfke Sarayı, bir Hiç Bitmeyen Masal tadındaydı. İlk kitaptan daha güzeldi. Bir sürü post it kullandım.

Olay odaklıdan ziyade duygu odaklı bir kitaptı. İlk 300 sayfası kalbimi fethetti, son 60 sayfası şoktan şoka soktu. Çok güzeldi. Tam bittiği yerden yükseldi.

Özellik son bölüm? Ve Tristan'ın ağzından yazılmış olması? ŞA-HA-NEY-Dİ! Tristan'ı yavaş yavaş keşfetmek ve Morana'nın zekasıyla kalbi... Birlikte çok tatlılar :')

Ve yazar sağ olsun artık viski ve günah kokulu sesin ne demek olduğunu biliyorum. 3 için sabırsızlanıyorum. 

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Senin kim olduğunu çok iyi biliyorum."
"Kimim?"
"Benimsin."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: The Reaper
Yazar: RuNyx
Yayınevi: Martı Yayınları
Çeviren: Melis Sarı
Sayfa Sayısı: 368

Serinin Kitapları:
1.) Yırtıcı
2.) Azrail
3.) İmparator
4.) Cellat
5.) Yok Edici
6.) The Syndicater

Elfhame Kralı Öykülerden Nefret Etmeye Nasıl Başladı (Peri Halkı #3.5) - Kitap Yorumu

*** Kedi sütü ve kibirle beslenen, çirkin bir kehanet başına bela olan bir Peri prensi o... Cardan doğumundan beri prens kâh delicesine sevi...