Translate

30 Ocak 2018 Salı

Umut Dolu Dilekler - Kitap Yorumu


***

Magalie Chaudron, büyüleyici vitriniyle nam salan Sihirli Tatlar’ı, iki teyzesiyle birlikte işletmektedir.
En ünlü tarifi olan sıcak çikolatayı küçük, mavi mutfağında hazırlayan Magalie, onu içecek olan kişiyi düşünüp içine  bir dilek üfleyerek servis etmeyi bir alışkanlık hâline getirmiştir.
 Sokağın diğer ucuna, dünyaca ünlü pastacı Philippe Lyonnais taşındığında işler biraz değişir.
Magalie ve Philippe arasında anlamlandırılamayan bir çekişme başlamıştır.
İşin ucunun nereye gideceğini ise kimse tahmin edemez.
Çekişmeler yerini duygulara bıraktığında ise, hayata karşı güveni hatrı sayılır bir şekilde kırık olan Magalie’yi aşka inandırmak düşünüldüğü kadar kolay olmayacaktır.

***

Eveet; selamlar, merhabalar.
Hani derler ya "İçecek içilerek bir kenarda oturup okunacak türde keyifli bir romandı." diye, hah, işte o tip bir romandı bu roman. Ocak ayının soğuğunda içimi sıcacık yapan bu roman, bir aşk hikayesi.
Magalie Chaudron; Paris'teki bir adada damaklarda etkisini bırakan sıcak çikolatarıyla sevilen, teyzeleriyle küçük ve samimi tatlıcı dükkanında çalışan bir kadındır. Günlerden bir gün, bulundukları sokağa dünyaca ünlü pastacı Philippe Lyonnais bir dükkan açınca durum biraz gerilir. Magalie, işlerinin batacağını ve yıllardır işlettikleri güzelim dükkanlarını kapatacaklarını düşünür. Bu ikili arasındaki çekişme böylece başlar.
Öncelikle uyarmalıyım ki kitabı okurken acıkabilirsiniz veya olmadık zamanda kitapta geçen tatlılardan canınız çekebilir. Tatlılar o kadar güzel anlatılıyor ki! Özellikle Philippe'in onlara olan tutkusunu yazar oldukça iyi betimlemiş. Bayıldım! Ve Magalie'nin tarifi... Bunu yakın zamanda uygulamak istiyorum.
Aşıklar Şehri Paris'te geçen bu romanda Magalie ve Philippe'in çatışmasını okurken oldukça keyif aldım. Bunun yanında yan karakterler de gayet samimiydi.
Fransızlar'ın nasıl insanlar olduğunu gerçekten merak ediyorum. Okuduğum Fransız yazarların dilleri çok farklı oluyor. O samimiyeti hissediyorsunuz.
Kitapta geçen birkaç yer sayesinde Fransızca öğrenme isteğimin arttığını da belirtmeliyim.
Magalie ve Philippe arasındaki çatışmalı ilişkinin sonunu zaten tahmin etmişsinizdir... Bundan sonrası ise biraz bana vıcık vıcık geldi. Bunun dışında Philippe'in dükkanında çalışanlara kitapta biraz daha fazla yer verilmesini isterdim. Ama şöyle bir şey var; aslında bu kitap bir serinin parçası. Çikolata Serisi olarak geçiyor ve araştırmalarıma göre 7-8 kitaptan oluşuyor. Yanlış bilmiyorsam seriler birbirinden bağımsız. Yani, kitaptaki diğer karakterlerin yaşamları anlatılıyor. Diğer karakterin yaşamlarını merak etmiyor değilim, çünkü Philippe'in tutkuyla yapabildiklerini gördüm ve açıkçası diğer şeflerinin de neler yapabildiklerini merak ediyorum.
Son olarak söylemem gereken şey; cinsel sahneler yoktu, fakat küçük yaştaki arkadaşlarımız için uygunsuz yerlerin olduğunu düşünüyorum.

Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim Puan: 4,5/5

Orijinal Adı: Chocolate Kiss
Yazar: Laura Florand
Yayınevi: Yakamoz Yayıncılık
Çeviren: Gökçe Müderrisoğlu Aktaş
Sayfa Sayısı: 408

Serinin Kitapları:
1.) Çikolata Hırsızı
2.) Umut Dolu Dilekler
3.) The Chocolate Rose
4.) The Chocolate Touch
5.) The Chocolate Heart
6.) The Chocolate Temptation
7.) Shadowed Heart
8.) Kiss The Bridge

26 Ocak 2018 Cuma

Kime Dokunduğuna Dikkat Et! (Karanlık Elementler #2) - Kitap Yorumu



***

Düşün ki on yedi yaşındasın, damarlarında hem iyinin hem kötünün, hem İblis’in hem Muhafız’ın kanı dolaşıyor…
Düşün ki iki aşk arasındasın; bir yanda çocukluk aşkın, bir yanda nefes kesici yakışıklın…
İşte şimdi Layla’yı anlamaya başladın!
Doğru ile yanlışın, kalbi ile mantığının arasında kalmış Layla’yı…
Layla, darmadağın olmuş hayatını toparlamaya çalışıyor. Çünkü onun gizemli güçleri değişmeye başlıyor, Muhafız klanı tehlikeli sırları ondan gizliyor ve hiç beklemediği bir anda Roth, dünyasını sonsuza dek değiştirebilecek haberlerle geri dönüyor.
Karanlık Elementler serisinin ilk kitabı Kimi Öptüğüne Dikkat Et! ’in ardından, Kime Dokunduğuna Dikkat Et! ile Layla gerçeğe biraz daha yaklaşıyor.
Onunla yürümeye var mısın?
Layla’nın cehennemi dokunuşunda saklı!..

***

İlk kitabı ne kadar çok sevdiğimi sanırım oldukça dile getirmiştim. Dolayısıyla serinin ikinci kitabı olan Kime Dokunduğuna Dikkat Et’e başlarken aşırı heyecanlıydım. 508 sayfalık bu kitabı bitirmem bir gün bile sürmedi, şaka gibi.
İlk kitabın o muhteşem sonu dolayısıyla aklımda gerçekleşmesini istediğim bir kurgu canlanmıştı. Ama ne yazık ki pek tahmin ettiğim gibi olmadı. Bu konuda biraz kırgınım...
Kitap boyunca Layla’nın iki karakter arasında gidip gelmesi sinirimi gerçekten bozdu. İlk kitapta ne kadar #TeamRoth diye bağırsam da bu kitabı okurken hafiften #TeamZayne demedim değil. Arada kalmak kötüydü ve biraz da bunaltıcıydı… Gördüğüm yorumlara bakılırsa birçok kişi benimle aynı fikirde.
Zayne’e üzülüyorum. Özellikle kelimenin tam anlamıyla hapis hayatı yaşıyor gibi görünen yaşamına… Abbot’a sinir olmamak elde mi?
Ve Roth. Bu kitapta ona da sinir olmadım değil. Edward Cullen'a benzer tavırlarıyla biraz çileden çıkarmış olabilir.
Bütün bunları ve daha fazlasını düşünürken içimden bir sesin "Dostum, sakin ol! Alt tarafı genç yetişkin türünde bir kurgu okuyorsun. Bu kadar kafaya takma." demesiyle kendimi kaptırmadan kısa tutarak bu yorumu bitirmeyi amaçlıyorum ve devam ediyorum...
Olaylar bu kitapta biraz daha gelişiyor ve aslında biraz da kısır döngü halini alıyor. Yaralan, iyileştirsinler; yaralan, iyileştirsinler…
Her şeye rağmen, sanırım, #TeamRoth diyerek bazı tanıdıklarımı çıldırtmaya devam edeceğim.
Ve her ne kadar ikinci kitaba daha başlamadan üçüncü kitabın sonuna baksam da... üçüncü kitabı merak ediyorum, eheh.
Ha, evet, kitapta küçük arkadaşlarımız için uygunsuz yerler vardı.

Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim Puan: 4/5

Orijinal Adı: Stone Cold Touch
Yazar: Jennifer L. Armentrout
Yayınevi: DEX Kitap
Çeviren: Bilge N. Zileli Alkım
Sayfa Sayısı: 508

Serinin Kitapları:
1.) Kimi Öptüğüne Dikkat Et
2.) Kime Dokunduğuna Dikkat Et
3.) Kimi Seçtiğine Dikkat Et

24 Ocak 2018 Çarşamba

İyi Adam - Kitap Yorumu



***

Her şeyi vardı. Ama kapı çaldığında, Ted intihar etmek üzereydi. Kapıdakinin vazgeçip gitmesini beklerken masanın üstündeki not ilişti gözüne, kendi el yazısıyla yazılmış:
“Kapıyı aç. Tek çıkışın bu.”
Ted ne notu yazdığını hatırlıyor ne de kapıdaki adamı tanıyor. Adamın bir teklifi var: Madem ölmek istiyorsun, intihar edip aileni utandırma; biz öldürülmeni sağlayabiliriz. Şartımız basit: Senin gibi intihara karar vermiş birini öldürecek, böylece zincire katılacaksın… Son bir iyilik.
Teklifi kabul ettiği anda kendini şeytani bir oyunun içinde buluyor Ted. Çıkmaya çalıştıkça onu daha da derinlere sürükleyen biri var; bu kanlı labirenti tepeden gören, Ted’i kendinden bile iyi tanıyan ve asla güvenmemesi gereken biri…
34 dilde yayımlanan ve yakında beyaz perdeye aktarılacak İYİ ADAM, mükemmel kurgusu ve bitmeyen dolambaçları ile zihin bulandıran, ‘Anladım,’ dediğiniz anda sizi ters köşeye yatırıveren bir psikolojik gerilim romanı...

***

Kitaba başladığımda gerilim dolu bir atmosferde kendimi bulmayı beklemiyordum. Güzel bir başlangıçtı. Bu gerilim ve heyecan dolu olaylar tabiri doğruysa beyin patlatma seanslarıyla beraber kitabın ortalarına kadar devam etti. Ne seanslardı ama, Ted'in yaşadıkları o kadar gerçekçiydi ki! Başına gelen olayları anlamaya çalışmak için kafa patlatıyorsunuz ve sonra BAM! Tamamen başka şeyler çıkıyor ortaya ve kendinizi farklı bir şeyi düşünürken buluyorsunuz.
Kitabın ortalarına doğru olaylar biraz yavaşlıyor ve beyin patlatma seanslarına hâlâ devam ediyorsunuz. Ted ile olayları çözmeye çalışıyorsunuz ve birden fazla kez ters köşeye yatabiliyorsunuz...
Kitabın sonlarına doğru ise olaylar açığa çıkıyor ve eğer benim gibiyseniz gerilerek ve biraz da içi burkulmuş bir şekilde Ted'e acıyarak gerçekliğe kavuşuyorsunuz...
Böyle bir kurguya sahip olacağı aklımın ucundan geçmemişti. Daha basit bir kurgu canlanmıştı zihnimde. Ama kitap kesinlikle öyle değil. Dolu dolu bir kitap ve gerçekten akıcı. Kitabın ortalarına doğru biraz sıkılsam da akıcılığından ödün vermedi.
Sonuna doğru olaylar hiç umduğum gibi gitmedi, bayağı şaşırdığım yerler oldu. Güzel bir kurguydu. Son sayfasında yine bir şeyler oldu ve çarpıcı sonla bitti. Ama ben orada yazarın anlatmak istediğini anlayamadım. Dönüp birkaç kez okudum, nereyi gözden kaçırıyorum diye düşünüp durdum. Ama yok... Anlayan biri varsa ve bana anlatırsa sevinirim...

Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim Puan: 5/5

Orijinal Adı: La ultima salida
Yazar: Federico Axat
Yayınevi: Domingo Yayınevi
Çeviren: Mehmet Gürsel
Sayfa Sayısı: 384

20 Ocak 2018 Cumartesi

Kimi Öptüğüne Dikkat Et! (Karanlık Elementler Serisi #1) - Kitap Yorumu


***

On yedi yaşındaki Layla’nın tek istediği normal olmak: okulda göze batmamak, âşık olduğu nefeskesici Zayne’le sıradan bir çift gibi gezip tozmak… Ama Zayne, Layla’yı küçük kız kardeşi gibi görüyor ve Layla normal olmaktan çok uzak.
Yarı iblis yarı Muhafız Layla kimsenin sahip olmadığı yetenekler taşıyor; onun öpücüğü, ruhu olan her şeyi öldürecek kadar güçlü.
Bir gün Layla, Roth’la tanışıyor: kışkırtıcı dövmeleri olan ve Layla’nın sırrını bildiğini iddia eden bir iblis o.
Layla, ondan uzak durması gerektiğini bilse de tehlikeli öpücüğün cazibesi yüzünden Roth’a kayıtsız kalamıyor.
Roth’a güvenmek hem aşkını hem de onu yetiştiren Muhafız ailesini kaybetmesine neden olabilir.
Ama Roth’tan öğrendiği iblislere dair sırlar, her şeyi değiştirecek gibi…
Artık Layla için hiçbir şey göründüğü gibi değil…

***

Bu kitabın yorumunu yazmak için acayip heyecanlıydım ve yazarken bile kitabı hatırlayarak o heyecanı hâlâ yaşıyorum…
Jennifer’ın kitaplarını yaklaşık 3-4 sene önce okuyordum. Lux Serisi ile başladığım maceraya Melez Sözleşmeleri ile devam etmiştim. Lux Serisi, acayip eğlenerek okuduğum bir seriydi. Son kitaplarına doğru heyecandan gerildiğimi bile hatırlıyorum… Melez Sözleşmeleri Serisi ise resmen favori serimdi. O kadar seviyordum ki! Özellikle Aiden St. Delphi... Abartmıyorum. Zamanında Twitter biyografime mi yazmadım, oyunlarda kullanıcı adı mı yapmadım… Karaktere cidden bayılıyordum. Tabii, bu serilerden sonra Jennifer’dan farklı kitaplar da okumuştum. Ama şu an onları katmıyorum.
Şimdiki serimiz ise (DAVULLAR, LÜTFEN); KARANLIK ELEMENTLER SERİSİ.
Bu kitabı sanırım 2 sene falan önce, sahaftan 10 tl gibi bir fiyata almıştım. Kitaplarımın arasında kaç senedir duruyordu. Zaman geçtikçe beklentilerim bile azalmaya başlamıştı nedense. Hatta bir ara okumadan direkt sahafa götürüp takas yapmayı falan düşünüyordum. Niye böyle bir şey yapıyorsun Büşra!?!!??!??!!?!?!?*1*!
Kitap bıraktığım arka kapağının yazısından da anlaşılacağı üzere fantastik bir kitap. Bunun romantik ve genç yetişkin tarafı da var.
Söylemek istiyorum ki serinin kapakları gerçekten iç açıcı değil. Adları da öyle. Bu da bende ön yargı oluşturmuştu. Maraton vesilesiyle alıp okumaya başladım. 428 sayfalık kitabı bir gün içinde bitirdim. Bir. 1. Jennifer’ın kendine has espritüel diyaloglarını ve muhteşem kurgularını okumayı acayip özlemişim.
Önce nereden başlasam bilemiyorum. Hepsini anlatıp bulamaç yapasım geliyor. Ama sıra sıra ilerlemem lazım…
Kitabın konusu değişikti. Bir yönüyle Melez Sözleşmeleri’ni andırdı bana. Aiden ve Seth ikilisi gibi.
Kitabı hem eğlenerek hem de “Yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa.” diyerek okumuş olabilirim. Ve sonu öyle bir yerde bitti ki… Nasıl yani, nasıl?? Bu son da gerçi bir yönden Melez Sözleşmeleri Serisi’ne benziyordu. Ama o kısmı söylersem %10000 spoiler olur, o yüzden söyleyemiyorum.
Şimdi karakterlere geçmek istiyorum.
Layla’dan başlayayım… Layla, 17 yaşında bir kız. Kendimden küçük karakterleri okumaktan pek hoşlanmasam da Roth için okurum. Ama Roth’a sonra değineceğim, o yüzden Layla’ya devam ediyorum. Hafif saf bir karakter. Bazı davranışlarından dolayı ona pek ısınamadım. Belki sonra değişir… Ve bir karaktere olan tavırlarının başka bir karakter ortaya çıktığında hemen hafif sekteye uğraması da tuhaf geldi. #TEAMROTH
Hız kesmeden Zayne’e geçiyorum. Roth’un tarafını tuttuğum için Zayne’e üzülüyorum bir yönde. Kusura bakma, Zayne. #TEAMROTH
Ve işte, kitaptaki gözdem (DAVULLAR, LÜTFEN); ROTH. Roth’un dövmeleri, kurgunun okuduğum en ilginç parçasıydı. Bunu bu kadar değişik yapanın ne olduğunu belirtmem spoiler sayılır mı, emin olamadım. Ama bir tanesinden bahsedeceğim. Diğerlerini söylemeyeceğim. Minicik bir spoiler olsun.
Bambi. Evet, Bambi. Kulağa şirin gelen bu isim, aslında bir yılanın adı. Roth’un canlanabilen dövmelerinden biri.
Bu konuyu fazla uzatmıyorum, geçiyorum.
Roth, karanlık ve bir o kadar hoş bir karakter. Klasik bir karışım gibi görünebilir. Fakat “klasik” demek bence yetersiz kalır. Uzun zamandır bir karakteri bu kadar sevmemiştim. Rothlu sahneleri okumayı acayip sevdim. Zaten Roth’u tuttuğumu söylemiştim, eheh.
Üçüncü kitap hakkında ne duydum, biliyor musunuz? Jennifercığım, oylamayla hangi karakterin seçileceğini belirlemiş. Duramadım. Bekleyemedim. İçimi rahatlatmak için internette spoiler aramaya karar verdim. Hem de gecenin bir vakti! Sonuç olarak pek bir sonuca varamadım. Ama umut ediyorum ki düşündüğüm şey oluyordur…
Aa, şeyi söylemem gerek. Kitapta küçük yaştaki arkadaşlarımız için uygunsuz olabilecek yerler vardı.
İkinci kitabı almak için sabırsızlanıyorum. Özellikle birinci kitaptaki son için ve Roth için.
Son olarak; #TEAMROTH
Tamam, gidiyorum. Ama #TeamRoth . Belki bir son değildi, bu. Ama başlangıç olabilir.

Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim Puan: #TeamRoth , pardon, 5/5.

Orijinal Adı: White Hot Kiss
Yazar: Jennifer L. Armentrout
Yayınevi: DEX Kitap
Çeviren: Bilge N. Zileli Alkım
Sayfa Sayısı: 428
Serinin Kitapları:
1.) Kimi Öptüğüne Dikkat Et
2.) Kime Dokunduğuna Dikkat Et
3.) Kimi Seçtiğine Dikkat Et

14 Ocak 2018 Pazar

Kız Arkadaşım 9 Kuyruklu Bir Tilki (#1) - Kitap Yorumu


***

500 yıl sonra hapis hayatından kurtulan inanılmaz güzellikteki Dokuz Kuyruklu Tilki ile sorumluluk sahibi olmaktan yoksun dublör adayı Cha Dae Woong'un romantik-komedi tadındaki hikâyesi...
Samsingak Tapınağı'ndaki resme hapsedilmiş olan Dokuz Kuyruklu Tilki'nin mührünü farkında olmadan kıran Cha Dae Woong, dağın derinliklerindeki bir uçurumdan yuvarlanıp ciddi bir şekilde yaralanır. Hapsedildiği resimden kurtulan Gumiho, değerli tilki boncuğunu Dae Woong'a vererek onun hayatını kurtarır. Fakat efsaneye göre insanların ciğerini yiyen Dokuz Kuyruklu Tilki'nin kendisini öldüreceğine inanan Dae Woong ondan kurtulmanın yollarını ararken ikisi için de efsanedeki gibi gerçekleşmesi mümkün olmayan bir aşk başlar..

***

Yoğun bir kitap okumak yerine; fazla yormayacak ve keyifli vakit geçirmenizi sağlayacak kitap arıyorsanız...
Tebrikler, aranan kitap bulundu!
Kitap; inanılmaz akıcı ve okurken yormuyor. Sanırım dizisi de varmış. Oyuncuları da bayağı iyiymiş. Kitabı okurken düşündüğüm karakter tiplemesiyle de uyuşuyor.
Ama bilen bilir... Hayatımda belki de bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar dizi bitirmiş olan ben, tabii ki dizisini de izlemedim. Fakat bu demek değildir ki hiç Kore Dizisi izlemedim. İzledim. Lakin konumuz diziler olmadığı için kitaba dönüş yapıyorum. Fiyuft!
Kitaba başlamadan önce bildiğim şey, Romantik Komedi türünde olduğuydu. İşin Fantastik boyutu da varmış meğer.
Yazarın konu seçimi değişikti. Kitabın adını ilk okuduğumda Tilki’den yola çıkarak haylaz bir kadın karakter düşünüyordum. Meğer gerçekten 9 kuyruklu bir tilkiymiş!
Konu seçimi ne kadar değişik olsa da gidişatı bence bu türdeki Kore Dizileri gibiydi. Bilirsiniz; önce birbirlerinin yüzüne bakmak istemezler, sonra beraber kalmak durumunda kalırlar ve 10. veya 11. bölüm gibi aralarında bir şeyler yaşanmaya başlar.
Bu türdeki Kore Dizileri’nde genel olarak ayrıntısızlıktan rahatsızlık duyuyorum. Bazı konularda o kadar ince ayrıntılara takılıyorum ve merak ediyorum ki onları düşünürken gidişata tamamen odaklanamıyorum. Kitapta da bunu yaşadım. Aşırı ayrıntılara takılan biriyim, sanırım. Bu konuda memnun edilmem zor gibi...
Cinsel sahneler yoktu, fakat olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar olduğundan küçük yaştaki arkadaşlarımızın okumasını önermiyorum.
Fazla bir şey katmasını beklemeyeceğimiz, eğlenceli bir romandı. Her ne kadar kurguda rahatsız olduğum bazı yerler olsa da böyleymiş artık, yapacak bir şey yok.
Çevirisi de güzeldi. Yalnız, yazım hataları bulunuyordu. Bu biraz gözüme battı.
İkinci kitabı merak ediyorum ve hazır evde bulunuyorken okumayı da düşünüyorum.

Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim Puan: 4/5

Orijinal Adı: My Girlfriend is A Gumiho
Yazar: Kim Seong Yeon
Yayınevi: Olimpos Yayınları
Çeviren: Derya Son
Sayfa Sayısı: 360
Serinin Kitapları:
1.) Kız Arkadaşım 9 Kuyruklu Bir Tilki
2.) Kız Arkadaşım 9 Kuyruklu Bir Tilki 2

9 Ocak 2018 Salı

Vişne Bahçesi - Kitap Yorumu


***

Rusya’da 19. yüzyılın ortalarında toprak köleliği kaldırılmış, burjuvazi yükselişe geçmiştir.
Vişne Bahçesi ülkede değişen toplumsal, politik ve ekonomik düzenin gerçekliğiyle yüzleşemeyen aristokrat bir ailenin dokunaklı portresidir.
İçinde büyük bir vişne bahçesinin bulunduğu aile çiftliğinin borçlar nedeniyle satılması söz konusudur.
Çiftlik sahiplerinin çocukluk anılarıyla birlikte, vişne bahçeleri de geçmişte kalmıştır artık. Yeni düzen karşısında kararlı davranıp mülklerini ellerinde tutmaktan acizdirler. 

***

Vişne Bahçesi, Çehov'un ilk kez 1904 tarihinde sahnelendiği oyunudur. Üzerinden ortalama 114 sene geçmesine rağmen dili ağır değildi. Çevirmen Ataol Behramoğlu, müthiş bir iş çıkarmış.
Tiyatral metinleri okumayı seviyorum. Fakat metinleri okumaya başlayınca karakterlere alışana kadar kimin kim olduğuna bakıp durmak biraz canımı sıkıyor...
Açık konuşmak gerekirse böyle metinleri neye göre yorumlamak gerektiği hakkında kesin bir fikrim yok, kafam allak bullak. Sadece hissettirdiği duyguları ve özgün düşüncelerimi paylaşacağım.
Yazıldığı dönemin o havasını metni okurken hissettim. Hatta bir ara buram buram çiçek kokuları bile geldi.
Üzüldüğüm karakterler oldu, sinirlendiğim karakterler oldu ki özellikle Firs adlı karaktere davranışlarından ötürü bazı karakterlere sinirlendim. Gerçekten!
Bazı olayların bir sonuca bağlanmasını istedim bir de okurken. Ama bağlanmadı, yapacak bir şey yok.
Neyse.
Tiyatrosunu izlemedim. İtiraf edeyim... İzleyecektim de biraz uzun geldi.
Bunun dışında güzel bir alt mesaj barındırıyordu.
Uzun soluklu romanlardan sonra bu tip kitapları araya sıkıştırma fikri cazip gelmeye başladı.
Bu yorumda biraz atarlı ve huysuz muydum, ne?!
Söyleyeceklerim bu kadar, sanırım.

Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

" Gülünç bir şey göremiyorum ben... Oyunu değil de kendinizi seyretseniz daha iyi olur. Ne kadar renksiz bir yaşamı var hepinizin, ne kadar çok boş laf ediyorsunuz. "

Verdiğim Puan: 5/5

Özgün Adı: Vişneviy Sad
Yazar: Anton Pavloviç Çehov
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Çeviren: Ataol Behramoğlu
Sayfa Sayısı: 104


8 Ocak 2018 Pazartesi

Mühr-ü Kalp (Zehr-i Bal Serisi #2) - Kitap Yorumu


***

“Cenneti dışarıda arama, o senin ‘Aşk’ ile yanan yüreğinde saklı!”

Aşk... Tarih... Polisiye... Yine hepsi bir arada!
Güneşini bekleyen bir aşkın umudu, anlaşılan gerçeklerle yeniden filizleniyor...
Hamza’nın yaşadığını öğrenen Gülpare’nin tekrar çarpmaya başlayan safderun yüreği, onları bir araya getirmemekte direnen feleğin oyunları, Osmanlı’yı ve bu aşkı yakmaya çalışan isyanın içinden yükselen başka bir isyanın kıvılcımları...
 
İhanet ateşi kaldığı yerden, bu sefer daha güçlü şekilde yükselerek baş gösteriyor!
 
Kadı Rauf Efendi, İbrahim Paşa, Kor Cevat, Rıfkı, Hamza, Gülpare, Semiha Hanım ve hiç beklenmeyen yeni isimler… Tuzaklarla dolu düğün gecesinde silahlar isyancılara değil, Kadı Rauf Efendi ve ailesine çevrildiğinde tüm gerçekler su yüzüne çıkacak mı?
Dahası Hamza ve Gülpare’nin aşkına uzatılan her ateş, bu aşkı yeniden alevlendirebilecek mi?

***

Meleğin Çağrısı'nı bitirdikten sonra 2018'in ikinci kitabı olarak seçtiğim Mühr-ü Kalp'i yaklaşık bir gün içinde bitirmiş bulunuyorum. Bu seride sevdiğim şeylerden biri kesinlikle tasarımları. İç kapak renklerine bayılıyorum. Böyle bir ayrıntının düşünülmüş olması gerçekten hoş olmuş. 
İlk kitaptaki o Gülpare ile Hamza'nın aşkı gönlüme taht kurmuştu. Üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişken özlediğimi de farkettim. Hemen dört kişilik bir okuma başlattık ve kitabı bitirdim. (Eveet, ilk kitapta katılamadığım toplu okumaya bu kitapta katılabildim.)
Şimdi, kitapta sevdiğim kısımları anlatmaya geçmeden önce canımı sıkan birkaç yerden bahsetmek istiyorum. Gülpare. Saf ve temiz kalpli biri.
Bana mı öyle geldi, bilmiyorum, fakat o malum olaydan sonra sanki teyzesinde gördüğüm hüznü ve özlemi Gülpare'de göremedim. Hamza'ya öyle kaptırmış ki kendini, yanından ayrılan insanlara biraz kayıtsız kalmış gibi geldi. Bu da açıkçası biraz sinirimi bozdu.
Başlarda sıkıldığım fakat sonra keyiflenerek okuduğum bir kitap oldu.
Özellikle Rıfkı ve Hamza ikilisi...
Atıldıkları maceralar olsun aralarında geçen diyaloglar olsun... Bayıldım!
Rıfkı'nın halleri ve Hamza ile olan diyaloglarını okurken gülmekten gözümden yaş geldi. Abartmıyorum. Bu kitapta en sevdiğim karakter kesinlikle Rıfkı'ydı.
İlk kitabı Hamza ve Gülpare ikilisi için sevdiysem bu kitabı da Rıfkı için sevdim desem yalan olmaz. Bayağı iyiydi ya.
Son kitabın kaldığına üzülüyorum. Rıfkı'ya veda etmek hiç kolay olmayacak...
Maceralı ve tatlı ve bol gülmeli bir kitap oldu. Güzel zaman seçmişim okumak için.
Seri şimdilik güzel ilerliyor.
Üçüncü kitabın yorumunda buluşmak dileğiyle...

Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim Puan: 5/5

Yazar: Sezgin Irmak
Yayınevi: Portakal Kitap 
Sayfa Sayısı: 304
Serinin Kitapları:
1.) Zehr-i Bal
2.) Mühr-ü Kalp
3.) Sırr-ı Sevda

7 Ocak 2018 Pazar

Meleğin Çağrısı (Madeline Serisi #1) - Kitap Yorumu


***

Tüm sırlar cep telefonunda gizli...
New York, Kennedy Havaalanı.
Bekleme salonunda bir kadın ile bir adam çarpışırlar, kısa bir ağız dalaşından sonra herkes kendi yoluna gider. Madeline ile Jonathan daha önce hiç karşılaşmamışlardır; tekrar görüşmeleri için de bir neden yoktur. Ama çarpışma sonrası yere dağılan eşyalarını toplarken, cep telefonları
birbirine karışır. Bunu fark ettiklerindeyse aralarında 10.000 kilometre vardır.
Madeline Paris’te çiçekçi, Jonathan ise San Francisco’da restoran sahibi ve şef aşçıdır.
İkisi de meraklarına yenik düşerek birbirlerinin telefonlarını karıştırmaya başlar ve akıl almaz bir gerçekle karşılaşırlar: Geçmişten gelen bir sır ikisini birbirine bağlamaktadır. Bu sırrın merkezinde ise birinin neredeyse hayatına mal olacak, diğerinin ise hayatını borçlu olduğu gizemli bir genç kız vardır.

***

Bu kitabın sadece bir yorumunu okuduğumu ve almaya karar verdiğimi hatırlıyorum. (Marc Levy sayesinde Fransız yazarlara karşı ayrı bir sempati duyduğum gerçeği de var.)
Musso'yu keşfettiğim için o kadar mutluyum ki! Kitabının çok değişik bir havası vardı bana göre. Başlarda klasik bir aşk hikayesi okuyacağımı sandım ve BAM! Aksiyonlu ve gerilimli bir macerada buldum kendimi. Elimden bırakamadım.
Bu kitabın serinin ilk kitabı olduğunu da bugün öğrendim ve acayip mutlu oldum. 30 Mart 2017'de yayımlanmış Fransızca haliyle. Bu yorumdan sonra yayınevine mail atmaya gidiyorum...
Yazarın kitabı gerçek unsurlardan kurguladığını okuduktan sonra da (Kitabın sonunda yazar, notunda kendi belirtmişti.) şaşırdım. Nasıl böyle bir kurgu çıkarabildi???
Ana karakterler bir yana bende Danny adındaki karakter ayrı bir iz bıraktı. Karanlık ama içindeki o saf hali... Tamam, böyle deyince bad boy tavrı gibi bir şey ortaya çıkmış oldu. Ama öyle değil işte. Spoiler olmasın diye de açıklayamıyorum...
Bölümlere ayrılarak yazılmış bir kitaptı. Bölüm başlarında çeşitli sözler vardı. Bu da ayrı bir hava katmıştı.
Kitabı ne kadar beğensem de küçük yaştaki arkadaşlarımız için pek önermiyorum. Rahatsız olabilecekleri birkaç sahne bulunuyordu.

Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim Puan: 5/5

Özgün Adı: L'appel de l'ange
Yazar: Guillaume Musso
Yayınevi: Doğan Kitap
Çeviren: Nükhet İzet
Sayfa Sayısı: 384

Serinin Kitapları:
1.) Meleğin Çağrısı
2.) Un appartement à Paris

Elfhame Kralı Öykülerden Nefret Etmeye Nasıl Başladı (Peri Halkı #3.5) - Kitap Yorumu

*** Kedi sütü ve kibirle beslenen, çirkin bir kehanet başına bela olan bir Peri prensi o... Cardan doğumundan beri prens kâh delicesine sevi...