Translate

30 Aralık 2024 Pazartesi

Vahşi Bağlar (Bizi Birleştiren Bağlar #2) - Kitap Yorumu

 

***
Damarlarımda dolaşan yetenekle Draven Kampüsü’nde işleri tersine çevirmiştim.
Artık yeteneksiz, defolu ve istenmeyen biri değildim.
Bağlarımdan kaçmaya cüret ettiğim için diğer öğrencilerin itip kakmayı kendine hak gördüğü, kolay hedef hâline getirilen o kız değildim.
Ama beni bunlardan çok daha büyük problemler bekliyordu.
Kader beni Bağlarımın her birine giderek yaklaştırırken bense onlarla mesafemi korumak için canla başla mücadele ediyordum.
Gelgelelim onlar da beni ellerinde tutmak için büyük bir mücadele içindeydi.
Direniş’in içimize kadar sızdığı ortaya çıkmışken kime güvenebileceğimi bilmiyordum.
Yeteneğimi nihayet kontrol altına alabilecek miydim?
***

Ahlaki açıdan kendimi sorgulayarak okuduğum ilk kitaptan sonra kendimi daha fazla sorgulayarak ikinci kitabı bitirdim. İlk kitapta karakterleri görmüştük. Bu kitapta olaylar biraz ilerliyor.

Biraz diyorum çünkü pek bir ilerleme kaydedilmiyor. Daha çok kral-vezir oynanıyor gibi hissettim. Oleander, kral ve bağlarından oluşan 5 erkek de vezir. Kral ne derse vezirleri onu yapıyor ve bütün triplerine katlanıyorlar.

Bu seri reverse harem içeren bir seri. Bir kadın karakter ve ona bağlarla bağlanan 5 erkek karakterden oluşuyor. Karakterleri (Oleander dışında) HARİKA. Atlas, Gryphon, Gabriel, North ve hatta Nox bile harika (kendisine ısınmaya başladım :')). Sanki 2 dark romance erkeği, 2 tatlı romantik erkeği, 1 de askeri kurgudan erkek alıp birleştirilmiş gibi. Fav book boyfriendlerin toplanmış hali.

Kurgusunu olay açısından eksik bulmak ve Oleander'ın tavırlarının bana batmasının yanında bazı gelişmelerin de hemen sonuçlanması beni mutlu etmedi. Alakasız bir şekilde ansızın gelişti ve olup bitti.

Fakat genel olarak çabuk okunuyor ve hemen bitiyor. Okuması da keyifli. Ve sonu? İkidir heyecanlı sonla bitiyor, üçü merak ediyorum.

+18 yerler bulunuyor. Ve birkaç kere soru aldığım için belirtmek istiyorum, lgbt birey içeriyor.


"Bağlanmak listedeki en önemsiz mevzu. Ben bizi istemediğini sandım. Beni istemediğini sandım."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4/5

Özgün Adı: Savage Bonds
Yazar: J. Bree
Yayınevi: Olimpos
Çeviren: Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur
Sayfa Sayısı: 344

Serinin Kitapları:
1.) Kopuk Bağlar
2.) Vahşi Bağlar
3.) Blood Bonds
4.) Forced Bonds
5.) Tragic Bonds
6.) Unbroken Bonds

18 Aralık 2024 Çarşamba

Rosie ve Rüyaların Romeo'su (Beklenmedik Karşılaşmalar #3) - Kitap Yorumu

 

***
Biri umutlu diğeri umutsuz iki romantik -alışılmışın dışında da olsa- ilk görüşte aşkı bulur.

Rosie Whittaker ve kız kardeşi, Sevgililer Günü’nü bir spa merkezinde kendilerini şımartarak geçirecektir. Girdiği izolasyon tankının içinde kilitli kalmak tam da Rosie’nin başına gelecek türden bir olaydır. Neyse ki bu talihsiz inciyi yüksek teknoloji ürünü kabuğundan kurtarmaya kararlı, kahraman bir itfaiyeci imdadına yetişir. Rosie’nin ona dair bildiği tek şey rüya gibi bir sesi ve flörtöz bir espri anlayışı olduğudur.

Sakin ol Rosie. Belki de o beklediğin aşk sonunda seni buldu. Hayatın boyunca beklediğin adam sahiden bu kişi olabilir mi?
***

Sevgililer gününde Rosie ve kız kardeşi kendilerine spa keyfi yaşatmak istiyor. Ancak aksilikler Rosie'nin peşini burada da bırakmıyor. Bir çeşit teknolojik alet ile sorun yaşıyor ve imdadına itfaiyeci, güçlü bir kahraman yetişiyor.

"Birkaç yazar bir araya gelip sevgililer günü temalı minik hikayeler yazalım" fikri kimin başının altından çıktıysa onu alkışlamak istiyorum. Çünkü Sally Thorne'un yazım tarzıyla -kendisini epeydir okumayı ertelediğim için- başka türlü karşılaşmam çok zordu. Diğer kitaplarında da eğer bu kitapta olduğu gibi erkek karakterleri aşırı keyifli ve mizahı yüksek yazıyorsa ve kaçırmışsam çok üzüleceğim.

Çünkü bu kitapta oluşturduğu erkek karaktere bayıldım. Hayat dolu, enerjik ve konuşkan biriydi. Kendisini okumak modumu yükseltti. İtfaiyeci olmasıyla benden ekstradan artı puan da kazanmış olabilir ;)

Ama aynısını kadın karakter için söyleyemeyeceğim. Rosie'nin kitap boyunca kendisini küçümseyip durmasına çok üzüldüm. Bu 56 sayfalık -:(- kendini yerme olayı hiç sağlıklı gelmedi. Keşke biraz kendisiyle barışık olsaydı :')

Bütün oylar itfaiyeci kahramanımıza!!

+18 yeri yok. Seri birbirinden bağımsız.


"Koca Bey, seni o kadar uzun zamandır bekliyorduk ki anlatamam."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4/5

Özgün Adı: Rosie and the Dreamboat
Yazar: Sally Thorne
Yayınevi: Olimpos
Çeviren: Meryem Bülbül
Sayfa Sayısı: 56

Serinin Kitapları:
1.) Kuralın İstisnası
2.) Dünyanın En Kötü Ekürisi
3.) Rosie ve Rüyaların Romeo'su
4.) Tatlı Bir Kaza
5.) Aşk ve Şans Oyunu
6.) Sevgililer Günü Masalı

15 Aralık 2024 Pazar

Deri Ustası ve Çayır Kuşu (Mahveden Aşklar #2) - Kitap Yorumu

 

***
Deri ustası ve kiralık katil Lachlan Kane, deri atölyesinde sessiz bir yaşam sürmek ve travmatik geçmişini unutmak ister. Ancak patronunun en önemli müşterisi için aldığı işi berbat edince yeraltı dünyasından asla kurtulamayacağını anlar; ta ki müzisyen Lark Montague, namıdiğer Çayır Kuşu ona bir teklifle gelene kadar. Ancak bir şartı vardır: Özgürlüğü karşılığında Lachlan’ın onunla evlenmesi.

Lark ise her ne kadar Lachlan’dan nefret etse de ailesiyle en iyi arkadaşının mutluluğu tehlikedeyken, bu evliliği gerçekleştirip sürdürmeye kararlıdır. Fakat ışıltılı dünyasının ardında sırları olan Lark’ın bu sözde evlilikte göz önünde bulundurmadığı bir şey vardır: Lachlan’ın baştan çıkarıcılığı ve sahipleniciliği. Karanlık bir dünyada gezinirken bu ikilinin sahte evliliği gerçek bir evlilik gibi olmaya başlar.

Ancak Deri Ustası & Çayır Kuşu’nun hesaba katmadığı bir şey vardır: Kapılarının önünde gizlenen geçmişten gelen bir düşman. Ve bu düşman ne pahasına olursa olsun kan dökmeye kararlıdır.
***

Serinin ikinci kitabında Kane kardeşlerin ağabeyi Lachlan Kane'i okuyoruz. Kendisi tatlı deri hobisine karşın korkutucu bir kiralık katil. Patronunun aldığı işleri yerine getiren Lachlan, içinde bulunduğu tehlikeli ortamdan kurtulmanın yolunu arar... pek hoş bir tanışma yaşamadığı yeni müşterisi Lark'a kadar. Lark, Lachlan'a bir anlaşma önerir: Özgürlüğü karşılığında onunla evlenmesi.

Serinin ikinci kitabında da ilk kitaptaki kadar fazla olmasa da cinayetler bulunuyor (dikkat! smoothie zevkiniz mahvolabilir). Midem bulana bulana okuyor olmama rağmen 2 katilin aşkını okumak ilginç bir deneyim. Bu türü seviyorum.

Yeni başlayan dark romance bağımlılığıma bu seri yeni bir heyecan getiriyor. Kan + Komedi + Birkaç gözyaşı + Aşk. Bu kitabın özeti.

İlk kitap, zaman atlamaları olmasaydı benim için 5/5'lik bir kitaptı. Yaşasın ki bu kitapta zaman atlamaları olmadı. Böylece kurgusu daha derin ve anlamlı ilerledi.

Lachlan'ı ÇOK sevdim. Şapşal biri. Dinlediği sesli kitabı açık unutacak kadar şapşal biri. Ama aynı zamanda derilerle uğraşan gözlüklü, tatlı bir adam gibi görünüp kiralık katil olan biri -ALEV-.

Aynı şekilde Lark da görünürde müzisyen fakat arka planda kiralık katil. Seride karakterlerin farklı yüzlerinin olması çok iyi. İlk kitapta da Rowan, şef ama kiralık bir katildi -erimek-. Rowan demişken kendisini ve Sloane'u tekrardan görmek çok tatlıydı ya özlemişim onları.

Karakterleri, kendisine bağlayan ve hayatında (istemesen de) yer edinen; kurgusu çok dolu ve yoğun bir kitaptı. Ufak ayrıntıları sanki atlanmış gibi gelse de ben sevdim... bonus bölüm dışında. Yani, wtf!? Çok garip ve ilginç bir bölümdü gvfhgfd

Bir yandan son kardeşi okumak için sabırsızlanıyorum, diğer yandan seri biteceği için üzülüyorum...

+18 yerler, şiddet sahneleri ve tetikleyici unsurlar barındırıyor.


"Lark Montague'nun sadece 'intikamcı bir yanı' yoktur. Lark intikam fikrini alır, ışıl ışıl bir intikam geçit törenine dönüştürür."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Leather & Lark
Yazar: Brynne Weaver
Yayınevi: Juno Kitap
Çeviren: Belgin Selen Haktanır
Sayfa Sayısı: 400

Serinin Kitapları:
1.) Cellat ve Karakuş
2.) Deri Ustası ve Çayır Kuşu
3.) Tırpan & Serçe

10 Aralık 2024 Salı

Dünyanın En Kötü Ekürisi (Beklenmedik Karşılaşmalar #2) - Kitap Yorumu

 

***
İki insan hiç yüz yüze görüşmeden birbirlerine aşık olabilirler mi? Peki kader devreye girerse?

Holly, bir yandan büyükannesinin yaklaşan ölümüyle başa çıkmaya çalışırken diğer yandan da hala yaşadığı kötü ayrılığın acısını çekmektedir. Sonra beklenmedik bir sürpriz yaşanır; ve arabasının ön camında bir Sevgililer Günü kartı bulur. Gerçi sonradan anlar ki bu kart ona yazılmamıştır. Yine de bu gülümseten hata kısa süre sonra isimsiz notlarla, küçük iyiliklerle iki yabancı arasında filizlenen bir sevgiye ve tatlı bir iletişime dönüşür.

Peki ya içlerinden biri diğerine veda etmek zorunda kaldığında ne olacak?
***

Bu seferki hikayemize Holly'nin arabasının ön camında Sevgililer Günü kartı bulmasıyla başlıyoruz. Holly, bu kartın kendisine gelmediğini fark ederek yanıt olarak bir not yazıyor ve kartı bırakan yabancıyla notlaşmaya başlıyorlar.

Neva Altaj'dan sonra yeni bağımlılığımı buldum sanırım. Seri o kadar güzel ki. Şimdilik 2/2 gidiyor.

Okurken içim kıpır kıpır oldu. Sanki Holly ve John'un yerinde ben varmışım gibi heyecanlandım.

Kurgusu güzel. Bu kitapta minik bir nüans getirilmiş, küçücük dramı bulunuyor. Dramdan normalde pek hoşlanmıyorum, olaylara çok içim gidiyor. Dolayısıyla bu minik dram kısmında bile mahvoldum ama yıkılmadım, şöyle güldüm ➜ :')

Karakterleri tatlı. Her şeyi çok yerinde. Kısacık bir kitap (64) olduğu için çok bir derinlik beklememek lazım. Sonu biraz açık uçlu bitirilmiş. Yerinde ve tatlı. İstediğim romantik heyecanı aldığım için mutluyum (he he he).

+18 yeri yok. Seri birbirinden bağımsız.


"Bir keresinde birinden hoşlanıp hoşlanmadığımıza sadece birkaç dakika içinde karar verdiğimizi duymuştum. İlk izlenimimizin genellikle doğru olduğunu."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Worst Wingman Ever
Yazar: Abby Jimenez
Yayınevi: Olimpos
Çeviren: Meryem Bülbül
Sayfa Sayısı: 64

Serinin Kitapları:
1.) Kuralın İstisnası
2.) Dünyanın En Kötü Ekürisi
3.) Rosie ve Rüyaların Romeo'su
4.) Tatlı Bir Kaza
5.) Aşk ve Şans Oyunu
6.) Sevgililer Günü Masalı

7 Aralık 2024 Cumartesi

Luka'yı Bulmak (Clecanian #2) - Kitap Yorumu


***
Clecanialıların düşük doğum oranına bir tedavi bulmayı uman Luka, tüm hayatını doğurganlık üzerine araştırmalar yaparak geçirmişti. Çalıştığı yıllar boyunca çok az bir ilerleme kaydedebilmişti, bu yüzden uyumlu türleri gezegenlerinden kaçırmaya yönelik şeytani bir plan olduğunu öğrenince öfkeden deliye dönmüştü. Ancak keşfettiklerini hiç kimseye anlatamadan yakalanmış, uyuşturulmuş ve bir hücreye atılmıştı.

Sonunda hayatını düzene soktuğunu düşünen Alice, sürüngenimsi bazı yaratıklar tarafından gezegeninden kaçırılmıştı. Üstelik sonrasında bir tür üreme deneyi için ateşli ve dengesiz bir uzaylıyla aynı hücreye kapatılmıştı. Geçen her yeni günle birlikte kalbine söz geçirmek onun için zorlaşıyordu, Luka’yla bu karanlık hücre dışında nasıl bir hayatları olabileceğini düşünmeden edemiyordu.

Kurtulduktan sonra belirsiz ilişkileri bu gezegende hayatta kalabilecek miydi?
Alice’in bildiği tek şey, hayatının bir daha asla eskisi gibi olmayacağıydı.
***

Serinin ikinci kitabında Dünya'dan kaçırılan bir grup kadın arasında bulunan Alice'i okuyoruz. Alice, uyandığında daha ne olduğunu anlamadan kendini bir tesiste, bir çeşit deneyin içinde buluyor. Üstelik yalnız değil. Aynı hücreye kapatıldığı kendinden geçmiş (yakışıklı) uzaylı da onunla aynı kaderi paylaşıyor.

Uzaylı romantizmine (hiçbir zaman legal bir sevda gibi gelmese de) bayılıyorum. Bu tür benim güvenli alanım. Her çeşit kurgusunu bıkmadan ve eğlenerek okuyabilirim.

Kitapta bahsi geçen Luka, inanılmaz tatlı bir adam (yani uzaylı). Kendisini pek belli etmeyen, sert ve güçlü görünen ama içinde sevgi pıtırcığı yatan bir bilim insanı (uzaylısı). Tatlı Luka'nın sıradan yeşil uzaylılara taş çıkartan zekası ve romantik fikirlerine vuruldum. Kendisi aynı zamanda ilk kitapta gördüğümüz Theo'nun kardeşiiii. Alice ise Theo'nun eşi Jade ile aynı kaderi paylaşan bir insan. Merhametli ve savaşçı ruhuna bayıldım.

Kurgu açısından hareketli bir kitap. Fazla hareketli. Açıkçası bu beni rahatsız etti. Bazı yerlerin biraz daha sakin geçmesini ve Luka ile Alice sahnelerinin biraz daha detaylı olmasını isterdim. Bir kitapta ilk aradığım şey romantik kısımlar olduğu için inanılmaz büyük bir eksiklikti benim için.

Bu seriyi seviyorum. Karakterlerini seviyorum. Güldürüyor da. Özellikle Theo ve Jade arasında geçen konuşmalar çok iyiydi (BURADA VARLAR). Ama keşke biraz daha detaylı veya uzun yazılsa...

+18 yerler bulunuyor.


"Senin hakkında pek bir şey bilmiyor olabilirim ama ruhum seninkini tanıyor."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!
 
Verdiğim puan: 4/5

Özgün Adı: Freeing Luka
Yazar: Victoria Aveline
Yayınevi: Pukka
Çeviren: Tuğba Oğmaç
Sayfa Sayısı: 336

Serinin Kitapları:
1.) Theo'yu Seçmek
2.) Luka'yı Bulmak
3.) Saving Verakko
4.) Tempting Auzed
5.) Using Fejo
6.) Resisting Maxu
7.) Ruling Sikthand

1 Aralık 2024 Pazar

Kuralın İstisnası (Beklenmedik Karşılaşmalar #1) - Kitap Yorumu

 

***
14 Şubat’ta yanlış adrese gönderilen bir e-posta, beklenmedik bir aşkın kapısını aralar. Bir yazım hatası sonucu tesadüfen yolları kesişen bir kadın ve bir erkek, zamanla birbirlerinin Sevgililer Günü’nü kutlamayı dostça bir geleneğe dönüştürür. Tabii bazı kurallar çerçevesinde. Fotoğraf yok, gerçek isim kullanmak yok, fazla kişisel konulara girmek yok.

Yıllar geçtikçe bu e-posta, "randevularının" kuralları yavaş yavaş gevşer ve kendilerini umduklarından çok daha fazlasını paylaşırken bulurlar. Buna en sonunda cesaret ettikleri: "Yüz yüze tanışsak nasıl olur?" sorusu da dahil.
***

O KADAR TATLI BİR HİKAYEYDİ Kİ! Karakterlerin isimlerini büyüsü bozulmasın diye vermiyorum. O yüzden kadına T, adama C diyorum.

C (erkek), bir yazım hatası yapıyor ve yanlışlıkla öğretmeni yerine T'ye mail gönderiyor. T, durumu anlıyor ve açıklayıcı bir maille cevap veriyor. Birbirlerine 14 Şubat günü mail attıklarını fark etmelerinin ardından her yıl birbirlerinin Sevgililer Günü'nü kutlama yarışına giriyorlar. Arada kurdukları mini iletişimin temel kuralı: özel bilgilere yer vermemek.

Kitabın neredeyse yarısına kadar mailleri okuyoruz. Bir kitapta en sevdiğim olay mesajlaşmaları okumak olduğu için BAYILDIM (aslında genel olarak mesaj okumayı severim -utanmak-, metrolarda mesajlarınızı saklayın).

İkisi de o kadar tatlı insanlar ki. Maillerini okumak çok güzeldi. Ardından yaşanan olaylar ise ayrı bir güzeldi. İçimi kıpır kıpır yaptı ya tam kocaman sırıtmalık, rs düşmanı bir kitap. +18 yer de yok. Taptatlı bir şey.

Serinin amacı kısa ve tatlı 14 Şubat hikayelerinin yazılması olmasına rağmen keşke daha uzun olsaydı, tadı damağımda kaldı. Ali Hazelwood okumayı seviyorsanız, bence bunu da seversiniz.

Ayrıca yazarın enerjisini sevdiğim için çevrilmiş kitabı olup olmadığına baktım. Son zamanlarda kendisine ait bir sürü kitap çevrilmiş, üstelik okuduğum Josh ve Hazel’ın Sevgili Olmama Rehberi de ona aitmiş (benim ayıbım -ağlamak-). Radarıma takıldı!


"Hiç tanımadığın biri için bir şeyler hissettiğin oldu mu? Sanki o kişi senin güvenli limanınmış gibi ve kim bilir, belki bir gün daha fazlası olabilirmiş gibi?"


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: The Exception to the Rule
Yazar: Christina Lauren
Yayınevi: Olimpos
Çeviren: Meryem Bülbül
Sayfa Sayısı: 112

Serinin Kitapları:
1.) Kuralın İstisnası
2.) Dünyanın En Kötü Ekürisi
3.) Rosie ve Rüyaların Romeo'su
4.) Tatlı Bir Kaza
5.) Aşk ve Şans Oyunu
6.) Sevgililer Günü Masalı

30 Kasım 2024 Cumartesi

Çarpık Yalanlar (Twisted #4) - Kitap Yorumu

 

***
Çarpıcı, ölümcül fakat bunu saklayacak kadar akıllı bir adam olan CHRISTIAN HARPER, aslında mükemmel takım elbiselerle centilmen suretine bürünen bir canavardı.
Hayatında ahlaka ve aşka yer yoktu. Ancak alt katında yaşayan kadına karşı hissettiği tuhaf çekimi inkâr edemiyordu.
O, en karanlık arzularının odağıydı. Çözemediği tek bilmeceydi. Ve Stella’ya yaklaşma fırsatı doğduğunda, Christian ona reddedemeyeceği bir teklif yaparak kendi kurallarını çiğnemek zorunda kalmıştı.
Her canavarın bir zayıflığı vardı. Christian’ınki ise oydu.
Onun takıntısıydı.
Bağımlılığıydı.
Tek istisnasıydı.

Sosyal medyada sahip olduğu şöhretin aksine içine kapanık biri olan tatlı ve kibar STELLA ALONSO, kalbini yıllardır kafeste tutan bir romantikti.
Ayrıca, uğraşması gereken iki işi olduğundan bir gönül ilişkisine ayıracak zamanı ya da ilgisi yoktu.
Ancak geçmişinden gelen bir tehlike onu hayatında karşılaştığı en tehlikeli adamın kollarına -ve evine- doğru savurduğunda, uzun zamandır tatmadığı duygulara yelken açmıştı.
Çünkü Christian soğuk tabiatına rağmen onun pek çok şey hissetmesini sağlıyordu.
Tutkuyla dolduğunu.
Korunup kollandığını.
Arzulandığını.
***

Tek bir şeye karşı çok büyük pişmanlığım var... Alex Volkov'dan nefret etmek. Seni bu kadar yanlış anlamlandırmak benim ayıbım. Bu kadar huysuz ve umursamaz görünürken Ava'ya karşı tavırların... beni mahvettin. Gönlümün en derinlerinde sadece seni bulunduruyorum.

4'lü arkadaş grubunun ilişkisini okuduğumuz son kızı Stella Alonso, yumuşak huylu ve çok tatlı bir influencer. Bayıldım onu okumaya. Kasım'da okuduğum kitaplarda kadın karakterlere sinirlenirken Stella beni resmen dinlendirdi. Christian Harper ise beklentimin bayağı üstünde çıktı. Kendisi Rhys Larsen ile yarışacak düzeyde.

Kurgu açısından severek okudum. Fakat Çarpık Yalanlar'daki yalan kısmı bana çok sorun edilebilecek bir şeymiş gibi gelmedi. O yüzden gösterilen tepkiyi biraz abartı buldum. Ama üzerinde çok durulmadı, o yüzden sorun etmedim.

Karakterler açısından bu seriyi seviyorum. Hepsinin ilerleyişini sırayla okumak ve bazı olaylarda geçmişe atıfta bulunulması çok tatlıydı :') Serinin final kitabı olduğu için hepsinin birlikte olduğu birden fazla sahne vardı. Bu sebeple çok duygusal geçti. Bazı yerleri de inanılmaz komikti. Özellikle hepsi Monopoly oynarken Alex'in kazandığı sırada kazanma bahanesi olarak gayrimenkul işinde olduğunu belirtmesine çok güldüm. Deli adam.

Fark ettiyseniz Josh denen zırtapozun adını bile yazmadım şu ana kadar. Yaptığı birkaç espri gerçekten komikti ama kendisine hâlâ gıcık olduğum için güldüğümü söylemeyeceğim.

+18 yerler bulunuyor.


"Yeşil gözler. Yeşil elbise. Hayatın ve tabiatın simgesi.
Yeşil.
Görünüşe göre bu kahrolası renk artık favorimdi."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Twisted Lies
Yazar: Ana Huang
Yayınevi: Martı Yayınları
Çeviren: Gülfem Çırak
Sayfa Sayısı: 576

Serinin Kitapları:
1.) Çarpık Aşk
2.) Çarpık Oyunlar
3.) Çarpık Nefret
4.) Çarpık Yalanlar

27 Kasım 2024 Çarşamba

En Mükemmel Hatam (Mükemmel Aşk #1) - Kitap Yorumu

 

***
Ben, Ulusal Hokey Ligi’nin yüzüydüm. Hayranların taparcasına sevdiği, milyon dolarlık gülümsemesi olan altın çocuktum. Sezon sonunda sözleşmemin süresi dolacaktı ve eleme maçları başlarken en iyi oyunumu sergilemem gerekiyordu. Dikkatleri üzerime çekmemeli, basın mikrofonlarını burnumun dibine soktuğunda onlara karşı saygılı olmalıydım. Bu ilk defa başıma gelmiyordu, o yüzden kolay olması gerekirdi. Değil mi?

Hayır, bu sefer kolay olmayacaktı. Korkunç bir fikrin ardından artık kötü kararlar konusunda türünün tek örneği olacaktım.

Çocukken en iyi arkadaşım olan kızı, kalbimi kırdığı günden ve babası bana ihanet ettiğinden beri görmemiştim. Sekiz yıl sonra geri dönmüştü. Ayrıca önümüzdeki üç ay boyunca sahte kız arkadaşım olacaktı.

Bazı yaralar asla iyileşmezdi. Benimkilerin de iyileşmediğini, Braxton Heights’ı yeniden gördüğüm anda anlamıştım. Ancak itibarımı kurtarıp yeni sezon anlaşmamı güvence altına almak için sahip olduğum tek şans oydu ve onu yıllar önce kaybetmiş olsam da hokeyi kaybetmeyi reddediyordum.

Sadece bu süreçte ona tekrar âşık olmayacak kadar güçlü olmayı umuyordum.
***

Braxton ve Maddox çocukluktan beri en yakın arkadaşlar. 18 yaşına geldiklerinde Braxton'ın babası yüzünden araları bozuluyor. Aradan 8 sene geçmesinin ardından 26 yaşında tekrar yolları kesişiyor. İkisi de içindeki yaraya rağmen bir çeşit anlaşmanın içinde buluyor kendini: 3 ay boyunca sahte bir ilişki.

Spor romantizmi, okumayı sevdiğim bir tür. Bu kitabı türünün diğer kitaplarından farklı kılan şey, Veteriner x Hokey oyuncusu olması. Farklı meslek kombinasyonlarını okumak güzel oluyor.

Maddox (26) inanılmaz tatlı bir hokey adamı. Kendisinin boğa olduğunu düşünüyorum. Braxton'ı o kadar güzel seviyor ki. Çok duygusal ve sadık biri. Her konuşmasında kalbimi çaldı. Braxton (26) ise bence tam bir koç. Baktı olmuyor hayatına devam edip %90 duygularını boş verebilecek biri. İkiliden bu enerjiyi aldım. Maddox'u ne kadar tatlı bulduysam Braxton'ı o kadar samimiyetsiz buldum. Daha doğrusu Maddox'un yanına yakıştıramadım. Çocuk o kadar tatlı ve kalpten biri ki ama Braxton...

Bu ikili dışında diğer karakterleri çok sevdim. Özellikle ikinci kitapta birlikteliğini okuyacağımız çift çok iyiye benziyor.

Son olarak kurgu açısından biraz daha entrika okumak isterdim. Genel olarak sakin, soft ve detayları tatlı bir kitaptı. 

+18 yer bulunuyor.


"Bu bir serçeparmak sözü mü?"
"Bu bir serçeparmak sözü."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4/5

Özgün Adı: Her Greatest Mistake
Yazar: Hannah Cowan
Yayınevi: Pukka
Çeviren: Yağmur Kocagözoğlu
Sayfa Sayısı: 424

Serinin Kitapları:
1.) En Mükemmel Hatam
2.) Her Greatest Adventure
3.) His Greatest Muse
4.) His Greatest Treasure

15 Kasım 2024 Cuma

Bu Nasıl Bir His? (Aşık Fae #1) - Kitap Yorumu

 

***
Yasak bir takıntı
Sarsılmaz bir aile sadakati
Üç ölümcül sınav

Biyolog Callie Peterson, araştırma projesi için nadir görülen bir mantarı toplamak üzere ormanın derinliklerine yaptığı yolculukta, bir fae geçidine düşerek kendini tehlikeli derecede dengesiz ve bir o kadar yakışıklı Unseelie Fae prensinin kollarında bulur. Prens, onun bir biyolog değil, insanlar tarafından kendisini öldürmek için gönderilmiş bir suikastçı olduğunu düşünür ve onu kendi diyarına hapseder. Farkında bile olmadan ona karşı giderek takıntılı olmaya başlar.

Prens Mendax, kendi diyarından olmayan bu sefil suikastçı insanı görene kadar, içinde hiçbir zaman nefretten başka duygu barındırmamıştır. Kızın güzelliği, zihnine acımasızca yapışmış bir parazit gibidir. Unseelie kraliyet ailesi bir insana dokunmak yerine yanmayı tercih edecekleri bir gelenekten gelse de Prens bu kızın pürüzsüz tenini hissetmek için can atar. Bu çok tehlikeli bir arzudur. Eğer kızı yok etmezse, Prens kendini yok etme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

Prens Mendax, Callie’den kurtulmak zorundadır ama aynı zamanda halkını eğlendirmesi de gerekir. Bu yüzden onu üç ölümcül sınava davet eder. Callie eğer hayatta kalırsa, özgürlüğüne kavuşacaktır.
Peki ya kalamazsa?
***

Dark romance'ten sonra yeni takıntım dark fantastik. Bu kitap sanırım dark fantastik olarak okuduğum 2. seri.

Aşık Fae Serisi'nin ilk kitabı olan Bu Nasıl Bir His?'te Callie bir biyolog ve ormanda araştırmalar yaparken yanlışlıkla bir geçitten düşüyor ve kendini başka bir diyarın fey prensinin kollarında buluyor. Prens Mendax, neye uğradığını şaşırıyor. Kendisine gönderildiğini düşündüğü bu suikastçı kızı 3 sınava davet ediyor, kendi kalbini kaptırmamaya çalışmak da onun sınavı oluyor.

Kitabın başlangıcını çok beğendim. Kurgu fikrini de. Callie'nin biyolog olması ve ormanda farklı bir diyarı bulması falan normal fantastiklere göre çok farklı. Yarısına kadar bayılarak okudum. Yarısından sonra ise...

Aslında genel olarak iyi. Güzel başlayan kurgusunun gitgide düşüş yaşadığını düşünüyorken bile o son hamlede bir tık yükseldi gözümde. Güzel - ❌️ - 😱 olarak ilerledi. Beni zorlayan karakterdi... 1,5 haftada bitirdim. Kitabı gördükçe Mendax'a kusasım geliyordu. Sanırım beklentim çok fazlaydı 🤧

Prens Mendax, dark prens olma amacıyla oluşturulmuş fakat ortaya narsist, mide bulandırıcı fikirleri olan ve manyaklıktan haz alan bir karakter çıkmış. Tam adama ısınırken öyle şeyler düşünüyordu ki midemi bulandırdı ya keşke onun bakış açılarını okumasaydım. Callie ise sevdiğim bir kadın karakter oldu. Araştırmacı kişiliğine ve keşfetme aşkına bayıldım.

Bunun dışında şimdi Prens Mendax, Unseelie kraliyet ailesinin prensi. Bir de Seelie diyarının prensi var. O da iyiydi.

Ve sonu da çok iyiydi. Şaşırdım. İkinci kitapla ilgili birkaç düşüncem var umarım öyle olur 🤲

Az da olsa +18 yer bulunuyor.


"Karanlığım seni korkutuyor mu?"
"Henüz benimkini görmedin."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 3,5/5

Özgün Adı: How Does It Feel?
Yazar: Jeneane O'Riley
Yayınevi: Juno Kitap
Çeviren: Eren Abaka
Sayfa Sayısı: 368

Serinin Kitapları:
1.) Bu Nasıl Bir His?
2.) What Did You Do?
3.) Where Did You Go?

6 Kasım 2024 Çarşamba

Ev Arkadaşım Bir Vampir (My Vampires #1) - Kitap Yorumu

 

***
Cassie Greenberg otuz iki yaşında, bekâr, sanat diplomasıyla hayatta kalmaya çalışıyor. Üstüne bir de kirayı ödeyemediği için evden atıldığında kalacak yeni bir yer bulması gerekiyor. Hem de hemen.

Şehrin iyi bölgesinde, havalı binadaki şatafatlı evi için ayda iki yüz dolara ev arkadaşı arayan Frederick J. Fitzwilliam’ın ilanını gördüğünde afallıyor. Eski ve karanlık döşemesi, saçma derecede düşük kirasıyla gerçek olmayacak kadar iyi bir ev. Bit yeniği nerede? Peki ya sıradışı kuralları olan, gece çalışıp gündüz uyuyan ve dönem romanlarına takılı kalmış gibi görünüp modern dünyanın nasıl işlediği hakkında hiçbir fikri olmayan yakışıklı ve cazibeli ev arkadaşına ne demeli?

Genç kadın tüm riskleri göze alarak evi tutuyor ve Fitzwilliam’ın tuhaflıklarına rağmen her şey iyi gidiyor. Ta ki bir gün buzdolabını açıp litrelerce kan bulana dek...
Cassie’nin seksi ev arkadaşı bir vampir.
Üstelik ona bir teklifi var.
***

Acayip yüksek bir beklentiyle başladığım ve kapağına bayıldığım bu kitapta 32 yaşındaki Cassie'nin çok uygun bir fiyata bulduğu daireyi tutmasıyla yeni evini ve yeni ev arkadaşını keşfettiği macerayı okuyoruz. 

Kitabın 3,5/4'ü inanılmaz mükemmeldi. Frederick, tam bir beyefendi. 350 yaşında olmasının verdiği fosillikle, milattan önceden kalma bilgileriyle ve çağa ayak uydurma çabasıyla çok komik ve sıra dışı biri. Cassie ise 32 yaşında olmasının verdiği olgunlukla ve içindeki sanat ruhuyla harika bir kadın.

Bir de Frederick'in arkadaşı (kendisini ve ilişkisini ikinci kitapta görüyoruz) Reginald da inanılmaz bir adam. Frederick'e göre biraz daha modern olan ve kara mizaha sahip biri.

Ne kadar fantastik açıdan zayıf bir kitap olsa da (ve aklımda çok soru işareti bıraksa da) esprileri çok zekice ve acayip iyi. Frederick'in ultra kibar tavırları ve Cassie'yle olan iletişimleri falan her şey çok iyiydi. Çok iyi vakit geçirdim.

Fakat 0,5/4'lük kısımda Cassie'ye biraz sinir oldum. Aslında çok takılacak bir durum değil fakat bir şeyleri çabuk kabullenmesi biraz garip geldi. Ayrıca sonunda da her şey hemen olup bitti. Keşke daha uzun olsaydı. 4,5 versem az kalır, 5 versem çok olur. Tam ihtiyacım olan dönemde okuyup bayıldım, o yüzden 5 veriyorum.

İkinci kitabı pencerede önemli 15 kargoyu beklermiş gibi heyecanla bekliyorum. Reginald'ı okumak için sabırsızlanıyorum. ÇOK KOMİK VE HARİKA BİRİ.

+18 yerler bulunuyor.


"Rimeli severim."
"Neden?"
"Beni güzel gösteriyor."
"Bunun için kozmetiğe ihtiyacın yok, Cassie."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: My Roommate Is a Vampire
Yazar: Jenna Levine
Yayınevi: Nemesis Kitap
Çeviren: Nazlıcan Kabataş
Sayfa Sayısı: 336

Serinin Kitapları:
1.) Ev Arkadaşım Bir Vampir
2.) My Vampire Plus-One

2 Kasım 2024 Cumartesi

Vahşi Topraklar (Yabani Topraklar #2) - Kitap Yorumu

 

***
Brexley açlığa dayanmış; işkencelerden hatta hâlâ bir hayalet gibi ona musallat olan, düşüncelerine ve hayatına sızan acımasız efsane Warwick Farkas’tan bile sağ kurtulmuştur. Onun ihanetiyle Budapeşte’nin görkemli Peri Lordu Killian’ın esiri olmuştur.

Tam bu sırada hayatı, insanlar ve periler arasındaki kırılgan ittifakı değiştirecek beklenmedik bir yöne savrulur ve Brexley, kendini bir anda olayların ortasında bulur.

Haftalar geçtikçe Brexley, Killian’ın anlatıldığı gibi kötü bir lider olmadığını keşfeder. Birlikte daha fazla vakit geçirdikçe, ilişkileri de değişmeye başlar. Ancak eski bir tanıdığının ortaya çıkmasıyla, peri liderinin elinden kaçmak için bir şansı olur ve bütün dünyası parçalara ayrılır.

Brexley kim olduğunu, neye inandığını ve kime güvenebileceğini temelden sarsacak çok kötü bir politika, arzu, ihanet, yalanlar ve gerçekler ağının içine düşer. Artık iyi ve kötü arasında net bir çizgi kalmamıştır.

Her iki taraf da peşindeyken, Brexley kaçmaktadır ve yabani topraklarda başka bir kurban olmadan önce tüm yalanları, hileleri ve aldatmacaları çözmesi gerekmektedir.
***

Sonbaharın gelmesiyle bana otomatik olarak fantastik okuma perileri geliyor. Sezonumu tam anlamıyla bu kitapla açmış bulunuyorum.

Serinin ikinci kitabında Brexley'nin uğradığı ihanetle, dünyanın düzenini çözmeye çalışmasını ve sahip olduğu bağların kökenlerini keşfetmeye çalışıyoruz.

Keşfetmeye çalışıyoruz. Sürekli bir şeyleri keşfetmeye çalışıyoruz ve bir türlü tam olarak her şey yerine oturmuyor. Yoruma olumsuz başlamak istemem ama kitapların kısa olması ve tam bir şeyler yerine oturacakken bitmesi beni çok merakta bırakıyor ve buna sinirleniyorum.

Bu serinin beni çeken yönü dark fantastik olması ve Warwick ile Brexley'nin çekimlerinin İNANILMAZ olması. Tek başına Warwick cillop gibi bir karakter. İri yarı, fantastik açıdan güçlü bir adam. Yeni keşfettiğimiz karakterler arasında Ash ve Scorpion da İNANILMAZ HARİKA karakterler. İnşallah, nasip kısmetse 3'te okuyacağız. (Farkındaysanız Brexley'nin adını bile anmadım. Kendisine hâlâ ısınamıyorum.)

İlk kitaba göre çok fazla şey açıklandı ama dediğim gibi hâlâ çok fazla soru işareti var, keşke biraz daha uzun yazılsa kitaplar. Bunu dışında birkaç bir şey oldu ve bana reverse harem havası verdi. Fakat Goodreads tropelarından öyle bir bilgi edinemedim. Altından farklı bir şey çıkacak diye düşünüyorum.

Son olarak aşırı slow burn olması çok sinirimi bozdu. Fakat aralarındaki çekim o kadar iyi ki... 3 lazım bize acilen!

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor. Ve birkaç kere soru aldığım için belirtmek istiyorum, lgbt birey içeriyor.


"Nasıl oluyor da seninle tanıştığım andan beri tek hissettiğim sensin?"


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim puan: 4,5/5

Özgün Adı: Wild Lands
Yazar: Stacey Marie Brown
Yayınevi: Ren Kitap
Çeviren: Mehir Kalmış
Sayfa Sayısı: 384

Serinin Kitapları:
1.) Yabani Topraklar
2.) Vahşi Topraklar
3.) Ölü Topraklar
4.) Bad Lands
5.) Blood Lands
6.) Shadow Lands
7.) Land of Ashes
8.) Land of Monsters

30 Ekim 2024 Çarşamba

Günaha Davet (Devil's Night #1) - Kitap Yorumu

 

***
Erika
Rüyalarınızda gördükleriniz, aslında gönlünüzden geçenlerdir, derler. Ama benim kâbuslarım, takıntılarım haline gelmişti.
Adı Michael.
Erkek arkadaşımın abisi, izlerken gözünüzü kapattığınız o korku filmlerine benzer: Yakışıklı, güçlü ve çok ürkütücü. Okulun basketbol takımının yıldızıydı ve beni hep görmezden gelirdi. Ama ben onu fark etmiştim.
Onu görüyordum. Onu duyuyordum. Yaptıklarını, sakladıklarını… Yıllarca gözlerimi ayıramamış, tırnaklarımı yiyerek izlemiştim.
Şimdi üniversitedeyim ama Michael’ı izlemeyi hiç bırakamadım. O kötü biri ve gördüğüm yaramazlıklar artık sadece zihnimin içinde değiller.
Çünkü sonunda beni fark etti.

Michael
Adı Erika ama herkes ona Rika der.
Erkek kardeşimin kız arkadaşı, evimizde büyüdü. Yanına ne zaman yaklaşsam, bakışlarını yere indirirdi. Üzerinden yayılan korkuyu her zaman hissederdim. Vücuduna sahip olamasam da zihnine sahip olduğumu biliyordum. Zaten tüm istediğim buydu. Ta ki erkek kardeşim şehirden ayrılana ve ben Rika’yı üniversitede tek başına bulana kadar.
Benim şehrimde. Korunmasız bir şekilde.
Fırsat ve zamanlama gerçek olamayacak kadar mükemmel. Çünkü üç yıl önce lise arkadaşlarımı hapse attırmıştı ve şimdi dışarıdalar.
Bekliyoruz. Sabrediyoruz. Artık kâbuslarının her biri gerçek olacak.
***

Erika, kendini bildi bileli Michael Crist'ten hoşlanır. Michael ise erkek kardeşinin kız arkadaşı olduğu için Erika'ya farklı gözle bakmak istemez... Erika, Michael ve arkadaşlarının korkunç oyunlarına dahil olmayı kabul etse bile.

Biliyorum. Ben de benim bu seri ile işim ne diye çok sorguladım. Tatlı dark romancelerle mutluydum. Sonra aniden aklım çelindi ve kendimi Şeytan Gecesi Serisi'nde buldum.

Konusu ne kadar garip görünse de (içeriği de dahil) her şeye o kadar iyi sebepler sunuluyor ki okuması çok normal ve keyifli geliyor (birkaç şey dışında). Biraz fazla dark bir kitap. Çok fazla onaylanmayacak olay barındırıyor. Yani Michael sen nasıl bir manyaksın.

0 beklenti ile başladığımdan mıdır bilmiyorum ama ben çok beğendim. Kurgusuna bayıldım. Michael ve arkadaşlarının düzenlediği geceler çok heyecanlıydı (sadece sanırım biraz daha detaylı yazılmasını isterdim).

Karakterleri de aşşırı iyi. Her biri birbirinden farklı karakterde, maddi olarak varlıklı 4 kişilik bir arkadaş grubu + 1 Erika. Serinin devamında bu arkadaş grubundan Kai Mori'yi okuyoruz.

Şimdilik sıralamam Kai > Michael > Will > Damon

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Sabırlı bir adamın öfkesinden kaçın."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Corrupt
Yazar: Penelope Douglas
Yayınevi: Dex
Çeviren: Nazlıcan Saltan
Sayfa Sayısı: 432

Serinin Kitapları:
1.) Günaha Davet
2.) Sığınak
3.) Son İntikam
4.) Karanlık Şafak

28 Ekim 2024 Pazartesi

Gazap ve Alevin Kaderi (Kader ve Alev #1) - Kitap Yorumu

 

***
Genç ve yetenekli Romeria, New York City’de mafya için mücevher hırsızlığı yapıyordu. Ancak esrarengiz bir kadın kılıç zoruyla onu hizmetine alınca, Romeria bildiği dünyaya veda etti ve kendini taht kavgalarının, savaşan elflerin, akıl almaz büyülerin olduğu bir diyarda buldu.

En yakınlarına ihanet eden bir elf prensesinin bedeninde uyanan Romeria, neler olduğunu anlayana kadar kimliğini gizlemeye karar verdi. Özellikle de ondan nefret eden nişanlısı Kral Zander’dan. İçinden çıkılmaz ölümcül bir komplonun ortasında kalan genç kadın, hem katil olduğuna inanan insanlara karşı kendini savunmak hem de hiçbir geleneğini bilmediği bir toplumda âşık bir prenses rolünü oynamak zorundaydı. Etraflarını kuşatan tehlikenin düğümünü çözmek için ona güvenmeyen kralla el ele vermekten başka çaresi yoktu.

Düşmanlar yaklaşırken -ve krala karşı alevlenen duygularıyla savaşırken- Romeria’nın gerçekte kim olduğunu öğrenmesinin zamanı gelmişti.
***

Serinin 3. kitabının çeviri duyurusunun yapılmasının ardından başladığım Kader ve Alev Serisi'nin ilk kitabı tam arka kapağında yazdığı gibi. Romeria bir mafya için hırsızlık yapar. Bir gün tanımadığı bir kadınla tanışır. İş için tutulduğunu sandığı bu kadın ile bir anlaşma yapar. Ancak anlaşmanın farklı bir dünyada kralına ihanet etmiş müstakbel kraliçe olan bir elfin bedeninde kendini bulmasını gerektirdiğinden haberdar değildir. 

Kitabın konusunu görür görmez bunu okumalıyım dedim. Bir de Kan ve Kül Serisi'ne benzediğini duyunca direkt aldım.

Olaylar aynı olmasa da bazı yerleri çok benziyor. Zaten yazar JLA ile iletişim kurduğunu da belirtmiş. Fakat onun kadar başarılı buldum mu, maalesef...

Kitaba giriş çok başarılıydı ve farklıydı. Bu yönden beğendim. Fakat gelişme kısmı beni biraz sıktı. Bazı şeyler çok uzatılmış gibi geldi ve bazı olaylarda da mantık hatası buldum (mesela kimse Romeria'ya güvenmiyorken neden ona sır veriliyor).

Karakterleri çok iyi. Zander'ın muhafızlarından olan Elisaf'a BAYILDIM. Çok tatlı biri. Ana kahramanlarımız ise fena değil. Zander, heybetli görünmeye çalışan fakat kararsızlıklarla dolu bir kral. Romeria ise güçlü olmaya çalışan fakat başaramayan bir karakter (normal zamanlarda beklediğim şeyleri yapmayıp farklı zamanlarda 2 3 kere ortaya atlaması gözümde onu güçlü yapmadı).

Yeni bir fantastik okuyucusuysanız, söylediğim şeylere takılmıyorsanız veya Kan ve Kül Serisi'ne muadil arıyorsanız seversiniz. Acayip akıcı bir kitap. Fakat ben sanırım çok fazla fantastik okuduğum için (ve beklentim fazla olduğu için) biraz eksik buldum (Romeria ve Zander arasındaki tatlı sahnelerin saçma sapan sebeplerle kesilip durmasından bahsetmedim bile). 

Çok olmasa da +18 yer bulunuyor.


"Burası tehlikeli mi?"
"Ben yanındayken değil."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 3,5/5

Özgün Adı: A Fate of Wrath & Flame
Yazar: K.A. Tucker
Yayınevi: Artemis
Çeviren: Merve Göysarı
Sayfa Sayısı: 608

Serinin Kitapları:
1.) Gazap ve Alevin Kaderi
2.) Kan ve Taşın Laneti
3.) Hırsızların ve Kaosun Kraliçesi
4.) Tanrıların ve Hiddetin Şafağı

23 Ekim 2024 Çarşamba

Parçalanmış Ruhlar (Kusursuzca Kusurlu #6) - Kitap Yorumu

 

***
ASYA
Aileme geri dönemem. Onlara layık değilim. Bir daha asla onlardan biri olamam. Tanıdıkları, sevdikleri ve hatırladıkları kız kardeşleri, kalmadı. Artık yok.
Ta ki ona kadar...
Beni yanına alan kişiye...
Beni şeytanlarımdan, korkularımdan ve yaralarımdan kurtardı. Şimdi tekrar birleştiriyor. Parça parça.

PAVEL
İnsanlarla yakınlaşmam,
Ve kesinlikle kimseye ihtiyacım yok.
Ona kadar...
Şimdi tek istediğim o, tek ihtiyacım olan.
İçimdeki bencil piç, onu çalmak istiyor,
Sadece bana ait olsun diye.

Ama artık bana ihtiyacı yok. Gitmesine ve uçmasına izin vermeliyim, uçmasına yardım eden kanatları kıramam. O benim değil ki elimde tutayım.
Seveyim, sahip olayım.
Parçalanmış ruhuma onsuz hayatta kalmayı öğretebilir miyim?
***

Serinin 6. kitabına Asya ve Pavel'in hikayesiyle devam ediyoruz. Asya, kaçırılıyor. Acı dolu bir sürecin ardından ortamdan kurtulacak fırsatı bulduğu anda kendini tamamen ona yabancı olan Pavel'in kollarında buluyor.

Okuması çok zor bir kitaptı. 6 kitap arasında en ağırı buydu. Asya'nın yaşadıkları o kadar kötüydü ve üzücüydü ki. Yaşadıklarının onda bıraktığı izler ise durumu daha da kötüleştirdi okurken. Neva kuşum kitap başında bu uyarıyı yapıyor, kendisi de belirtiyor zor bir kitap olduğunu.

Asya'nın tatlılığına ve masumluğuna Pavel'in yaklaşımı, kitabın favorim olması yönünde görmem gereken tek işaretti. PAVEL. O. KADAR. HARİKA. BİR. ADAM. Kİ. Mafyatik kişiliğinin altında başka hikayesi olan ve acayip tatlı biri. Asya'nın en sevdiği parçayı telefon zil sesi yapması...

Kitapta beni rahatsız eden tek şey yaş farkıydı. Asya ne kadar yaşından büyük gibi davransa da 18x33 biraz şov...

Bunun dışında serinin en sevdiğim özelliği yormadan ilerlemesi. Romantik yönü ağır basan, gülüp eğlenmelik (sergei dgdfd) tam kafa dağıtmalık bir seri. Rahatsız olacağınızı veya kötü etkileneceğinizi düşünüyorsanız özellikle bu kitabı atlayıp devam edebilirsiniz. Her kitap ayrı bir çifti anlattığı için akış çok da bozulmaz.

Bir sonraki kitap 3. kitapta görüp meraktan delirdiğimiz Az'i anlatıyor. Bir onu bir de Kostya'yı şimdilik acayip merak ediyorum.

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Kalbim onu istiyor çünkü o bütün kırık parçalarımı bir arada tutan yapışkan."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Fractured Souls
Yazar: Neva Altaj
Yayınevi: Artemis
Çeviren: Tuba Özkat
Sayfa Sayısı: 256

Serinin Kitapları:
1.) Tuvaldeki Yaralar
2.) Kırgın Fısıltılar
3.) Saklı Gerçekler
4.) Harabe Sırlar
5.) Çalıntı Dokunuşlar
6.) Parçalanmış Ruhlar
7.) Yanmış Hayaller
8.) Sessiz Yalanlar
9.) Karanlık Günahlar
10.) Sweet Prison
11.) Precious Hazard

19 Ekim 2024 Cumartesi

Geride Kalanlar (Gökçen #2) - Kitap Yorumu


***
Geçmiş, geleceği içinde saklayan bir aynadır. Bu aynanın içinde sıkışıp kalan, kalp ve mantık arasında derin bir savaşa giren Murathan ile Gökçen için bütün yollar aynı sokağa çıkmıştır. Aşka...

Kader aralarındaki derin bağa bir düğüm daha atarken geride kalanlar için de yüzleşme vakti gelmiştir.

Önlerinde yine bir yol ayrımı vardır. Ya zaman her şeyi yenecektir ya da hayatlarına bir kördüğüm daha atacaktır.
***

İlk kitapta çocukluk arkadaşı Gökçen ve Murathan'ın 20 sene sonra kavuşma anını yaşamamızın ardından ikinci kitapta işleri biraz daha ilerletiyoruz.

Açıkçası ilk kitaptan başarılı buldum. Gökçen'in espri tarzını geliştirmesine ve olgunlaşmasına o kadar sevindim ki. İki kitap arasında Gökçen'in değişimi resmen benim 8 senelik değişimim. Seviyorum kendisini. Ele avuca sığmayan, kendi bildiğini yapan ve ayrı kafada olan karakterlere hastayım.

Murathan ise... bu çocuğa edilen hiçbir lafı kabul etmem. Baştan aşağı hâlâ 10/10. Sert görünüşü altında sıcacık kalbi olan karakterlere ayrı bayılıyorum. Ayrıca Red Kit sevmesiyle kendisi beni kalbimden vurdu. Sağ ol Murathan valla yaşımız belli oldu.

Bu tatlı ikili dışında yan karakterler de çok iyi. Hatta o kadar iyi ki bir ara Gökçen ve Murathan'dan çok Aybüke'yi okumayı istedim. Üçüncü kitapta daha fazla sahnesi vardır dimi...

Gülüp eğlendiren (timur dfsdg) ve duygulandıran (bolca) bir kitaptı. Karakterlerine bayılıyorum. Sadece sanırım normalde okuduğum kitaplara göre aksiyonu biraz az geldiği için bir şeyler eksikmiş gibi hissettirdi. Fakat karakterleri sevdiğimden bu durumu çok da sorun etmedim. Devamı için sabırsızlanıyorum. Arada Türk yazarları okumak mutlu ediyormuş, onu fark ettim. Daha gerçekçi hissettiriyor.


"Sanki sen dünyanın en tatlı çocuğuydun. Hır. Her şeye hır."
"Bunu söyleyecek en son insan sensin."
"O niyeymiş?"
"Dediğin gibi hâlâ herkese hır. Ama bir tek sana mır."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Yazar: Loresima
Yayınevi: Ephesus
Sayfa Sayısı: 544

Serinin Kitapları:
1.) Unutulan Çiçekler
2.) Geride Kalanlar
3.) Güz Yağmurları

13 Ekim 2024 Pazar

Şeytanla Anlaşma (The Grumpy Devils #1) - Kitap Yorumu

 

***
Hayes Flynn belki şeytan değildi ama onun yanında altı hafta çalışmak benim kişisel cehennemim olacaktı.

Hayes Flynn, viskiye olan düşkünlüğü ve Hollywood'un her yerine yaydığı İngiliz "cazibesi" ile tanınan ayrıca aynı kadınla asla ikinci kez birlikte olmayan kibirli bir pislikti.

O, yanında çalışmak isteyeceğim son kişiydi ancak bakışlarımı güzel yüzünden alamıyordum. Birlikte ne kadar uzun süre vakit geçirirsek ondan nefret etmek de o kadar zorlaşıyordu. Çünkü o kendini beğenmiş dış görünüşünün altında göstermek istemediği bir kalp vardı; on yıl önce fena halde kırılmış bir kalp…

Bir yanım ayrılmadan önce kalbini onun için tamir etmek istiyordu… Ama bu süreçte kendiminkini kırmadan bunu başarabilir miydim?
***

Natalia Bell, hayatını barmenlik yaparak geçiren bir kadın. Arkadaşının 6 haftalığına izin aldığı işinde yerine bakması için ona teklifte bulunduğunda kabul eden bir kadın. Hayes Flynn'in asistanlığını yapmayı kabul eden... Estetik cerrahi üzerinde çalışan bir doktorla çalışmak ne kadar zor olabilir ki?

Özet kısımlarını yazmak sıradaki kitabımı seçmek kadar zor oluyor benim için. Kazara spoiler verme düşüncesi... merak etmeyin bende güvendesiniz.

Kitaba eğleneceğimi düşünerek başladım ve eğlendim de. Bu beklentimin karşılanması beni çok mutlu etti. Natalia, hayat sorunlarıyla uğraşan ve eğlenmesini bilen bir kadın. Hayes ise hayatını çalışmak ve başarılı olmak uğruna yaşayan bir adam. Okuduğum kitaplarda genelde kadın çok stresli olur ve adam onu rahatlatmaya, eğlendirmeye çalışır. Bu kitapta tersini okumak farklılık oldu.

Süreçten, karakterlerden, esprilerden çok keyif aldım. Başlarda doktor-asistan olarak başlayan iletişimlerinin ilerleyen sayfalarda farklı bir hal alması kitabı benim için değerli kıldı. Sıradan bir romantik komedi okumadım.

Tek karakter gözünden yazılan kitapları okumayı seviyorum. Karşıdaki erkek karakterin ne hissettiğini kadın karakterle beraber çözmeye çalışmak ve o sorgulamayı yaşamak sevdiğim bir olay. Ama bu çok hassas bir olay. Kadın karakteri yazarken erkek karakteri de geride bırakmamak gerekiyor (okur gurmeliğime dayanarak).

Tam da bu kitapta olduğu gibi. Her ne kadar Natalia'yı okuma yönünden mutlu etse de Hayes açısından bir tık mutsuz etti. Sonlara doğru daha çok Hayes okumayı isterdim. O kadar tatlı bir adam ki en azından son bölüm Hayes'in gözünden yazılabilirdi. Slow burn'ü o kadar çekip istediğimi alamama durumu beni sinirlendirdi. Ama yine de çok tatlı bir kitaptı.

4 kitaplık bu serinin diğer kitaplarında kurgudaki farklı karakterler anlatılıyor. Yani aslında bu kitap tek kitap.

+18 yerler bulunuyor.


"Salatalarımı yemek için can atıyorsun diye anladım."
"Salatalarından önce seninle ilgili can attığım pek çok şey var."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4/5

Özgün Adı: A Deal with the Devil
Yazar: Elizabeth O'Roark
Yayınevi: Martı Yayınları
Çeviren: Ece Yücesoy
Sayfa Sayısı: 336

Serinin Kitapları:
1.) Şeytanla Anlaşma
2.) The Devil and the Deep Blue Sea
3.) The Devil You Know
4.) The Devil Gets His Due

12 Ekim 2024 Cumartesi

Çalıntı Dokunuşlar (Kusursuzca Kusurlu #5) - Kitap Yorumu

 

***
Milene
Kurallar,
Onları biliyorum,
Ama onlara uymadım.
İzni olmadan onun şehrine, onun alanına girdim.
Ve şimdi, bedelini ödeme zamanım geldi.

Salvatore
Artık hiçbir şey beni şaşırtmıyor.
Çok şey gördüm ve yaptım.
Bu kadına kadar.
O bir anomali,
Yoksulluk içinde yaşıyor,
BENİM şehrimde,
İzin almadan.

Ona hiç hayal etmediğim şekilde çekildim.
Beni ateşliyor ve ilgimi çekiyor.
Çalıntı dokunuşlardan daha fazlasını istiyorum.
Her şeyi istiyorum.
Ve Salvatore Ajello neyi isterse onu alır.
***

Serinin 5. kitabında New York mafyası lideri Salvatore Ajello ve 2. kitapta gördüğümüz Bianca Scardoni'nin kız kardeşi Milene'ı okuyoruz.

Milene bir hemşire. Bir gün bir acil müdahale sırasında etrafında tesadüfen Salvatore'un bulunmasıyla onun yardımına ihtiyacı oluyor ve yolları böylece kesişmiş oluyor.

Bu seriyi sevdiğimi daha önce söylemiş miydim :') Hem kısa olması hem dünyasının ilerleyiş şekli hem de karakterleri... her şeyi o kadar iyi ki.

Milene, harika bir kadın. Olaylara şefkatli yaklaşımını ve yumuşak huylarını çok tatlı buldum. Salvatore ise tam tersi bir adam. Sevdiği kadına zarar gelecek diye ödü kopan ve takıntıyı biraz abartan biri. Bazı yönleriyle beni delirtse de (Luca kadar değil) onu da çok tatlı buldum. Minnoş adam, en azından yaptıklarının bilincinde ve deniyor...

Bu kitabın yeri bende çok başka oldu. Birkaç yeri vardı, kalbime dokundu. Milene... 

Her şey bir yana bonus bölümlerden birini nasıl kedinin gözünden yazabildin Neva Altaj, Allah iyiliğini versin dkfnsdjgds Resmen dark kedi olmuş ya şahane bir kadınsın.

Salvatore'un arada yükseldiği yerler olsun (gülmekten mahvoldum), Milene'in sıradanlıktan uzak yapısı olsun her şey çok güzeldi. Sadece Salvatore'un kontrolcülüğüne minicik sinir oldum.

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Sen son derece sıra dışı bir yaratıksın, Goldie."
"Ve ben sıra dışı şeyleri çok severim."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4,5/5

Özgün Adı: Stolen Touches
Yazar: Neva Altaj
Yayınevi: Artemis
Çeviren: Tuba Özkat
Sayfa Sayısı: 312

Serinin Kitapları:
1.) Tuvaldeki Yaralar
2.) Kırgın Fısıltılar
3.) Saklı Gerçekler
4.) Harabe Sırlar
5.) Çalıntı Dokunuşlar
6.) Parçalanmış Ruhlar
7.) Yanmış Hayaller
8.) Sessiz Yalanlar
9.) Karanlık Günahlar
10.) Sweet Prison
11.) Precious Hazard

8 Ekim 2024 Salı

Bana Söz Ver (Boys of Avix #1) - Kitap Yorumu


***
Yıllarca üniversite hayatının neler getirebileceğini hayal etmiştim. Bazı şeyler değişirken her zaman aynı kalan tek bir şey vardı.
Hayal gücümü ne kadar çılgınca çalıştırdığımın bir önemi yoktu, sonunda beni hep aynı yere götürüyordu.
Ona.
Geleceğim artık belliydi, sadece ondan ibaretti.

Ta ki aniden artık öyle olmayana dek…

Şimdi eskiden olduğum kişinin kabuğundan ibarettim. Devam edemeyeceğim kadar bulanık bir yoldaydım ve hiçbir çıkış yolu göremiyordum.

Çünkü yoktu.

İlk aşkın sonsuza dek süreceği söylenirdi.
Ben de tam olarak bundan korkuyordum.
***

Kitabın içeriğini spoiler vermeden nasıl özetleyebilirim, bilmiyorum. Öncelikle gözümde On Üç'ü Bağlamak gibi dramatik ama tatlı bir kitap canlanmıştı bu kitabı gördüğümde. O beklentiyle almıştım.

Fakat o tarz bir kitap değil. Arianna, tatillerini yazlıkta geçiren ve harika arkadaş grubuna sahip bir kız (18). Yıllardır gönlünü kaptırdığı Chase ise bu arkadaş grubunun bir parçası. Arianna, duygularını anlamlandırmaya çalışırken ansızın Noah Riley ile karşılaşır. Duyguları da yaşantısı da altüst olur.

Sanırım başardım özet konusunda. Anlatımımı anlamsız bulduysanız korkmayın, okurken de öyleydi. Normalde pek haz etmem ama evet, bir aşk üçgeni var. Seviyorsanız bu kitaba bir şans verebilirsiniz. Sevip sevmediğinizi bilmiyorsanız pas geçebilirsiniz, zira okurken sinir krizi geçiriyorsunuz.

Arianna, 18 yaşında lise son-üniversite öğrencisi. Kendisi tam ilgi meraklısı ve her şey benim etrafımda dönsün tarzında bir kız. Arkadaşlarının başına neler neler geliyor, kendisi ve herkes tamamen Arianna'nın derdinde (ÖZELLİKLE KİTABIN SONUNDA??). Tamam Arianna, sadece sen önemlisin.

Bu peynir-ekmek-çay üçlüsünün üyelerinden biri de Chase. Başlarda bayıldığım fakat bazı şeyleri hâlâ anlamlandıramadığım, aklımın kaldığı o karakter. Ve son olarak Noah. 21 yaşında taptatlı bir çocuksun, neden böyle şeylerle uğraşıyorsun ve kendini bu konuma sokuyorsun, anlamıyorum.

Kitabı okurken hangimiz enayi bilemedim: herkese mavi boncuk dağıtan Arianna mı, oltaya takılan Chase ve Noah mı yoksa hâlâ okumaya devam eden ben mi...

Okuyup beğenenlerinden özür diliyorum fakat sabrınıza hayranım. Sonuna gelene kadar çok fazla pes etme raddesine geldim, bitirene kadar neler çektim. Sonu belki güzeldir diye diye ümitlere sığındım. Yok. O da ayrı bir olay. Açıkçası Goodreads'te nasıl 4,3/5 aldığını merak ediyorum.

Karakterlerini ayrı ayrı sevdim fakat bir arada hayır (Arianna tamamen -). Olaylar çok sinir bozucuydu, kurgusunu beğenemedim.

+18 yerler bulunuyor.


"Özür dilerim, çok konuşup saçmaladım."
"Hayır, sesinin tınısı hoşuma gidiyor."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 3/5

Özgün Adı: Say You Swear
Yazar: Meagan Brandy
Yayınevi: Martı Yayınları
Çeviren: Meltem Uzun
Sayfa Sayısı: 608

Serinin Kitapları:
1.) Bana Söz Ver
2.) Promise Me Not

3 Ekim 2024 Perşembe

Unutulan Çiçekler (Gökçen #1) - Kitap Yorumu

 

***
Babaları asker olduğu için aynı lojmanda büyümüş Murathan ve Gökçen’in kendilerine kurdukları dünyada başka kimseye yer yoktu. Burada sadece Pamuk ve Kepçük vardı. Bir anda aldıkları acı bir haberle kurdukları bu dünya yerle bir olurken kendilerini hiç bilmedikleri hayatlarda bulmaları o an için her şeyin sonu gibi görünüyordu.

Aradan geçen yirmi yılın sonunda aynı şehirde Gökçen, doktor; Murathan ise özel kuvvetler askeri olmuştu. Karşılaştıkları an aslında hiçbir şeyin mazide yitip gitmediğini anlayacaklardı. Anılar, pençelerini toprağa en şiddetli şekilde geçirerek gömüldükleri yerden çıkmak için çırpınıyordu.

Mazi soğuk, kalpler ise hâlâ sıcaktı.

Murathan ve Gökçen için artık sadece iki seçenek vardı:
Ya kaderleri yeniden yazılacak ya da geçmiş gömüldüğü yerde yok olmaya devam edecekti.
***

Kaç aydır başlayacağım deyip ertelediğim asker kurgusu listeme başlamış bulundum. Bu seriye spoiler yemeden başladığım için kendimi tebrik etmek istiyorum. Zaten Cam Şato 1 Gökçen 2.

Muhtemelen hepiniz benden daha çok hakimsinizdir ama belki kıyıda köşede okumayan (ve spoiler yemeyen) arkadaşım kaldıysa Gökçen ve Murathan çocukluk arkadaşı. Birbirleriyle büyümüş tatlı 2 asker çocuğu. Yaşadıkları acı bir olay ile aralarındaki bağ kopuyor ve 20 yılın ardından tekrar bir araya geliyorlar.

Loresimacığım, Murathan ne kadar harika bir adam olmuş!!!!!! Bu kadar beklemiyordum doğrusu ayyy. Kendisi büyüyünce babasının izinden gidip asker olmuş. Bayıldım. Bu karizma, bu hava çok fazla... Çocukluğu Gökçen ise bir doktor. Tatlı ve enerjisi pozitif biri. Onda en sevdiğim şey bu oldu. Bu ikili arasındaki iletişim o kadar tatlı ki. Hissettirdiklerine, aralarındaki duyguya kalbimi bıraktım. Murathan'ı yiyeceğim. 10/10.

Diğer karakterleri de çok sevdim. Gökçen'in arkadaşları ve özellikle Murathan'ın ekibi inanılmazdı. Okurken çok keyif aldım. Zaten su gibi aktı, hemen bitti. Genel olarak çok güldüm. Sadece bazı yerlerde (belki yaşımdandır belki de zamanında bu tarz esprileri çok yaptığımdandır) Gökçen'in esprileri biraz baydı. 5 sene önceki ben okuyor olsaydım delirirdim :')

Bunun dışında Gökçen, yavrucuğum, kitabın sonunda yaptığın şey şaka mı... kudurttun beni...


"Nasıl tanıdın ki hemen beni?"
"Gözlerinden."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4/5

Yazar: Loresima
Yayınevi: Ephesus
Sayfa Sayısı: 528

Serinin Kitapları:
1.) Unutulan Çiçekler
2.) Geride Kalanlar
3.) Güz Yağmurları

Adeline’ın Peşinde (Kedi ve Fare #1) - Kitap Yorumu

*** MANİPÜLATÖR Bana izin veren herkesin duygularını manipüle edebilirim. Canını yakar, seni ağlatır, gülmene ve iç çekmene sebep olurum. Am...