***
Bir ihanet...
Poppy’nin inandığı her şeyin bir yalandan ibaret olduğu ortaya çıktı. Ya aşık olduğu adam?.. Sizce? Peki, Poppy’nin kendisi, bakire peçesi olmadan kim? Karanlık Olan’a ne demeli? Ondan daha tehlikelisi yok. Poppy’yi almış olabilir ama asla ona sahip olamayacak.
Bir seçim...
Casteel Da’Neer birçok isimle ve birçok yüzle tanınıyor. Yalanları, dokunuşları kadar baştan çıkarıcı. Gerçekleri ısırığı kadar şehvetli. Ama Poppy ona güvenmemesi gerektiğini biliyor. Casteel’inse hedeflerine ulaşmak için Poppy’ye canlı, sağlıklı ve bütün olarak ihtiyacı var ve onun için planlar yapıyor. Onu hayal edilemez zevklere ve akıl almaz acılara maruz bırakabilecek planlar…
Bir sır...
Bu sırada, prenslerinin dönüşünü beklerken Atlantia’da huzursuzluk artıyor. Savaş fısıltıları güçleniyor. Kral Poppy’yi bir mesaj göndermek için kullanmak istiyor. Alçalmışlar onun ölmesini istiyor. Kurtlar daha öngörülemez hale geliyor. Atlantisliler ondan korkuyor. İki krallığın günahlarına batmış karanlık sırları iş başında. Ama gökyüzü kanamaya başladığında her şey için çok geç olabilir.
***
İlk kitabı bitirir bitirmez koşarak bu kitabı almak istedim; o kadar güzel yerde bitmişti ki! Jennifer'ın kitaplarındaki dünyaları çok seviyorum, süper kurguluyor. Yan karakterleri de olaylara dahil ediyor ve bazen ana karakterden çok onları seviyorum. Bu seride de onu yaşıyorum.
Mesela Kieran. Kendini serinin ikinci kitabında (bu kitapta) göstermeye başlıyor. O kadar eğlenceli biri ki! Bana Lux Serisi'ndeki Archer'ı anımsatıyor :') Bazen diğerlerinin olduğu yerler yerine onun olduğu yerlerde keyif alıyordum.
Ana karakterlerimize gelince..
Kimden başlamamı istersiniz; Casteel mı, Poppy mi?
Casteel, bayıldığım biri. Karakter olarak çok hoşuma gidiyor, kardeşi ile olan tezatlığı romana çok tatlı bir hava katıyor. Ve biraz vahşi biri (Bu sebeple bu seriyi okumak için hâlâ biraz daha yaş almanız gerektiğini düşünüyorum, küçük dostlarım).
Poppy ise...
Arkadaşlar Poppy'yi konuşabilir miyiz cidden!? Ben bu kadar fazla düşünen karakter görmedim ya! 2-3 sayfa boyunca sırf düşünüyor. Bu kadar olması gerekiyor mu cidden... İyice sarsıp tokat atıp kendine getiresim geldi. Eziyet çektim. Fenalık geçirdim kitap boyunca. Düşündüklerini okurken ben strese girdim ve bu süreç hiç de kısa değildi. Sanırım bu yüzden birazcık bunaldım.
Bunun dışında kitaptaki esprili sahnelere bayılıyorum; bana Lux Serisi'ni hatırlatıyor (Hep söylüyorum ama, bende yeri çok ayrı :') )
Kurgu olarak çok başarılı buluyorum. İlk kitabı soluksuz okumuştum. Bu kitap da benim için yükseliş - düşüş - yükseliş şeklinde ilerledi. Üçüncü kitabı okumak için sabırsızlanıyorum. Sürprizler saklı resmen!
Tekrar hatırlatmam gerekirse şiddet sahneleri ve +18 olaylar dolayısıyla küçük yaştaki dostlarımın biraz büyümeleri gerekiyor...
Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!
Verdiğim puan: 4,5/5
Özgün Adı: A Kingdom of Flesh and Fire
Yazar: Jennifer L. Armentrout
Yayınevi: Dex
Çeviren: Esra Çetin
Sayfa Sayısı: 640
Serinin Kitapları:
1.) Kan ve Külden
2.) Ten ve Ateş Krallığı
3.) Yaldızlı Kemikler Tacı
4.) İki Kraliçenin Savaşı
5.) A Soul of Ash and Blood
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder