***
Kurban ve kurtulan…
Poppy hayal bile edemeyeceği aşkı, Prens Casteel’de buldu. Şimdi mutluluğun tadını çıkarmak istiyor ama önce kurtarılmayı bekleyenlerle ilgilenmeli. Bu tehlikeli görevin, ikisinin de tahmin edemeyeceği sonuçları olacak. Çünkü Poppy Seçilmiş olan, Kutsanmış olan. Atlantia’nın gerçek kraliçesi. Damarlarında Tanrıların Kralı’nın kanını taşıyor. Taç ve taht onun hakkı.
Düşman ve savaşçı…
Poppy’nin tek istediği kendi hayatını kontrol etmekti, ama şimdi bir seçim yapması gerekiyor, ya doğuştan sahip olduğu haktan vazgeçecek ya da yaldızlı tacı takıp Ten ve Ateş Kraliçesi olacak. Krallıkların karanlık günahları ve kanlı sırları açığa çıkarken, çoktan unutulmuş bir güç herkesi tehdit ediyor. Poppy’nin tacı giymesini engellemek için hiçbir sınır tanımayacaklar.
Sevgili ve kalp eşi…
Atlantia için en büyük tehdit batıda bekliyor, Kan ve Kül Kraliçesi’nin yüzyıllardır gerçekleştirmeyi tasarladığı planları var. Poppy ve Casteel imkânsızı düşünmek zorunda… Tanrılar Diyarı’na gidip Kral’ı uyandırmalılar. Şoke edici sırlar ve en büyük ihanetler ortaya döküldükçe, uğruna savaştıkları her şeyi tehdit eden düşmanlar meydana çıktıkça Poppy ve Casteel halkları ve birbirleri uğruna neler yapabileceklerini keşfedecekler.
Ya kraliçeni selamla ya da ölmeye hazır ol…
***
Bu yoruma delice kahkaha atma isteğim olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. Bu kahkahanın sebebi bir şeyleri komik bulmam değil; kitapta olanların çılgınlığını atlatamamış olmam. Bitireli sanırım 15 dakika oluyor, şoku atlatamadım.
Sanırım en baştan başlamalıyım. Bir dakika...
Serinin 1. kitaptan 3. kitabın ortalarına kadar olan sürecinde (diğer yarısına biraz sonra değineceğim) kurgunun gerçekten çok güzel ilerlediğini düşünüyorum. Saçma gelen hiçbir şey olmadı. Tek garip gelen birkaç olayda seçilen kelimelerin kabalığıydı; bunun sebebi gerçekten öyle yazılmış olması mı, çeviri mi emin değilim (herkes buna takılmayabilir tabii ki, şahsen ben rahatsız oldum).
3. kitabın diğer yarısında ise... YOK BÖYLE BİR ŞEY. Yani olaylar öyle bir ilerledi ki şok üstüne şok oldum! İNANILMAZ! Bu kadın hep böyle yapıyor kitaplarında.
Her şey aniden gelişti ve hiçbir acıma yok! Bu cümlem çok saçma gelebilir ama okuduysanız beni anlarsınız :') Gerçekten şok üstüne şok oldum. Çoğu olay kitapta çözüm buldu ve seri boyunca merak edebileceğiniz ne varsa çoğu halloldu.
Ayrıca söylemem gerekir ki bu kitapta benim için süreç, ikinci kitaptaki gibi yükseliş - düşüş - fena yükseliş şeklinde ilerledi. Düşüş aşamasında bir ara kitabı bırakmak da istedim, yalan değil. Ama yarıda bırakırsam yakın zamanda okuyamam diye düşünüp üzülerek hırs yapıp bırakmadım ve 2023 Eylül'ün son kitabını bitirdim. YAŞASIIIIIIN!!!
Araya farklı bir kitap alacaktım 3. kitaptan sonra ama öyle bir yerde bitti ki... Sanırım almıyorum. Direkt 4. kitaba başlıyorum yaaaa dsgndfghdf
Casteel... elmalı turtam...
Kieran... pamuk şekerim...
Tekrar ve tekrar hatırlatmam gerekirse şiddet sahneleri ve +18 olaylar dolayısıyla küçük yaştaki dostlarımın biraz büyümeleri gerekiyor...
Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!
Verdiğim puan: 4,5/5
Özgün Adı: The Crown of Gilded Bones
Yazar: Jennifer L. Armentrout
Yayınevi: Dex
Çeviren: Seyhan Dönmez
Sayfa Sayısı: 640
Serinin Kitapları:
1.) Kan ve Külden
2.) Ten ve Ateş Krallığı
3.) Yaldızlı Kemikler Tacı
4.) İki Kraliçenin Savaşı
5.) A Soul of Ash and Blood
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder