Translate

29 Ocak 2025 Çarşamba

Sevgililer Günü Masalı (Beklenmedik Karşılaşmalar #6) - Kitap Yorumu


***
Sevgililer Günü, kılık değiştirmiş bir prenses için Roma’da unutulmaz bir tatile dönüşür.

Prenses Ilaria, paparazilerden, kendi çalkantılı şöhretinden ve sürekli göz önünde olma baskısından bıkmıştır. Asistanıyla yer değiştiren Ilaria’nın tek istediği huzurlu ve sıradan bir hafta sonu geçirmektir.

İskoç aksanıyla konuşan yakışıklı bir fotoğrafçı ona rehberlik etmeyi teklif ettiğindeyse aralarında kıvılcımlar uçuşur. Peki bu ilişkinin ömrü ne kadar sürecektir? Ilaria’nın sırrının ortaya çıkması kaçınılmazdır ve bu sır, şans eseri buldukları mükemmel aşkı mahvedebilecek bir şeydir.
***

Monterra Prensesi Ilaria, paparazilerden ve şöhretten uzak birkaç gün geçirebilmek için asistanı ile yer değiştirir. Roma sokaklarında takip edilmeden rahatça gezme fırsatını yakalayan Ilaria, yakışıklı fotoğrafçının önünde bayılana kadar her şey normal gider.

Ne zaman tanışacaklar diye sabırsızca beklemek istemediğim bir dönemde denk geldiğim bu seride, tatlı küçük romantik hikayeler okuma işine bayılmıştım. Beni duyan bir yazar olur mu bilmem ama lütfen daha fazla bu tarzda temalı minik kitaplı seriler yazın :')

4. ve 5. kitaptan sonra 6. kitap ilaç gibi geldi. Yalın'ın yeni bir yaz şarkısı çıkıyormuş gibi hissettim. Adeta dondurma reklamı gibi tatlı bir kitaptı. Okurken enerjim yükseldi, içim kıpır kıpır oldu.

Prenses temalı romanları seviyorsanız (ve derinlik aramıyorsanız) bu kitap bir seçenek olabilir. Uzun hali istek değil, ihtiyaç.

Birkaç kere soru aldığım için belirtmek istiyorum, lgbt birey içeriyor.

Son olarak seride sıralamam:
Kuralın İstisnası (1) = Dünyanın En Kötü Ekürisi (2) > Sevgililer Günü Masalı (6) > Rosie ve Rüyaların Romeo'su (3) > Tatlı Bir Kaza (4) > Aşk ve Şans Oyunu (5)


"Şimdi nereye gidelim?"
"Uzman sensin. Kendimi senin maharetli ellerine bırakıyorum."
"Neyi kabul ettiğinin farkında değilsin."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Royal Valentine
Yazar: Sariah Wilson
Yayınevi: Olimpos
Çeviren: Meryem Bülbül
Sayfa Sayısı: 80

Serinin Kitapları:
1.) Kuralın İstisnası
2.) Dünyanın En Kötü Ekürisi
3.) Rosie ve Rüyaların Romeo'su
4.) Tatlı Bir Kaza
5.) Aşk ve Şans Oyunu
6.) Sevgililer Günü Masalı

27 Ocak 2025 Pazartesi

Oniks Fırtına (The Empyrean #3) - Kitap Yorumu

 

***
Basgiath Savaş Akademisi’nde geçirdiği yaklaşık on sekiz ayın ardından Violet Sorrengail artık derslere ayıracak vakitlerinin kalmadığını anlamıştı. Belirsizlik içinde oturup bekleyemezlerdi. Çünkü savaş çoktan başlamıştı. Düşmanlar tüm kuvvetleriyle koruma duvarlarına yaklaşırken kime güveneceklerini bilemez hâle gelmişlerdi.

Dolayısıyla Violet, yabancısı olduğu diyarlardan Navarre saflarında yer alacak müttefik toplamak üzere başarısız Aretia kalkanlarının ötesine yolculuk yapmak zorundaydı. Bu yolculuk boyunca zekâsı, şansı ve gücü sınanacak, sevdiklerini, ejderhalarını, ailesini, yuvasını ve onu kurtarmak için her şeyi göze alacaktı.
Bu, her şeyi yok edecek kadar önemli bir sır saklamak anlamına gelse bile…

Bir orduya ihtiyaçları vardı. Güce ihtiyaçları vardı. Büyüye ihtiyaçları vardı. Dahası, yalnızca Violet’ın ortaya çıkarabileceği şeye ihtiyaçları vardı: Gerçeğe.

Ama fırtına yaklaşıyordu…
ve kimse onun gazabından kolay kolay kurtulamayacaktı.
***

Bitireli neredeyse bir saat oldu. Yani kitap beni bitireli. Yorumu yazacak enerjiyi ve rahat zihni hâlâ bulamadım ama bir yerden başlayacağım...

Öncelikle kitap başlarında aklım çok karıştı. Çoook karakter var, hepsini hatırlayamadım. Bir süre sonra yerine az çok oturdu. Bu sanırım yapabileceğim tek negatif sayılabilecek yorumdu.

Rebecca bu kitapta inanılmaz harika bir iş çıkarmış bence çünkü kurgusuna bayıldım. Normalde kitabın ortası, uzatılan ve bazen sıkıcı olan kısımdır ama burada her yer doluydu ve sıkılmaya fırsat bile vermiyordu. O kadar olay oluyor ki, kitap bitince (BİR DE BU KONU VAR) son darbeyi de yiyip bütün bilgileri sindirmeye çalışarak boşluğu izledim. Bahsettiğim son birilerini kaybetmek gibi sıradan bir son değil bu arada, çok daha fazlası... En acilinden 4'e ihtiyacımız var, ama bilin bakalım hangi kitap çıkalı daha 1 hafta oldu :(

Ana kadromuzdaki karakterlere bayılıyorum. Başta Xaden. İnanılmaz harika bir kişiliğe dönüştü. Geldiği hal, ettiği laflar falan var ya öğğğfff fena. Violet'in ise araştırmacı ve pes etmeyen, tuttuğunu koparan yapısı hâlâ onda en sevdiğim şey. İkinci kitapta Xaden ve Violet sahnelerindeki elektriği yetersiz bulduğum için çok üzülmüştüm. Bu kitapta fazlasıyla mutlu oldum bu açıdan.

Fakat bu kitapta kesinlikle yıldız Ridoc. Şakacı ve sempatik tavırlarına vuruldum. Bir de Andarna var. Bebek ejderham o kadar tatlı ki, içim gitti :')

Bütün karakterleri değerlendirmek günleri alabileceğinden enlerimi minik sıraladıktan sonra hissettiklerime değinmek istiyorum. İkinci kitabın sonu yüzünden merakla başladığım üçüncü kitapta Rebecca beni sürekli korkuttu. Bazı şeyleri tekrar etmesi anksiyetemi arttırdı, acaba ne olacak diye düşünüp durdum. Sonrasında öyle şok edici olaylar patlattı ki, her şok bir öncekinin üstüne eklene eklene ilerledi. Ama hâlâ en başlarda korktuğum o şeyi bekliyorum, çünkü bazı şeyler (çoğu) 4'e kaldı. Olaylar çok başka bir hal aldı ve şimdi daha büyük sorunlarımız var.

Bir kere gözlerim doldu, bir kere de kalbim acıdı. Son 130 sayfayı okuyacak arkadaşlara başarılar dilerim...

Son olarak edindiğim bir bilgiye göre Rebecca sevdiğimiz karakterlerden birinin 4'te olmayacağını söylüyor. Kime ne yaptın kadın :'(

+18 yerler bulunuyor.


"Seni seviyorum."
"Başka bir devrim başlatmak üzere olsam bile mi?"
"Özellikle o zaman."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Onyx Storm
Yazar: Rebecca Yarros
Yayınevi: Olimpos
Çeviren: Elif Dinçer
Sayfa Sayısı: 792

Serinin Kitapları:
1.) Dördüncü Kanat
2.) Demir Alev
3.) Oniks Fırtına

22 Ocak 2025 Çarşamba

Gelin - Kitap Yorumu

 

***
VAMPYR GELİN.
ALFA DAMAT.

İki tür arasındaki tehlikeli ittifak, kalpleri eritecek derin bir aşka dönüşecek mi?

Güneybatı bölgesindeki Vampyr Meclisi’nin en güçlü üyesinin kızı olan Misery Lark, hayatı boyunca dışlanmıştı. İnsanlar arasında kimliğini gizleyerek yaşadığı hayata bir ara vermek zorundaydı; çünkü Vampyrler ile can düşmanları olan Kurtlar arasında sağlanacak tarihi barış için göreve çağrılmıştı. Bir kez daha kendini feda etmekten başka çaresi yoktu.

Kurtlar, ne yapacağı bilinmez ve acımasız bir türdü. Alfa Lowe Moreland de kesinlikle istisna değildi. Ancak sürüsünü mutlak bir otoriteyle yönetmesine rağmen adaletten şaşmadığı ve duyguları bir kenara atmadığı belliydi. Misery’nin her hareketini takip etmesine bakılırsa ona hiç güvenmiyordu. Ve böyle düşünmekte çok haklıydı.

Misery’nin bu anlaşmalı evliliği kabul etmek için kendince sebepleri vardı. Üstelik bunların siyaset ya da ittifakla alakası yoktu. Hayatı boyunca değer verdiği en kıymetli şeyi kaybetmişti ve ona ait olanı geri almak için her şeyi yapmaya hazırdı.

Bu, düşman topraklarında, sürünün en kudretlisi Lowe’la tek başına kalması anlamına gelse bile...
***

En son Ali Hazelwood okumamın üzerinden neredeyse 1 yıl geçmişken kendisinin (şimdilik) çevrilen en sonuncu kitabını okumak bütün keyfimi yerine getirdi... her ne kadar bu kitabı final zamanımda okuma macerasına girişmiş olsam da.

Misery Lark (25), insanlar arasında kimliğini gizleyerek yaşayan bir vampir. Bu yaşamına alışmışken savaş ve barış arasındaki dengeyi sağlayacak bir göreve gönderileceği haberini aldığında görevi yerine getirmekten başka çaresi olmadığını düşünür: Bir seneliğine kurtların alfası Lowe Moreland ile evli kalmak. Ne kadar zor olabilirdi ki?

Mizah bir zeka işidir. Ve bu zekanın ismi: Misery Lark. Sivri diliyle (ve dişleriyle), kimseye göster(e)mediği pamuk kalbiyle kalbimi çaldı. Bu tarz esprili karakterlere bayılıyorum. Normalde kitaplarda hep kadın karakterlerle sorun yaşıyorum, burada şükür ki öyle olmadı.

Ve tabii ki, işte o, Alfa Lowe Moreland. 25 yaşında, ismi gibi tam bir love adamı. Başta kurtadam olmasıyla beni etkilemişti, sonra tavırlarıyla kalbimi çaldı. Okurken eridim. Her bölüm başında kendisine ait düşünceler bulunması o kadar iyiydi ki. Bu kadın, erkek karakterleri aşırı iyi yazıyor.

İnsan-vampir-kurtadam dünyasını birleştirip yazma işine bayıldım. Kendisinin ilk fantastik kitabıymış :') Karakterlerini ve dünyasını çok sevdim. Farklı bir deneyimdi, özellikle kurtadamların kendilerine ait gelenekleri dsgfdsgd Kendimi uzaylı romantizmine ilk vurulduğum zamanki gibi hissettim, bazı şeyler çok absürt ama aşırı kalp ısıtan cinstendi. Vay be, nelere alışmadık.

Bir sitemim olacak yalnız. Romantik sahneler. Kurgusu evet çok değişik, entrikalı ve gizemli. Rahat 3-4 kitap olabilecek bir serinin kısaltılmış hali gibi. Fakat bu farklılıklara odaklanıp romantizmi bir tık, ultra mikrometrelik tık düşürmek beni çok üzdü. O sahneleri daha fazla okumak isterdim, iflah olmaz bir romantizm hayranıyım -ağlamak-

Bunun dışında okurken de birazcık zorlandım. Ama bunun sebebi yoğun bir kitap olması mı, kitabı okuduğum süre boyunca 4-5 saatlik uykuyla ayakta durmuş olmam mı, bilemedim. 

Normalde tek kitap, fakat kitabın sonunun bitiriliş şekli ve araştırmalarım sonucu sanırım yan karakterler üzerinden bir kitap daha çıkacağı izlenimine kapıldım. GELSİN!!

+18 yerler bulunuyor.


"Kahrolası hayatım boyunca hissettiğim tüm güzel şeylerin içinde en güzeli sensin."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 4,5/5

Özgün Adı: Bride
Yazar: Ali Hazelwood
Yayınevi: Nemesis Kitap
Çeviren: Gülfem Çırak
Sayfa Sayısı: 408

15 Ocak 2025 Çarşamba

Aşk ve Şans Oyunu (Beklenmedik Karşılaşmalar #5) - Kitap Yorumu

 

***
Audrey Love lanetlenmiş gibidir. Şimdiye dek aşk hayatında ona hep ruh eşini bulmadan önceki son durak, gerçek aşk için terk edilen kız rolü biçilmiştir. Ta ki en yakın arkadaşının düğününe kadar.

Düğün günü gelip çattığında damat -yani en yakın arkadaşı- ortadan kaybolunca Audrey, bekarlığa veda partisinde damadı öptüğü için buna kendisinin sebep olduğundan endişelenir. Sağdıcın yardımıyla kayıp damadı ve belki de kendi gerçek aşkını bulmak üzere o gecenin izini sürer.
***

Serinin 5. kitabında Audrey, gerçek aşkı bulamamış bir kadındır. Bu laneti en yakın arkadaşının (damat) düğününe kadar sürer. Düğüne saatler kala arkadaşının kaybolmasıyla onu arama görevini kendisinin üstlenmesi Audrey için beklenmedik bir olaydır. Gelinin yeşil gözlü nedimesi de öyle.

Seride sanırım en az sevdiğim kitabı bulduk denilebilir. Ana hatlarıyla tatlı kurgusu olan bir kitap nasıl bu kadar kırmızı bayrakla yazılabilir, şaşırıyorum...

Audrey, aşık olabileceğini düşündüğü damadın en yakın arkadaşı. Bu başlıca bir kırmızı bayraktı. Sonrasında bu fikrinden vazgeçiyor (sanırım) ve gelinin nedimesini (ve en yakın erkek arkadaşını) beğeniyor. O sırada bir bekarlığa veda düzenleniyor ve damat kayboluyor, onu arıyorlar.

56 sayfalık romantik bir kitaba gizem katma olayını başarılı buldum. Sürükleyiciydi. Fakat ana karakterlere o kadar ısınamadım ki her zaman itici bir güç hissettim.

Falsolu başlayan düşüncelerinden sonra kurgunun devamında iki ana karakter de sanki gelin ve damada bağımlıymış da onlar evlenince ne yapacaklarının paniğine düşmüş gibiydiler. Dostum, neredeyse 30 yaşındasınız, alooo...

Kurgusu güzeldi. Keşke karakterleri de öyle hissettirseydi.

+18 yerler bulunuyor. Ve birkaç kere soru aldığım için belirtmek istiyorum, lgbt birey içeriyor.


"Gerçekten mi, fikrin bu mu?"
"Hayat zorlaşırsa, topukları yağla. Asıl kazananlar pes edenlerdir."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 1,5/5

Özgün Adı: With Any Luck
Yazar: Ashley Poston
Yayınevi: Olimpos
Çeviren: Meryem Bülbül
Sayfa Sayısı: 56

Serinin Kitapları:
1.) Kuralın İstisnası
2.) Dünyanın En Kötü Ekürisi
3.) Rosie ve Rüyaların Romeo'su
4.) Tatlı Bir Kaza
5.) Aşk ve Şans Oyunu
6.) Sevgililer Günü Masalı

13 Ocak 2025 Pazartesi

Cellat (Dark Verse #4) - Kitap Yorumu

 

***
Kanla beslenen bir canavar ölüm diyarında ışık dolu genç bir kadınla evlenirse ne olur?

Los Fortis sokaklarında büyüyen Alessandro ‘Alpha’ Villanova, hayatta kalmak için savaşmış ve bu süreçte her şeyini kaybetse de zirveye doğru tırmanmıştı. O zamanlar dışlandığı şehri şimdi çok az kişinin bildiği karanlık bir imparatorluğun kralı olarak tek başına yönetiyordu.

Alpha’nın dünyasından uzakta, Zephyr de la Vega’nın normal bir hayatı, normal bir ailesi, normal sorunları vardı. En büyük problemi, insanların ona birkaç kilo verdirmeye çalışmasıydı. Tesadüfi bir karşılaşma sonucu Alpha’yla yolları kesiştiğinde adama hayatlarının akışını değiştirecek bir teklifte bulundu.

Ancak bir seri katil Alpha’nın şehrinde kol geziyordu. Yaralı imparatorluk ardı arkası kesilmeyen ölümlerle parçalara ayrılırken Birlik’in de devreye girmesiyle bu evlilik tahmin ettiklerinden daha derin, daha kalıcı ve daha güçlü bir şeye dönüştü.

Kötülük yükselir. Karanlık çöker.
Yeni bir düzen doğar.
***

Serinin bitmesine son 2 kitap kalmış olması... Bu sıralar okuduğum kitapların çoğunda seriler sonlanmak üzere, ayrı bir hüzünlü hissediyorum.

Dark Verse 4'te Alpha'yı ve Zephyr'ı okuyoruz. Bu kitabın konusunu anlatamam, spoiler olur. Arka kapağında yazan konu yeterince ideal. Ama şunu söylemek istiyorum ki konusu arka kapakta yazandan daha derin ve biraz farklı, daha kalp ısıtıcı.

Alpha ve Zephyr'ı okumayı çok sevdim. Aralarında o kadar ateşli ve karanlık bir kimya vardı ki. Bundan bir kitap önce okuduğum Yanmış Hayaller'de ne kadar evde sessiz çığlıklar atıp ona bayıldıysam Cellat'ı da o kadar etkilenerek okudum.

Kadın karakterlerin karanlık romantizmi genelde erkek karaktere göre düşük tutuluyor okuduğum kitaplarda. Fakat Zephyr... alevdi. Bayıldım. Alpha da ayrı bir alevdi. Kendisi Tristan'ın iri, daha ilkel ve daha kendisini ifade etmeye açık versiyonu. Bu ikiliye acayip yükseldim (tristana ayrı).

Karakterlerine bayılıyorum. Özellikle her zamanki gibi Tristan dgdfhgd ne zaman onun hanzoluğu hakkında bir şey söylense veya sahiplenici mağara adamıvarı laflar etse gülesim geliyor ya seviyorum bu adamı. Peki, Dante'nin baba halleri?? O kadar tatlı bir baba oldu ki :') Erkek karakterler bir yana kadın karakterler de bir o kadar iyi. Morana'nın zekası ve Amara'nın anneliği :')

Kurgu açısından da asla sıkmadı. Çok büyük bir keyifle okudum. Bazı şeyler ne kadar açıklığa kavuştuysa bazıları kavuşmadı, haberini vereyim, sebebi kitabın başında da belirtildiği gibi sonraki kitaplara kalmasıymış. Sabırsızlıkla bekliyorum. BUNUN DIŞINDA SONU? Ağzım açık kaldı!

İlk favorim Azrail'di, ikincisi Cellat oldu. Bir sonraki kitabı HEYECANLA bekliyorum.

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Gerçeği söyleyen nedir?"
"Kalp."
"Peki seninki ne diyor?"
"Hiçbir şey. Kahrolası yıllardır konuşmuyor."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: The Finisher
Yazar: RuNyx
Yayınevi: Martı Yayınları
Çeviren: Doğa Şarlayan
Sayfa Sayısı: 336

Serinin Kitapları:
1.) Yırtıcı
2.) Azrail
3.) İmparator
4.) Cellat
5.) Yok Edici
6.) The Syndicater

10 Ocak 2025 Cuma

Crimson Nehri (Edens Serisi #5) - Kitap Yorumu

 

***
Lyla Eden son birkaç yılını kardeşlerinin âşık olmalarını izleyerek ve kendini işine adayarak geçirmişti. Art arda yüzüncü iş gününde kız kardeşi bir darbe düzenleyerek onu kendi kafesinden kovduğunda, başka bir alternatifi olmadığı için Lyla en sevdiği yürüyüş parkurunda koşmaya karar verdi.

Ormanlık alandaki derede bir adamın ellerindeki kanı yıkadığını gördü. Bir an adamın yüzüne bakarken, bir sonraki an adamın elleri boğazına sarılmıştı. Ancak mucizevi bir şekilde adam onu serbest bıraktı.

Derinden sarsılan Lyla, olayı yerel polise bildirdikten iki gün sonra Vance Sutter, elinde sayısız soru ve lekelenmiş bir rozetle kasabaya geldi.

Vance, sert ve yakışıklı olsa da peşine düştüğü adam kadar gizemliydi. Üstelik Quincy'den çok kısa süre içinde gidecekti. Yine de bu durum, Lyla'nın ona ilgiyi durdurmasına yetmiyordu.

Vance ne kadar kaçınmaya çalışsa da aralarındaki çekim göz ardı edilemezdi. Lyla'dan uzak durması seçenekler arasında dahi değildi. Yıllarca bir çıkmazın peşinde koştuktan sonra Lyla, onun kariyerini karartan davayı çözmesi için elindeki tek ipucuydu.

Bu yüzden Lyla'nın adımlarını yeniden ve birlikte takip edeceklerdi. Yaralı adamı, Lyla'nın kanlı bir nehir kenarında karşılaştığı adamı bulmak için...
***

Serinin 5. kitabında Eden kardeşlerden Lyla'yı okuyoruz. Konusu biraz uzun ama özetlemek gerekirse... Lyla, kendisini işine adamış bir kadın. Kardeşinin ısrarıyla bu işkolik hayatına biraz ara vermek amacıyla yürüyüşe çıkmaya zorlanır. Aksilik budur ki en sevdiği orman yolunda gördüğü adam ona saldırmaya çalışır. Lyla, bu olayı polislere bildirir ve bunun ardından kasabaya gelip bu olayı araştırmaya gönüllü olan yakışıklı polis Vance'i görür görmez onun kurtuluşu olacağına inanır.

4. kitabı okurken Lyla'nın hoşlandığı adamın başka bir kızı sevmesine çok üzülmüştüm. O olay çok başka tabii ki ama Lyla açısından kalp kırıcıydı. O kadar içime oturmuştu ki, bu yüzden ona sempatim artmıştı. Bu kitapta kendisini okumak için sabırsızlanıyordum.

5'i okuduktan sonra sempatim daha da arttı. Çok nahif ve iyi kalpli bir kadın (30). Vance de (34) tatlı bir adam. Kitabın başında kendisine biraz gücenmiştim (telafi de etmedi) ama hadi çok üstünde durmadım diyelim. Lyla ile o kadar tencere kapak oldular ki kızmaya kıyamadım. Bayıldım ikisine.

Kurgu açısından ilk kitabı anımsatıyor. Yine bir polisimiz ;) ve çözülecek bir davamız var, bir de ROMANTİZM. Şu üçlüye bayılıyorum.

Serinin karakterlerini seviyorum. Hepsinin gelişimini tek tek okuyup çocuklarını görmek çok tatlı... Griffin bile. İlk kitapta kendisiyle pek anlaşamamıştım. Benim için yeni bir Alex Volkov (Çarpık Aşk) vakası olmuş durumda. İkisini de seri başında sevemeyip sonunda duygulanarak okudum :')

Devney Perry, seriyi gitgide güzelleştirerek ilerliyor. Tam her şey süperken bir kitabımız kaldı. Son kardeşi de okuduktan sonra seri bitiyor... Kalbim kırık...

+18 yerler bulunuyor.


"Göz göze geldiğimizde, sanki etrafımızdaki dünya yok olmuştu. Sanki bizi birbirimize bağlayan bir ip vardı."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!


Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Crimson River
Yazar: Devney Perry
Yayınevi: Ren Kitap
Çeviren: Meryem Çelikten Çağlar
Sayfa Sayısı: 336

Serinin Kitapları:
1.) İndigo Dağı
2.) Juniper Tepesi
3.) Garnet Ovası
4.) Jasper Vadisi
5.) Crimson Nehri
6.) Sable Zirvesi

3 Ocak 2025 Cuma

Yanmış Hayaller (Kusursuzca Kusurlu #7) - Kitap Yorumu

 

***
ALESSANDRO
Sekiz uzun yıl boyunca bekledim.
Sabırla intikamımı planladım.
Şimdiyse o herifi buldum.
Ve ona bunu ödeteceğim.

Karısını korumam için beni tuttu.
Kadının güvenliğini sağlamam için.
Ben de korumak için yemin ettiğim kadını,
Ellerimle öldüreceğim.
Herif de benim çektiğim gibi acı çekecek,
Onunla işim bittiğinde, merhamet için yalvarıyor olacak.
Asla sunmayacağım merhamet için.

RAVENNA
Bana karanlık gözlerinde nefretle bakıyor,
Bir uçurum kadar siyah olan gözleri,
Her hareketimi takip ediyor.

O gözler her şeyi görüyor;
Sessiz bakışından kaçamıyorum
Ya da vücudumu kaplayan morlukları saklayamıyorum.
Her bir iz yanmış hayallerin bir kanıtı.
Ayrıca asla bana ait olmayacak bir adam için,
Duyduğum arzuyu da inkâr edemiyorum.
***

Daha önce en az 50 defa söylediğim gibi BU SERİYE BAYILIYORUM!! 

Serinin 7. kitabında NİHAYET 3. kitaptan beri merak ettiğim Az karakterini görüyoruz. Konusu biraz karışık ama özetlemek gerekirse... Az'in (Alessandro) uzun zamandır alması gereken bir intikam var. Kendisi intikamını gerçekleştirebilmek için senelerce uğraşıyor ama şans ayağına 8 sene sonra evli bir kadının koruması olma fırsatıyla geliyor. Nihayet bu adamdan alacağı intikamı eşinden almayı planladığı sırada olayların aslında çok başka olduğunu fark ediyor ve işler karışıyor.

Evde sessiz çığlıklar atarak kitap okumamın üzerinden epey zaman geçmişti. Şu seriden aldığım zevki başka hiçbir seride alamıyorum. Neva Altaj, sana bayılıyorum.

5 üzerinden 500 veriyorum. Seride en beğendiğim kitaplardan biri oldu. Bir beklentim vardı, o beklentinin katbekat üstüne çıktı. Az'in gözü karalığı ve zekası...

Kurgusu MUAZZAM, karakterleri HARİKALAR ÖTESİ. Resmen film izliyor gibi okudum. O aksiyon, o ağzımı açık bırakan sahneler, o olaylar... ÇOK. İYİ! Üstüne bir de seride sevdiğim diğer karakteri görmek... SERGEI BELOV. Başka hangi deli, kurguya araba kornasıyla "Its me, hi" çalarak girebilirdi ki 😌 Peki, Felix'in büyükbaba kılığı???

Seride en çok post it kullandığım kitap oldu. Sanırım ne kadar sevdiğimi daha iyi anlatamam.

8. kitabı, 9. kitabın çevrilme haberini duyana kadar ertelemeyi planlıyordum fakat bu, şu an bu kitabı bitirdikten sonra mümkün gibi durmuyor. Satın aldım bile...

(Not: Neva, 11. kitabı yazmaya başlamış bile. GO NEVA GO GO GO 🤩)

+18 yerler, şiddet sahneleri ve hoş örnek olmayacak olaylar barındırıyor.


"Siyah olduklarına yemin edebilirdim."
"Ne?"
"Gözlerin."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 5/5

Özgün Adı: Burned Dreams
Yazar: Neva Altaj
Yayınevi: Artemis
Çeviren: Tuba Özkat
Sayfa Sayısı: 304

Serinin Kitapları:
1.) Tuvaldeki Yaralar
2.) Kırgın Fısıltılar
3.) Saklı Gerçekler
4.) Harabe Sırlar
5.) Çalıntı Dokunuşlar
6.) Parçalanmış Ruhlar
7.) Yanmış Hayaller
8.) Sessiz Yalanlar
9.) Karanlık Günahlar
10.) Sweet Prison
11.) Precious Hazard

1 Ocak 2025 Çarşamba

Tatlı Bir Kaza (Beklenmedik Karşılaşmalar #4) - Kitap Yorumu

 

***
Daisy Murray’nin Sevgililer Günü planı, ardı ardına romantik komedi filmleri izlemektir. Ancak pastaneye gittiğinde bir deprem olur; ve inanılmaz derecede kaba ama bir o kadar da yakışıklı pastane şefiyle içeride mahsur kalır.

İkisinin tatsız bir geçmişi vardır: Daisy ona ne zaman gülümsese adam hep kaşlarını çatmıştır. Birbirlerini daha iyi tanımaları için böyle bir talihsizlik yaşamaları gerekiyordur. Zaten başka seçenekleri de yoktur. Üstelik içinde bulundukları durumun tatlı, inkar edilemez ve ön görülemez avantajları vardır.
***

Seri boyunca en düşük 4 vererek seriyi bitiririm diye düşünüyordum... maalesef bu kitaba kadar.

Daisy, o pastanenin ürünlerine inanılmaz bayılıyordur. Her ne kadar kendisi kibar olup bu tatlı ürünlerin mimarı pastacıya sürekli gülümsese de karşılığında aldığı şey çatık kaşlardır. Bir Sevgililer Günü, pastanenin hamur işinden almak için pastaneye uğradığı sırada deprem olur ve bu kaba pastacıyla içeride mahsur kalır.

Ne kadar tatlı ve üzerine sayfalarca roman yazılacak bir konu gibi dursa da (keşke öyle yapılsaydı) her şeyin inanılmaz hızlı yazıldığı ve beni tetikleyen bir kitap oldu. Yani 6.8 şiddetinde bir deprem oluyor ve bütün amacımız romantizm okumak mı :'(

Suratsız pastacımız Harris, çok tatlı bir adam. Düşünce tarzı gülümsetti :') Daisy ise çok nahif ve sevimli bir kadın. İletişimleri hoştu. Ama keşke biraz daha yavaş ilerleseydi ve beni tetiklememiş olsaydı. Kitap boyunca başka bir şey düşünemedim, odaklanamadım...

+18 yerler bulunuyor.


"Onu gerçekten fark etmişti, hem de her gelişinde. Tıpkı kendisinin de onu fark ettiği ama dışarıya belli etmemeye çalıştığı gibi."


Bol kitaplı, çiçekli ve hayırlı günler!

Verdiğim puan: 2/5

Özgün Adı: Drop, Cover, and Hold On
Yazar: Jasmine Guillory
Yayınevi: Olimpos
Çeviren: Meryem Bülbül
Sayfa Sayısı: 48

Serinin Kitapları:
1.) Kuralın İstisnası
2.) Dünyanın En Kötü Ekürisi
3.) Rosie ve Rüyaların Romeo'su
4.) Tatlı Bir Kaza
5.) Aşk ve Şans Oyunu
6.) Sevgililer Günü Masalı

Adeline’ın Peşinde (Kedi ve Fare #1) - Kitap Yorumu

*** MANİPÜLATÖR Bana izin veren herkesin duygularını manipüle edebilirim. Canını yakar, seni ağlatır, gülmene ve iç çekmene sebep olurum. Am...